Yasemin'ce

Yaemin BORAN
Haberin Devamı

Temizlik imandan gelir

İmanın kelime karşılığı ‘‘kutsal inanç’’ demektir. Temizlik ise, kutsallıkla birleşen bir kavram. Şimdi etrafınıza şöyle kısa bir göz atın. Hoş gerçi göz atmanıza bile gerek yok ya, neyse... Siz yine de etrafınıza sadece göz atmakla kalmayın, alıcı gözle bakın.

Ne görüyorsunuz? Tabii karşınızda heyüla gibi yükselen taş binaların ve eğri büğrü, yer yer çökmüş, yıkılmış kaldırımların, asfaltların dışında... Aslında dışında değil, tam üstünde... Oraya buraya savrulmuş, kağıtlar, naylon torbalar, petler, aklınıza gelen gelmeyen ne varsa etrafta uçuşuyorlar. Kimbilir belki siz de hemen ayağınızın önüne denk gelen meşrubat kutusuna bir tekme atıp gidiyorsunuz. Ya da üzerinden atlıyorsunuz. Eh, zaten yapacak fazla bir şey de yok gibi gözüküyor.

Gerçekten yapacak bir şey yok mu?

Belediye, devlet, millet bir şey yapmıyorsa, bizim yapabileceğimiz bir şey olabilir mi, diyebilirsiniz. Zaten herkes böyle diyor. Hepimiz söz birliği etmişcesine aynı nakaratı tekrarlıyoruz. ‘‘Ben, tek başıma şu koskoca şehirde ne yapabilirim, ki?’’ şarkısını hepbir ağızdan terennüm ediyoruz.

Herkes aynı havadan çalıyor ve ne oluyorsa, bundan sonra oluyor. Yani hiçbir şey olmuyor. Hiç kimse hiçbir şey yapmayınca, ne olabilir ki?..

Sözler aynı, duygular aynı. Herkes çöplükte yaşamaktan muzdarip olmuş bir halde şikayetler gökyüzüne ulaşıyor. Ulaşıyor da kimse parmağını bile oynatmıyor. Ne çeşit bir çelişkidir, anlaşılır gibi değil.

Elini, yüzünü, ayağını, üstünü, başını temizlemeye gelince, neredeyse temizlik abidesi kesilirken, arabasının camından fütursuzca koca bir pet şişesini kaldırıma savuranlara ne demeli? Ya, evinin içinde toz tanesine tahammül gösteremeyip sonra da yediklerinin artıklarını tereddüt bile etmeden sokaklara savuranlar... Bunlar ne çeşit bir temizlik düşkünüdürler ki, söz temizliğe geldiğinde kimseyi konuşturmazlar... Konuşturmazlar da ne yaparlar? Çöplüğün içinde misler gibi yaşayıp evlerinin kapısını kapatıncaya kadar söylenmekten başka?

Annem, ‘‘insanın içinde olacak, söylemeyle birşey olmaz’’ derdi. Ne kadar haklı. Yaşım ilerledikçe annemin sözlerine daha bir hak verir oldum. Etrafıma bakıyorum. Herkes birşey söylüyor. Hatta bir şey değil, çook şeyler söylüyorlar da, en başta kendileri kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.

Sokaklara dökülüp çöpleri toplamaktan vazgeçtim. (Hadi bu belediyenin işi diyelim.) Hiç olmazsa, çöplerini oraya buraya atma. Hem kendin atma, hem de atmaya kalkışanlara engel ol. En azından bunu yapabilirsin, değil mi, ya!

İşte, annemin sözleri beynimin içinde çınlamaya başladı yine. İçinde yok, içinde... Temizlik imandan gelir, diye boşuna dememişler. Adam, kadın, çocuk her neyse, inanmıyor ki? İnancını kaybetmiş bir kere. Ne söylesen nafile.

Ses, bina, düzen, hava, su, toprak kirliliği derken yediklerimizin, içtiklerimizin atıkları da yürüdüğümüz yollarda sereserpe dolaşıyor. Düpedüz pislik içinde yüzüyoruz da bana mısın, demiyoruz. Daha çok kirletmek için elimizden geleni yapıyoruz. Sonra da dernekler, guruplar kuruyoruz. Ve ‘‘temiz bir dünya için elele’’ sloganlarıyla hepbir ağızdan çığırıyoruz.

Temizliğin ateşi içimizde uyanmadıkça, bilincimizin bir köşesinde temizliğe dair bir kıpırtı başlamadıkça daha çook çöplük içinde yüzeriz. Yüzemeyiz tabii nihayetinde boğulup gideriz, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları