50 yaş üstünü bekleyen tehlike

Güncelleme Tarihi:

50 yaş üstünü bekleyen tehlike
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2009 11:05

Domuz gribinden ölümlerin çoğunlukla 50 yaş altında olması, 50-60 yaş üstü kişilerin bu hastalıktan çok “su çiçeği geçiren herkeste görülen ve bağışıklık sistemindeki zayıflamayla ortaya çıkan “zona” (Herpes Zoster) hastalığının riski altında olduklarını bildirdi.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Memişoğlu, “zona” hastalığının her yaşta ve her mevsimde görüldüğünü ancak, bağışıklık sisteminin zayıfladığı ileri yaşlarda, sonbahar ve kış aylarında daha sık rastlandığını belirtti.

Su çiçeği geçiren herkeste zona hastalığının görüldüğünü, alınacak tek önlemin ise bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğunu belirten Memişoğlu, “Domuz gribi vakalarında ölümler daha çok 50 yaş ve altında görülüyor. Bu nedenle, 50-60 yaş üstü kişiler, bu hastalıktan çok bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla ortaya çıkan zona hastalığının riski altında” dedi.

Memişoğlu, “su çiçeği hastalığı geçirmiş olan kişilerde, su çiçeği virüsünün sinir köklerinde uyur durumda kalması ve yıllar sonra bile olsa tekrar aktive olmasıyla ortaya çıkan bir hastalık” olan zona hastalığının uyuşukluk, vücutta kaşıntı ve ağrıyı takiben ciltte ortaya çıkan döküntü benzeri deri lezyonları ile kendini gösterdiğini belirtti.
Hastalığın saçlı deriden ayak ucuna kadar her yerde görülebileceğini ancak, daha çok göğüs, kalça ve yüzde görüldüğünü anlatan Memişoğlu, deride oluşan kabarcıkların iki ya da üç hafta içinde iyileşebileceğini ancak, ağrının geçmesinin daha uzun zaman aldığını kaydetti.

“SU ÇİÇEĞİ GEÇİRMEDİM” YANILGISI

Zona hastalığının ileri yaşlarda bazen ağır seyredebileceğini ifade eden Memişoğlu, “Bazı yaşlılar, (ben su çiçeği geçirmedim, bu nedenle zona hastalığına yakalanmam) gibi bir yanılgıya düşüyor, oysa, bu yaşlılarımız su çiçeğini hafif geçirmiş, hatta ana rahminde bile geçirmiş olabilirler. Bu ihtimal de göz önünde tutulmalı” diye konuştu.

Vücuttaki su kabarcıklarıyla kendini gösteren su çiçeği benzeri hastalığın tedavisinin ılık pansumanlar ve ağızdan alınacak ilaçlarla mümkün olduğunu ifade eden Memişoğlu, ancak, ağır seyrettiği durumlarda hastanın yaşam kalitesini büyük ölçüde düştüğünü kaydetti.

Hastalığın bulaşıcı yönüne dikkati çeken Memişoğlu, “Önceden su çiçeği geçirmemiş olan bir kişi zona hastalığı taşıyan bir kişiyle yakın temasta bulunursa su çiçeği hastalığına yakalanabilir. Ancak zona hastalığı taşıyan bir kimseden direk zona hastalığı bulaşması mümkün değildir” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!