Yasemin'ce

Yüzüklerin efendisiÜç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları'naYedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar'aDokuz yüzük Ölümlü İnsanlar'a, ölecekler ne yazıkBir Yüküz gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda Kara tahtında oturan Karanlıklar Efendisi'neHepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacakHepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak Gölgeler içindeki Mordor Diyarı'ndaTek kelimeyle muazzam bir eser. Şimdiye kadar okuduğum kitapların arasında diyebilirim ki, en güzeli. Hem edebi açıdan hem de içerik açısından. Metis Yayınları'nın hazırladığı ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ adlı bu eser J.R.R. Tolkien'in 60'lı yıllarda büyük patırtılara yol açmış. Daha önce yazdığı ‘‘Hobbit’’ isimle eser daha çok masal türünde algılandığı için çok fazla üzerinde durulmadıysa da ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ piyasaya çıktığı zaman olanlar olmuş. Çünkü Tolkien, ‘‘Hobbit’’te oluşturduğu yepyeni bir ‘‘dünya yaratma’’ yeni bir dünya mitolojisi yazmaktaki ısrarı ‘‘Yüzüklerin efendisi’’nde en üst boyutlara ulaşmıştır. Tolkien'in bu kitabı dünyaya ait değildir. Daha doğrusu dünyaya aittir de, bizim bildiğimiz dünyaya ait değildir. Ne bildiğimiz dünya tarihinden, ne de şimdiye kadar duyduğumuz kahramanlardan hiçbirine atıfta bulunmamakta, ne topluluk, ne de her hangi bir kültürün izini taşımamaktadır. Yüzüklerin efendisinde anlatılan dünya tamamen kendine özeldir. Bildiğimiz dünyaya ait ne bir sembol ne de bir motif aramadan okunması gerekir. Çünkü, bütün olaylar kitabın içinde anlatılan dünyaya aittir. Ve bu dünya, bizim tanımadığımız bir dünyadır. Tanıdık, bildik ne varsa, herşeyi unutup hiç bir benzetme yapmadan okunmalıdır. Bütün bu anlattıklarımdan ne kadar etkilenmiş olduğumu anladınız sanırım. Ancak, siz de okuduğunuz zaman benim kadar etkileneceğinizden eminim. ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ herşeyden önce bir kitabın çok iyi denilmesi için gerekli bütün şartları içinde barındırıyor. Üstelik mükemmel bir tercüme yapılmış. Tanımlar titizlikle seçilmiş ve son derece akıcı bir dille yazılmış. Evet, gerçekten son yıllarda okuduğum en müthiş kitap. Tabii bunu söylerken birden daha önce okuduğum zaman çok beğendiğim kitaplar zihnimin içinden birbiri ardına geçmeye başladı. Hatta neredeyse konuşur gibi ‘‘Biz iyi değil miyiz’’ dercesine, darılırcasına resmi geçit yapıyorlar. Ve ben düşünüyorum. Acaba, en son olan ‘‘en’’ iyi mi? Sanırım kişinin birikimi, ruh hali, içinde bulunduğu atmosfer ‘‘en’’ hissettiren ciddi bir neden. Ve insan tüm hayatı boyunca öğrendiklerinin üzerine gelenleri değerlendiriyor ve buna göre iyi ya da kötü yorumlamasını yapıyor. Tabii bu durumda kişinin nereden baktığı, olayları hangi pencereden gördüğü de bu yorumu etkileyen önemli bir faktör. Neyse, bütün bunları bir kenara bırakalım. Benim baktığım pencereden (Aslında tek bir pencereden baktığım söylenemez) bu kitap mükemmel gözüküyor. Hatta neredeyse bulunduğum yerle öteki tarafı ayıran pencerinin dış kısmında, kitabın içinde anlatılan bütün olaylar varmış gibi, hareket halindeymiş gibi görünüyorlar. Üstelik sadece bana öyle gelmiyor. bu kitabı bana tavsiye eden, hatta üşenmeden gidip alan ve hediye eden Sevgi Saygı şu ara kitabın ikincisini okuyor ve diyor ki; ‘‘İkincisi birinci kitaptan da daha mükemmel. Okurken sanki onların (Kitaptaki şahsiyetler) hepsi varmış gibi hissediyorum.’’ (Bu arada hemen hatırlatayım ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ tam üç kitaptan oluşuyor.)İşte, demek ki, olanlar sadece bana olmuyormuş. Kitabı okuyan herkese oluyormuş. Çok ileri gittim galiba. Herkese aynı şeyler olmayabilir, pek tabii. Ne de olsa Sevgi Saygı bir senaryo yazarı. Yani düş gücü çok gelişmiş, imajinasyon yeteneği yüksek biri. Fakat, yine de, şimdiye kadar bildiklerinizi, öğrendiklerinizi bir kenara bırakarak okumayı başarabilirseniz, dünyanın yepyeni bir tarihinin keşfine çıkabilir, büyük bir keyifle düş gücünüzü geliştirebilirsiniz, diyorum, Yasemin'ce...
Yazarın Tüm Yazıları