Yavuz'ların prensi prenslerin yavuzu

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Ama neyleyeyim ki nihayetinde sen bir yılansın ve senin adın ölüm !

Yılan, yine bilmeceyi çözdün ve şimdi, tıpkı çölde yaptığın gibi, Yavuz'larımızın en prensine ve prenslerimizin en yavuzuna o tam tepemizdeki parlak gezegende mukayyet ol.

BUGÜN, pazartesi akşamı cennete uçan aziz arkadaşım ve sevgili yoldaşım Yavuz Gökmen'in anısına, O'nun çok sevdiği ve yazılarında sık sık atıfta bulunduğu ‘‘Küçük Prens’’ten diyaloglu bir bölüm tercüme edeceğim.

Antoine de Saint - Exupery bu pasajda, kendi gezegeninden Dünya'ya inmiş efsanevi kahramanın ilk canlı varlık olarak yılanla karşılaşmasını anlatır.

* * *

‘‘KÜÇÜK Prens Dünya'ya ayak bastığında kimseyi görememiş olmaktan şaşırdı.

Yanlış gezegene geldiği endişesine kapılıyordu ki ay rengi bir halka kumda oynadı.

Küçük Prens, öylesine, ‘hayırlı akşamlar' dedi.

Yılandan ‘hayırlı akşamlar' karşılığı geldi.

Küçük Prens ‘hangi gezegene düştüm ?' diye sordu.

- Dünya'ya, Afrika'ya .

- Ha !.. Dünya'da kimse yok mu ?

Yılan ‘burası çöl. Çöllerde kimse olmaz. Dünya büyük.' cevabını verdi.

Küçük Prens bir taşın üzerine oturdu ve gözlerini semaya kaldırdı:

- Aklımı, yıldızların, bir gün herkes kendininkini bulsun diye aydınlatılıp aydınlatılmadığı sorusu kurcalıyor. Benim gezegenime bak. Tam tepemizde. Ama ne kadar da uzak !

Yılan ‘gezenin güzelmiş' dedi. ‘Buraya ne yapmaya geliyorsun' diye ekledi.

- Bir çiçekle sorunlarım var da...

Yılan ‘Ha öyle mi !' dedi.

İkisi de sustular.’’

* * *

‘‘KÜÇÜK Prens nihayetinde, ‘insanlar nerede ? Çölde biraz yalnızlık basıyor' diye devam etti.

Yılan cevapladı: ‘İnsanların arasında da yalnızlık basar'.

Küçük Prens ona uzun uzun baktı ve sonunda, ‘Garip bir hayvansın. Parmak gibi incesin' dedi.

- Ama kralların parmağından bile daha güçlüyüm !

Küçük Prens gülümsedi:

- Pek güçlü değilsin... Ayakların dahi yok... Yolculuk bile edemessin...

Yılan, ‘seni vapurların götürebileceği yerlerden daha uzağa taşıyabilirim' yanıtını verdi.

Altın bir bilezik gibi Küçük Prens'in ayak bileğine sarmalandı ve ‘dokunduğumu çıkmış olduğu toprağa gönderirim' diye ekledi.

Sonra, ‘fakat sana kötülük bulaşmamış ve de bir yıldızdan geliyorsun' diye devam etti.

Küçük Prens cevap vermedi ve yılan konuşmayı sürdürdü:

- Sana merhamet duyuyorum. Bu granit Dünya üzerinde öylesine nahifsin ki ! Eğer bir gün gezegenini özlersen sana yardım edebilirim. Seni...

Küçük Prens ‘tamam, tamam anladım' dedi ve, ‘neden hep bilmeceli konuşuyorsun ki ? sorusunu yöneltti.

Yılandan ‘bütün bilmeceleri çözerim' cevabı geldi.

İkisi de sustular.’’

* * *

BÜTÜN bilmeceleri çözen yılan; bütün vapurlardan daha uzağa taşıyan yılan; bütün kralların parmağından daha güçlü olan yılan, işte Küçük Prens'imizi gezegenine gönderdin.

Tüm kötülüklere ırak durduğu için granit çölü daima insanların arasındaki yalnızlıkta geçmiş olan asilzademizi tam tepemizdeki yıldızına yolladın.

Prenslerimizin en yavuzunu ve Yavuz'larımızın en prensini göğe uçurdun.

Yılan, biliyorum aslında iyiniyetle nahif çocuğa yardım etmek istedin.

Ama neyleyeyim ki nihayetinde sen bir yılansın ve senin adın ölüm !

Yılan, yine bilmeceyi çözdün ve şimdi, tıpkı çölde yaptığın gibi, Yavuz' larımızın en prensine ve prenslerimizin en yavuzuna o tam tepemizdeki parlak gezegende mukayyet ol !

Japonlar sonsuz enerji kaynağını buldu: Su

JAPON bilim adamlarının suyu hidrojen ve oksijene çevirerek dünyanın gelecekteki enerji sorununu çözme konusunda önemli adım attığı bildirildi.

Japon bilim adamları, buldukları yöntemi, endüstriyel çapta değerlendirmeyi hedeflerken yakın gelecekte insanların bütün enerji sorunlarını çözebilecekleri belirtildi. Almanya'nın Sesi Radyosu'nda aktarılan araştırmaya göre, iki hidrojen ve bir oksijen atamundan oluşan suyun fazla elektrik enerjisi kullanılmadan ana maddelerine ayrıştırılması başarıldı. Bu sayede açığa çıkan hidrojenin bütan gazı gibi yakıt olarak kullanılabileceği ve bu gazla elelektrik santralleri tribünlerinin çalıştırılarak çok ucuza enerji elde edilebileceği açıklandı. Ayrıca istendiği takdirde hidrojenin otomobillerdeki özel depolara konulup benzin gibi yakıt işlevini yerine getirdiği bildirildi.

Tokyo'daki Teknoloji Enstitüsü'nde görevli Kazunari Domen başkanlığındaki bilim adamları suyu 20 derece sıcaklıkta ışık ve bakır orsidinin yardımıyla atomlarına ayırdı. Bilim adamları, aslında güneş ışığının bakır oksidin üzerinde etkide bulunarak ortaya saf bakır çıkmasını sağladığını ancak, bunun istenen reaksiyonun durması anlamına geldiğini bildirdi.

İhsan DÖRTKARDEŞ, (hha)

Yazarın Tüm Yazıları