Masalardaki tuzluğa yasak

Güncelleme Tarihi:

Masalardaki tuzluğa yasak
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2010 02:58

Ekmekten ve salçadan aldığımız tuzun, organizmanın ihtiyacını karşıladığı, bu nedenle ekstra tuz kullanılmaması gerektiği belirtildi.

Konya'da faaliyet gösteren bir özel hastanenin başhekimi Dr. Kutsi Öncü, sağlıklı yaşam konularındaki çalışmaları ve odasına, “sigarayı bıraktırma bölümü” yaptırması ve sigaradan kurtulmak isteyenlere bizzat sunduğu özel hizmetle tanınıyor.

Bugüne kadar binden fazla kişiye, uyguladığı “sigara nedeniyle artık salgılanmayan endorfin hormonunu yeniden harekete geçirme” yöntemiyle sigarayı bıraktırmayı başaran Dr. Öncü, bir yandan da dünyada yayınlanan güncel bilimsel dergileri özel bir ilgiyle takip edip, dostları ve hastalarıyla bu bilgileri paylaşıyor.

Sağlıklı yaşam için bazı püf noktaların olduğunu, artık bu bilgilerin tıp dünyasında kesinliğinin kanıtlandığını ifade eden Dr. Öncü, şunları kaydetti:

“ABD'de lokantalarda masaya tuz konulması yasaklandı. Ekmekten ve salçadan aldığımız tuz, organizma için gerekli olanı karşılıyor. Tuz, yani sodyum klorürün fazlası, kalp, böbrek için ciddi bir yük, damarlarda hasara neden olur. Ancak sürekli terleme gerektiren ağır işlerde çalışan kişilerde aşırı magnezyum ve sodyum kaybı olabilir. Bu kişiler, yemeklerde ekstra tuz kullanabilir. Bunun dışında normal yaşam standartlarında bir kişinin ekstra tuz almasına gerek yok. Aşırı tuz, böbreklerde çok ciddi sorunları karşımıza çıkarabilir. Bu arada su son derece önemli, günlük 3 litre su içilmesi lazım.”

Yeterli su içilmemesi durumunda kısa sürede böbrek yetmezliği riskinin ortaya çıkabileceğine vurgu yapan Öncü, “Böbreklerde, 'nefronlar' dediğimiz ip yumağı şeklinde süzgeçler var. Kılcal damarlardan oluşan ve süzme işlemi yapan bu nefronların toplam uzunluğu 2 milyon kilometredir. Bu nefronlar birkaç dakikada 3 litre su süzülebiliyor. Bu nefronların rahat çalışması ve yaşamlarını sürdürebilmeleri tümüyle, günde 2.5-3 litre su içmemize bağlı. Yoksa nefronlarımızın uzunluğu azalır ve sağlığımızı kaybederiz” dedi.

ARITILMIŞ SU ÖNERİLMİYOR

Kullanılacak suyun ağır metallerle kirlenmemiş, deterjan artıkları, fabrika asitleri karışmamış olmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Öncü, “İçilecek suda özel bir işleme gerek yoktur. Normal kontrolleri yapılan şehir şebeke suları rahatlıkla içilebilir. Bizim için elzem olan, zaten suda doğal olarak bulunan kalsiyum, fosfor, potasyum, klor ve magnezyum gibi değerdir. Çocuklar ise günde yaklaşık 1.5 litre su içmelidir. 'Sağlıklı olayım' diye arıtılmış saf su içmek doğru değil” diye konuştu.

DOĞRU KAHVALTI NASIL YAPILIR?

Dr. Öncü, doğru beslenme yönteminde iyi bir kahvaltının vazgeçilmez olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir dilim beyaz peynir, domates, kırmızı çarliston biber, 1-2 ceviz, bir yumurta ve reçelden oluşan kahvaltı üzerine bir beslenme şekli daha yoktur. Bu gıdalar size ihtiyacınız olan mineral, protein, karbonhidrat, şeker, hepsini sağlar. Üzerine 2 bardak su ya da büyük bir su bardağı çay veya bir bardak süt sizi güne hazırlayacaktır. Öğleyin de çorba, içinde bir parça et olan sebze yemeği, bitkisel ve hayvansal protein ihtiyacınızı tümüyle karşılar. Akşam da öğle yemeğine benzer ancak daha hafif bir menü tercih edilebilir.”

Ara öğünlerde meyve tavsiye eden Öncü, “Ara öğünler, kilo almaları önleyen en önemli unsurudur. Ara öğünlerin aksatılması halinde vücut sistemi, hayatta kalma dürtüsüyle enerjiyi yakmak yerine vücutta depolamayı tercih edecektir” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!