Eğer biz milletsek

BAZI anlar vardır, bir milletin bütün fertlerinin kalpleri, kalplerine karışıdır.

Kimsenin bir şey söylemesine, bir çağrı, bir davet yapmasına gerek yoktur.

Bir yerlerden ilahi bir ses gelir.

Ve bir millet, aynı duygu etrafında saf tutmaya başlar.

Dün gazeteye geldiğimde, daha bir gün önceden o ilahi sesi işitmiştim.

Kurtuluş Savaşımızın son neferi de hayata veda etmişti.

* * *

O ses içinden diyordu ki:

"Eğer biz bir milletsek...

Eğer vatan dediğimiz bu toprak üzerinde bizi birbirimize bağlayan bir şeyler varsa...

Eğer bu devlet, her şeyin bitti dediğiniz bir anda küllerinden doğmuşsa...

Eğer o küller, binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanın mücadelesi sayesinde onurlu bir devlet haline gelmişse...

Eğer, o güneşi yeniden doğuran kahraman neslin son ferdi aramızdan ayrılmışsa...

Evet işte öyle bir günse, hepimiz o ilahi sesi duyuyoruz demektir.

Kendiliğimizden, kimseden talimat, emir, tavsiye almadan, beklemeden.

Diyorum ya, dün işte böyle bir gündü.

Telefonum çaldığında, içimden bir ses, "Son Mustafa’nın naaşı sadece musalla taşına sığmaz, millet töreni yetmez, devlet katafalkı da gerekir..." diyordu.

* * *

Bir gün önce Genelkurmay Başkanı törene katılacağını açıklamıştı.

Dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Ben de katılacağım" diyordu.

Ama içimdeki ses, "Ya Meclis" diye haykırıyordu.

Ya Yüce Meclisimiz, hepimizin iradesi...

Çok beklemedim, telefon o sesi de getirdi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural arıyordu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’a yazdığı dilekçeyi haber veriyordu ve hatırlatıyordu:

"Kurtuluş Savaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapılmıştır."

Arkasından, insanın ta kalbine dayanan o cümle:

"Bu Meclis, gazidir..."

Yani yarın gönlümüze uğurlayacağımız Son Mustafa gibi...

Vural, TBMM Başkanı’na milletin dilekçesini veriyordu.

Daha üç dakika geçmeden Yüce Meclis’in Başkanı dilekçeyi işleme koyuyor ve kararını bildiriyordu:

"Son Mustafa, Meclis’in önünden devlet töreniyle İstanbul’a uğurlanacak."

Önce milletin vekilleri uğurlayacak.

Sonra milletin kendisi ve savaştığı silah arkadaşlarının ordusu.

* * *

Bazı anlar vardır, bir milletin bütün kalpleri, bütün yürekleri; bütün kalplerine, bütün yüreklerine karşıdır.

Hepimiz aynı anda aynı şeyi hissederiz.

Öyle anlarda devlet, milletine kavuşur.

Millet de devletine.

Bugün Cumhurbaşkanımızı orada görmek istiyoruz.

Bundan önceki cumhurbaşkanlarımızı da.

Başbakanımızı orada görmek istiyoruz.

Bundan önceki başbakanlarımızı da.

"Ya siz" derseniz, zaten hepimizin gönlü orada.

Son Mustafa, fedakár bir neslin, cefakár bir kuşağın bize emanet bıraktığı son neferiydi.

Bugün yerine getireceğimiz görev, işte bu kahraman nesle, Son Mustafa’nın naaşı etrafında saygı duruşudur.

Onlar savaşmışlar, arkadaşlarını, yakınlarını kaybetmişler, yaralarını berelerini sardıktan sonra sessizce köşelerine çekilip İstiklal Madalyası’ndan başka hiçbir talepte bulunmadan sessizce ölümü beklemişlerdi.

Onlar, bütün bir milletin saygı duruşunu sonuna kadar hak etmişlerdir.

Bugün bir dönemi kapatırken, "Bizi hatırlayınız" diyenlerin kapılarını ardına kadar açmalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları