Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

Kundu mu Kundi mi ?

KUNDU'daki Topkapı Palace'nin adı, yön tabelalarında, ‘‘Topkapi’’ diye yazıyor. ‘ı’ yerine ‘i’ kullanmışlar...

Geçenlerde, Kundu'da bir dostun işlettiği balıkçı restoranına gittim. Restoranın adını ne koyduğunu sordum, ‘‘Kumkapi’’ dedi...

Madem öyle bir ‘i’ modasıdır gidiyor, bundan böyle Kundu'ya da, ‘‘Kundi’’ diyelim olsun bitsin...

Ne dersiniz?..

Şaka bir yana, Kundu, Topkapı ile birlikte müthiş değer kazandı. Lara'dan açılacak yeni yol burayı paha biçilmez hale getirecek. Yarın bir gün, yapılacak diğer tatil köyleri ve golf alanları ile de cennet olacak. Aksu Çayı ile Akdeniz'in birleştiği yer ise daha şimdiden cennetin en güzel köşesi olmaya aday...

Aday diyorum, çünkü, bazı tereddütlerim var. Tıpkı, bizim sevgili Menderes Türel gibi... Yeni İleri'deki köşesinde yazmış Kundu'yu... Demiş ki; ‘‘Orası beton yığınına dönmeden tedbir almakta fayda var. Oysa, Antalya'nın bu nadide köşesi, disipline edilse, küçük bir çevre düzenlemesi ile daha yakışıklı hale getirilse, kötü mü olur?’’...

TÜREL'E KATILIYORUM

‘‘Kötü mü olur?’’ da ne demek sevgili Menderes... Aynen katılıyorum söylediklerine...

Çözümün, Kundu'yu Kundu yapan balık restoranlarının kaldırılmasında değil, mevcudu koruyarak, ıslah etmekte olduğuna inanıyorum.

Neden mi?..

Bizde en kolaycı belediyecilik yıkıp dökmektir. Eğer, insanlar oraya gidiyor, o salaş yerlerde mutlu oluyorlarsa, demek ki orası bir ihtiyaçtan doğmuş. Çözümün yıkmakta değil, ıslah etmek olduğu apaçık ortada... Ben, kimsenin devletin malının üzerine bedava konmasını istemem. Devlet, bu ihtiyacı önceden görüp önlemini almadıysa, suç işgalcide değil, buna müsade edendedir.

ŞİMDİ ZAMANI

Öyle değil mi sevgili Menderes?..

Çünkü, ben de, sen ve diğer Antalyalılar gibi, en güzel levreği orada yiyorum.

Ve, diyorum ki; şimdi Kundi zamanı...

Zengine lojman

Güzellik gibi, zenginlik de gelip geçici oluyor bazıları için... İşte, televizyonlarda görüyor, gazetelerde okuyoruz. Bir zamanlar kartal olanların düştüğü acıklı hali...

Ben kendi hesabıma, onlar gibi rezil bir trilyoner olacağıma, mütevazı bir milyarder olmayı tercih ederim.

Birileri, mal, mülk, para edinmek için çalıp çırparken, birileri de, babadan kalma alın teri ile kazanılan serveti bir çırpıda yok ediyor. Tıpkı bir Antalyalı gibi...

Ne demek mi istiyorum?..

Anlatayım...

Bir gün, biri bana, bir kokteylde, biri hakkında, bir şey söyledi...

Bir zamanlar, Antalya'daki malının mülkünün hesabını bilmeyen o biri için bakın bana ne dedi;

‘‘Şimdi, Ankara'da ve çok perişan... Öyle perişan ki, Antalya'ya gelmek istiyor ama oturacak ne evi var, ne kiralık ev tutacak kadar parası... Dayalı döşeli bir lojman sağlamak için çabalıyoruz.’’

O perişan birini sizler çok iyi tanıyorsunuz. Yakında, ismini ve cismini Hürriyet Akdeniz'in değişik sütunlarında göreceksiniz. Tabii ki, kokteylde bana fısıldanan doğru ise... Ki, kendi adıma doğruluğundan zerre kadar şüphem yok...

Peki, ismini vermeyecektim bunu niye yazıyorum?..

Yarın, bir gün, adını bu gazete sütunlarında okursanız, şok olmayın diye...

Bilin bakalım Size iki soru...

İşte ilki;

‘‘29 yıl önce Antalya Konyaaltı'nda ilk defilesini veren. Bu defile sırasında da podyumdan düşen ünlü modacı kimdir?’’

a-) Yıldırım Mayruk b-) Cemil İpekçi

c-) Neslihan Yargıcı d-) Esin Maraşlıoğlu

e-) Zeynep Tunuslu

Soruyu dikkatlice okuyan, en az 2-3 şıkkı seçenek dışı bırakabilir.

Bilemedinizse, hafızanızı fazla yormayın. Çünkü, ikinci soru için lazım olacak.

İşte diğer soru;

‘‘Şarkıcı olmadan önce, seyahat acentesinde Almanca rehber olarak çalışan ve bunu ilk kez Antalya'da açıklayan hanım sanatçımız kimdir?’’

a-) Banu Alkan b-) Harika Avcı c-) Hülya Avşar d-) Sibel Can e-) Candan Erçetin

Sizi fazla yormadan cevapları vereyim. Birinci sorunun vevabı ‘b’, ikinci sorunun cevabı ‘e’ olacak...

Ünlü sözler

‘‘Dünyanın en tehlikeli

şeyi, bir uçurumu iki adımda aşmaktır.’’

S. Carnot

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları