Yasemin'ce...Kayıp dünyalar

Tempo dergisinde ‘‘Kayıp Dünyalar’’ başlığını gördüğüm anda hayal gücüm hemen harekete geçti. Bir zamanlar var olan, bildik, tanıdık herşeyi çarıştırıyordu, ‘‘Kayıp Dünyalar’’... Sonra, bilinmeyeni, belki de hiçbir zaman bilemeyeceğimizi, belki de aniden keşfedeceğimizi çağrıştırıyordu... Yok olmuş uygarlıkları, nesli tükenen hayvanları, dinozorlar çağını, denizlerin binlerce metre derinliklerinde bilinmeyen hayatı ve hala keşfedemediğimiz dünyamızın sakladığı esrarengiz sırlarını düşündürüyordu... Veee, yeni yeni keşfetmeye başladığımız uzayın derinliklerindeki bilinmeyen dünyaları, bu dünyalarda yaşayan canlıları hayal ettiriyordu... Evet, ‘‘Kayıp Dünyalar’’a dalıp gitmiştim. Acaba, şu anda yaşadığımız dünya da bir gün kayıp dünyalardan biri mi, olacaktı?Yoksa, düpedüz biz de kayıp dünyalardan biri miydik? Bir dakika, neler söylüyorum ben? Kayıp dünyalardan nerelere geldik?Aslında herbir insanın başlı başına bir dünya olduğunu düşünecek olursak, hiç de saçma sapan bir fikir değil bu. Tersine, asıl çözümlememiz gereken dünya, biz olduğumuza göre, öncelikle kendimizi keşfetmemiz gerekmiyor mu?Elbette ki, ayak basmamış, geçit vermeyen ormanların derinliklerinde nelerin gizli olduğu araştırılsın. Bilinmeyen medeniyetlerin sırrı çözülsün. Uzayın derinliklerinde saklı dünyalar keşfedilsin. Hatta algılayamadığımız başka boyutlarda neler olup bittiği incelensin. Farklı zekalar ve anlayamadığımız ne varsa, anlaşılır hale gelsin. Fakaaat, öncelikle biz, içimizdeki dünyanın keşfine çıkmalı, araştırıp incelemeli, şuuruna varmak için harekete geçmeliyiz. İçimizdeki kayıp dünyayı, bildik hale getirmeli, gizli cevherin parlamasını sağlamalıyız. Kendi dünyamızı keşfetmek için çıkacağımız yolculuk, denizin binlerce metre derinliğine inmek gibidir. Bunun içinde bilgi gerekiyor, tabii ki... Ve, ürkütücü ormanların girilemeyen bölgelerini incelemek gibi, her türlü araç gereçle donanmış olmak gerekiyor. Ulaşılmaz dağlara çıkabilmek gibi, antreman yapmak ve güçlü olmak şart. Kısaca, insan, kendi dünyasını keşfe çıkarken bütün hazırlıklarını tamamlamış olmalı. Anlayacağınız bütün keşif ve araştırmalarda olduğu gibi, pek kolay bir iş değil. Öncelikle cesaret gerektiriyor. Sonra, yeterince bilgi... Daha sonra da kuvvetli bir irade, keskin bir dikkat. Vee, pek tabii ki, güçlü bir istek. Zaten, isteğiniz yüksek ise, ve bu isteğinizi sürdürebilecek iradeniz varsa, diğer gerekli olanlara kolayca sahip olabilir ve kendinizi keşfe çıkabilirsiniz. Vee, çıkmalısınız. Bunu mutlaka yapmalısınız. Kendi dünyanızı keşfetmeye başladıkça karşılaştığınız herşey, tıpkı bir kaşifin her bulduğu şey karşısında duyduğu heyecanı duyacaksınız. Hatta, çok daha fazlasını hissedeceksiniz. Her bir keşfiniz, sizi bir kez daha ve bir kez daha uyandıracak. Tabii uyanan zihninizle birlikte bedeniniz de uyanmaya başlayacak. Böylece, kendinizin o ana kadar kayıp bir dünya olduğunuzun farkına varacaksınız. Bu keşif gezisinde sizi derinden sarsabilecek buluşlarınız, hiç beklemediğiniz anlamakta zorlanacağınız durumlarla karşılaşabilirsiniz. Yoğun bir heyecan ya da çeşitli duyguların girdabına kapılabilirsiniz. İşte, bütün bunların üstesinden gelebilmek için keşfe çıkmadan önce gerekli hazırlıkları tamamlamış olmalısınız. Öğreneceğiniz bilgilerin arasında en önemli olanlardan bir de ‘‘Duyguları kontrol etmek’’tir.Elde edeceğiniz başarıları ve karşılaşacağınız hoşlukları büyütmemeyi ve yoğun heyecanlar duymamayı, başarısızlıklar karşısında mutsuz olmamayı öğrenmelisiniz. Kısaca duyarsız olabilmeyi başarmalısınız.Tabii diğer önemli bilgi ise, isteğinizde kararlı olabilmektir. Yani isteğinizi her ne olursa olsun, sürdürebilecek iradeyi kazanmaktır. Bütün bunları öğrendiğiniz zaman, artık keşfe çıkmaya hazırsınız demektir. Bütün bunlar, sizin pratik hayatınızı kolaylaştıracağı gibi kayıp dünyanızı da keşfetmenizi sağlayacaktır, diyorum, Yasemin'ce...
Yazarın Tüm Yazıları