Yavru beyaz ayının ölümü

Güncelleme Tarihi:

Yavru beyaz ayının ölümü
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Biri ölmek üzere olan iki yavruyla annesinin trajedisiydi bu. Üç beyaz ayı, hem anneliğin ve kardeş olmanın yüceliğini, hem de yeryüzündeki yaşamın özünün sevgi olduğunu kanıtlıyordu...

Daniel Cox, Kanada'nın Hudson Körfezi kıyılarında rastladı üçlüye. Her yıl, kışın en keskin geçtiği dönemlerde yüzlerce beyaz ayı, Churchill Burnu'na gelir ve fok balığı avlayabilmek için körfez sularının donmasını beklerlerdi.

Bu yıl da çok soğuk bir mevsim yaşanıyordu. Anne kutup ayısı, iki yavrusunu yanına katmış, fokları en iyi avlayabileceği bölgeye gidiyordu. Yavrular da neşe içinde hoplaya zıplaya annelerini izliyor, onu taklit etmeye çalışıyorlardı.

Ansızın yavrulardan biri karların üzerine yığılıverdi. Bitkin durumdaydı. Annesinin koynuna sokuldu. Uçsuz bucaksız beyazlıkta sığınabileceği en iyi ve tek yer orasıydı. Yavrunun yerinden kalkacak hali yoktu. Çok acı çektiği belliydi, ama neden acı çektiğini çözebilmek mümkün değildi. Belki açlık, belki çaresiz bir hastalık...

ÜÇ GÜN NÖBET

Anne ve diğer kardeş, artık avlanmayı unutmuşlardı. Böylece üç gün, üç gece sürecek bir nöbet başladı. Anne beyaz ayı, çaresizlik içinde boynunu bükmüş, gözlerini can çekişen yavrusundan ayıramıyordu. Pençeleriyle dokunuyor, içgüdüsel olarak derdini anlamaya çalışıyordu. Diğer kardeş ise annesine sokularak şefkat arıyor, ‘‘beyaz ölüm’’ün kabusunu az da olsa unutmaya çalışıyordu. Kim bilir, belki de çok üzgün gördüğü annesini ve kardeşini teselli etmek istiyordu.

Saatler, saatleri kovaladı. Güneş ve ay, arka arkaya doğup battılar. Ayı ailesinin yaşadığı trajedi, giderek daha içler acısı bir hal aldı. Derken, can çekişen yavrunun ağzından bir iki damla kan geliverdi. Krem rengi postu, küçük kızıl lekelerle kaplandı. Üçüncü günün sonunda yavrunun artık ayaklarını uzatacak hali bile kalmamıştı. Anne ayı, yavrusunu ensesinden kavrayarak son bir umutla ayağa kaldırmaya çalıştı. Ama boşuna. Bu arada dinmek binmeyen bir tipi, minik yavruyu karla örtüyordu.

Üçüncü günün gecesi, hasta yavru kıpırtısız kaldı. Kesik kesik soluk alışları da tükendi. Gözlerinin ışığı, annesine ve kardeşine umutsuz bakışlarla söndü.

Anne beyaz ayı ve sağ kalan yavrusu, içgüdüsel olarak ne olduğunu anladılar. Yerlerinden doğrulup, başları önlerine düşük, ayrıldılar nöbet yerinden. Tipi, tüm hızıyla devam ediyordu ve yaşamak için yiyeceğe ihtiyaçları vardı. Fokların yaşıdığı bölgeye de hayli mesafe vardı...

Doğanın acımasız ölümkalım savaşı devam ediyordu.

Fotoğraf sanatçısı Daniel Cox, eksi 25 derecelik

Kanada soğuğunda yaşanan bir trajediyi kamerasıyla kare kare görüntüleyerek hayvanların sevgi dolu dünyalarını ve vahşi doğa ortasındaki çaresizliklerini gözler önüne serdi. Cox'un fotoğrafları, Alman Stern Dergisi'nin son sayısında yayımlandı.

SONUN BAŞLANGICI

Anne ayı, yavrularına ilk defa fok avlamayı öğretecekti. Ama bir süre öncesine kadar neşe içinde çevresinde zıplayan yavrulardan biri, ansızın karların üzerine yığıldı kaldı.

HAYDİ KALK

Anne beyaz ayı ve kardeşi, merakla eksi 28 derecede karların üzerine yığılmış yavruya baktılar. Pençeleriyle dokunup krem rengi postunu kokladılar ve sabırsızca ayağa kalkmasını beklediler.

SARIL BANA ANNE

Saatler, yağan kar gibi akıp gitmişti. Minik yavru, giderek daha halsiz ve hareketsiz kalıyordu. Kardeşi ‘‘beyaz ölüm’’ü hissetti ve annesine sarıldı. Umutsuz can çekişen kardeşine bakıp kaldı.

KARDEŞE SON BAKIŞ

Üçüncü gecenin sonunda hasta yavru, son nefesini verdi. Annesi ve kardeşi, hayatın hiç anlayamadığıkları bu acı gerçeği karşısında donmuş bakışlarla gidenin ardından bakakaldılar...

ANNENİN ACISI

Anne beyaz ayı, uzun süre yavrusunun ölüsünün başında kaldı. Anne ayının acısı davranışlarından okunuyordu. Kim bilir, belki hayvanların da insanlar kadar güçlü duyguları vardır.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!