Yaşam hakkını savunmak adına herkesi eyleme davet ediyorum

Hayvan sevgisi, bir yaşamı korumanın ve kurtarmanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluk, yaşam hakkına saygı gibi mefhumlar belki de bazılarına çok yabancı...

Bu duyguyu herkesin anlaması elbette ki beklenemez. Bu bir gönül işidir, merhamet işidir... Bunun için bencillikten arınmış güçlü bir yürek ister. "Bu aslında insan olmanın bedeli"dir. Allah’ın yarattığı canlıya saygı duymak, bu evrende kapladığı yerin bedelini ödemektir. Bu dünyanın nimetlerinin yalnızca biz insanlara ait olmadığının farkında olmaktır. "Ama önce insan" diye söze başlayanlara, önyargı ile hayata yaklaşanlara karşı tüm canlıların yaşam hakkını savunmaktır.

Kapalı olsa da tüm vicdan kapıları yüzümüze, aslında bilmeliler ki herkesin bir yeri vardır can evimizde.

BARIŞ MANÇO’NUN RUHU SIZLAMAMIŞ MIDIR?

Hayvan sevmeyenler bizlere hep köpek-kedi’perest olarak bakmışlardır. Çünkü onların canı bizi öyle görmek ister. Halbuki bilmezler bizler aynı zamanda bir ayıyı, bir ceylanı, bir fok balığını, hatta bir eşeği korumak için ne mücadeleler veririz. Ülkemizde her gün onlarca "cana" karşı vahşet ve dehşet haberleri çıkar. İşte size daha geçtiğimiz aylarda masum bir eşeğin, Barış Manço’nun "arkadaşım eşek" dediği bir zavallıcığın yaşadığı gerçek olayı aktarıyorum.

Eskişehir’in Seyitgazi İlçesi-Üçsaray Köyü ülkemizin güzel köylerinden bir tanesi. O bölgede bulunan gönüllü arkadaşlarımız gelen haberle şoke oldular. Sahibi tarafından verilen emirlere uymaktan başka hiçbir kötülüğü yoktur bu hayvanların. Ne tüy dökerler, ne havlarlar, ne de apartman içinde asansöre pislerler. Buna rağmen bir eşek iki gözünden birden bıçaklanmayı ve öldüresiye dövülmeyi hak etmek için sizce ne yapmış olabilir?

Eşeği kaybolunca aramaya çıkan sahibi, köy halkından çoban Ali K.’nın, su içmeye giden eşeği alıp götürdüğünü öğrenir. Çobanın ahırında onu bulur. Haberi alan Eskişehir’deki derneğin gönüllü veteriner hekimi, DHA muhabiri ile köye gider. Eşek her iki gözünden de, iki köylünün birbiriyle kavgası nedeniyle, yani hiç uğruna, 3 gün önce feci şekilde bıçaklanmıştır. Tedavisi için hiçbir işlem yapılmamıştır.

Arkadaşlarımız köye vardığında muhtar ve köy halkı da toplanır ve bu kabahati (suç değil) işleyenlerin ilk eylemi olmadığını öğrenirler. Neden buna göz yumdukları sorulduğunda susarlar, onların gözünde hayvanların hiçbir değeri yoktur; bakışlardan anlaşılır. Hayvanlara yapılanlar sadece mala zarar verme olarak görülür. Parası verilince, konu kapanır.

Arkadaşlarımız eşeği gördüklerinde öleceklerini sanırlar. İki gözü de yumurta büyüklüğünde şişmiş, kanlı iltihap akmaktadır. Kafasında da bir tuhaflık vardır. Ahırına girmeye çalışmakta, başaramayıp, korkudan titremektedir. Doğan Haber Ajansı’nın muhabirinin de çekim yaparken elleri titrer... EHKD’nin vefakar başkanı Ayten Tutkun o günü anlatırken hálá ağlamaktan konuşamıyor. Bütün gruplara mail attım. 25-30 dakika sonra Ankara HAYKOD’dan Gamze Neer Hanım, barınaklarında bir ata (Şanslı Bulut) baktıklarını, eşeğimizi de almak istediklerini yazmıştı. Bu cevap bir rüya gibiydi.

Daha sonra Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Birgül Rona, Bursa Karacabey’de eşeğimizin yerinin hazır olduğunu söyledi. Eşeği hemen köyden alıp Karacabey’e yolcu ettik.

Adını "Korsan" verdiğimiz eşekciğin bu acıklı hikayesi halen Türkiye’nin her yerinde değişik şekilde tekrar tekrar yaşanıyor.

İnsanlarımız biz gönüllülere bu kadar önyargılı bakmaya devam ettiği sürece, hayvanlara "can" değil "mal" olarak baktığı sürece bu hikayeler de son bulmayacak. Haber basında yer alınca hemen klasik tepkiler geldi: "Ülkede bu kadar insan açken, işsizlikle boğuşurken, ülkenin bu kadar derdi varken" bizler yine "çılgın hayvanseverler" olarak boş işlerle uğraşıyor, boş yere hak-hukuk arıyorduk.

12 Mayıs’ta (yarın) Ankara’dayız tüm yaşam hakkı savunucuları olarak, ey merhamet sahibi insanlar! Bu zavallı eşek ve onun gibi dört ayaklı dostlarımızın her gün çektikleri birbirinden acıklı öykülere ağlamak için değil, bir çözüm bulmak için... Hikayenin devamı orada çünkü...

Hayvanları koruma derneği (HAYKOD) ve kurtaramadığımız tüm canlar adına

Av. Ahmet Kemal Şenpolat

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı

Yukarıdaki satırların altına ben de hiç düşünmeden imzamı atıyorum. Dünyamızı giderek bir felakete sürükleyen çevre problemlerinin çözümü sağlıklı, bilinçli, çevreye duyarlı insanlar yetiştirmekle olur. Böyle bireylerin yaşadıkları toplumda sevgi, saygı, insana ve çevreye duyarlılık daha çok gelişir.

Ülkemiz insanı giderek ağaca, yeşile bile katlanamaz hale geldi. Her gün bir yerlerden doğa ya da hayvan katliamı haberleri geliyor.

Ve çağrımız: Kendilerini savunacak, hayatlarını koruyacak kimseleri olmayan canlıların haklarını korumak, birçok eksiği bulunan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun değişmesi, son günlerde sıkça yaşanan itlaflara ve zulümlere HAYIR demek amacıyla, yarın saat 12.00’de Sıhhiye-Abdi İpekçi Parkı’nda buluşuyoruz. Yüreğinde merhamet ve şefkat taşıyan, insan olmanın erdemine sahip tüm insanlar "Bu mücadelenin aydınlık yüzü, Sevgili Bekir Coşkun" önderliğinde tüm hayvanseverler, Sivil Toplum Örgütleri, Dernekler (toplam 170 dernek), Ankara’da buluşuyor.

Milletvekillerini, Çevre ve İçişleri Bakanlarını, parti başkanlarını, belediyeleri de orada görmek umudundayız.

Eyleme yabancı TV’lerden gazeteciler ve başta Yonca Evcimik olmak üzere birçok sanatçının da katılması bekleniyor.

İstanbul’dan, İzmir’den, Adana’dan otobüsler kaldırılıyor. İstanbul’dan katılmak isteyenler için üç ayrı yerden bu akşam otobüs kalkacak.

n Bakırköy Deniz Otobüsleri iskelesi yanı

n Dolmabahçe Saat Kulesi altı

n Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu önü

Katılacaklar en geç saat 23.00’te otobüslerde olmalılar.

İrtibat telefonları: (0312) 447 44 15 / (0312) 447 44 16 (Deniz Hanım)

Bilgi için; Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği başkanı Fatma Balkanlı’nın telefonu (0212) 227 72 65 / 0542 317 35 71
Yazarın Tüm Yazıları