Ayaklar neden şişer?

Güncelleme Tarihi:

Ayaklar neden şişer
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2009 09:49

Bazı sağlık sorunlarını zaman zaman hepimiz yaşarız. Ayak şişmesi de bunlardan biri. Ayak şişmesinin birçok nedeni var. Bunların ilki ise dolaşım bozuklukları...

Haberin Devamı

Özellikle toplardamar dolaşımının bozulması (varisler), ayak şişmelerinin birinci nedeni olarak gösteriliyor. Lenf sisteminde meydana gelen tıkanmalar da (lenf ödem) ciddi şişmelere yol açabiliyor. Bu durum bazen ileri noktalara da varabiliyor ki. Böyle durumlarda “fil ayağı” tanımı kullanılıyor.

Ayak damarlarındaki şişme yalnızca toplayıcı sistemlerin yetersizliği ile de ilgili değil. Kalp yetmezliği de ayaklarda şişmeye yol açabiliyor. Ayak bileği bölgesindeki iki taraflı şişlikler bazen gizli bir kalp yetmezliğinin ilk ve tek işareti olabiliyor.

Böbrek ve karaciğer yetmezliklerinde de ayaklarda şişme önemli bir belirti. Her ikisinde de neden, protein yapımının azalması ya da kaybının artması ile protein dengesinin bozulması, yani “hipoproteinemi”. Protein azalınca toplardamar sisteminin kanın sulu kısmını damar içinde tutması güçleşiyor, doku aralığına sızan vücut sıvısı ödeme yol açıyor.

Haberin Devamı

DİĞER SEBEPLER

Ayak şişmesinin ortopedik, romatolojik, nörolojik sebepleri de var. Ortopedik sebeplerin başında eklem ve çevresindeki dokuların zarar görmesi geliyor. Pek çok romatizmal hastalık ilk işaretini ayak şişmeleriyle veriyor.

Ayrıca alerji de önemli bir faktör. Herhangi bir nedenle meydana gelen her türlü alerjik hadise ayak şişmesine yol açabiliyor. Ayrıca bu bölgedeki ciltte meydana gelen iltihabi paraziter enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları da şişme nedeni olabiliyor.

Ayak şişmesi diyabetlilerde de sık görülen bir problem. Diyabet ayarının iyi olmadığı durumlarda ayaklarda uyuşma, yanma, karıncalanma ve ödem sık görülen işaretler.

Özellikle iki ayağınızı da ilgilendiren bir şişme uzun sürer ya da sık tekrarlarsa ciddiye alın, önemli bir sağlık sorununun işareti olabilir. Tek taraflı geçici şişlikler zaman zaman herkeste görülebilir ama bunun da tekrarlayıcı ve ilerleyici olması önemli.

şişmeye ek olarak kızarma, ağrı, kaşıntı, sulanma, kanama, ciltte çok belirgin damar görüntüleri, kahverengi-mor renk değişimleri varsa en kısa zamanda doktorunuzla konuşmanız gerekiyor.

Haberin Devamı

Hepatit B tedavisinde yenilikler

Kronik Hepatit B tedavisinde virüsün çoğalmasını durdurmak, karaciğer hasarının ilerlemesini ve uzun vadeli komplikasyonları önlemek için antiviral ajanlar kullanılmaktadır.

ınterferon iğnesi ve lamivudin etken maddeli ilaçlar uzun yıllardır kullanılmaktadır ancak lamuvidine karşı zaman içinde direnç geliştiği için son yıllarda yeni ilaçlar geliştirilmiştir. şu anda Türkiye’de kullanımı olan bu ilaçlar; adefovir, entecavir, telbivudine ve tenofovir etken maddeli ilaçlardır.

Bahsedilen bu ilaçların başarıları son derece yüksektir. Bu tip ilaçları kullanan hastalarda periyodik olarak kan testi ve muayene ile takip önerilmektedir. Böylece ilaçların faydaları, yan etkileri ve varsa ilaç direnci değerlendirilebilir.
PROF. DR. EROL AVŞAR

Haberin Devamı

Dış görünüşe aldanmayın!

Son zamanlarda her konuda “ilk 10” sıralaması yapmak moda oldu. En sağlıklı besinler sıralamasında ilk 10’a girenlerden biri de buğday filizi. Bildiğimiz buğdayın nemli ortamda çimlendirilmiş hali...

Buğday filizinin 100 gramında yaklaşık 380 Kcal var. Protein oranı yüzde 28, karbonhidrat oranıysa yüzde 50 civarında. Doymamış yağların doymuşlara oranı 3’e 1 ve hayli düşük. Bol lifli bir ürün, yaklaşık 15 gram lif içeriyor.
Buğday filizi özellikle B grubu vitaminler, E vitamini, fosfor ve potasyum açısından çok zengin. Kayıtlarda magnezyum açısından en büyük içeriğe sahip olan doğal besin kaynağı diye geçiyor. ıçerdiği doymamış yağlar nedeniyle, özellikle çiğ olduğunda kolay bozulabiliyor.

Açılmamış paketlerin bir yıl raf ömrü olmakla birlikte dikkatli olmakta fayda var. Kavrulmuş kullanmak daha iyi bir fikir. Ekmeğe, süte, yoğurda ya da müsli, gevrek benzeri kahvaltı seçeneklerine eklenebilir.
DR. EVREN ALTINEL

Haberin Devamı

Jinekomasti: Erkekte memelerin büyümesi

Erkeklerde memelerin büyümesine “jinekomasti” denir. Çoğunlukla yeni doğan çocuklarda, ergenliğe girmekte olan erkek çocuklarda ve bazen yaşlı erkeklerde beklenen hormon değişmelerine bağlı normal bir gelişmedir.

Erkeklerde de kadınlık hormonu olan östrojen bulunur ve asıl erkeklik hormonu olan testosteron ile uyumlu bir orandadır. Eğer bu östrojen-testosteron dengesinde bir bozulma olursa kadında erkek tipi, erkekte kadın tipi değişiklikler olabilir.

Yeni doğan erkek bebeklerin yarısında anneden gelen östrojen nedeniyle memeler şiş görülür ve doğumdan 2-3 hafta sonra düzelir. Ergenlik sırasında oğlan çocuklarda görülen meme şişmeleri 6 ay ile 2-3 yıl arasında kaybolur. 50-80 yaş arası erkeklerin dörtte birinde yine meme irileşmesi görülür. Bu durumlar fizyolojik sayılır, ancak bazı ilaçlar (anti-androjenler, hormon kullanımı, diazepam, trisiklik antidepresanlar, bazı antibiotikler, simetidin, kemoterapi ilaçları ve dijitalis ile kalsiyum kanal blokeri dediğimiz kalp ilaçları), alkol ve uyuşturucu maddeler de jinekomasti yapabilir.

Ayrıca hipogonadizm, bazı tümörler, tiroidin fazla çalışması, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği de jinekomasti sebebi olabilir.

Erkekte meme kanseri, meme iltihabı ve göğüs kafesinde fazla yağ birikmesi jinekomasti ile karıştırılmamalıdır. Fizyolojik olmayan jinekomastilerde sebebe bağlı tedavi ve gerekirse ameliyat yapılabilir.
DR. ERHAN CANKAT

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!