Yaşam boyu tedavi

Güncelleme Tarihi:

Yaşam boyu tedavi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2000 00:00

Haberin Devamı

Kaplıca tedavisiyle iyileşeceği düşünülen romatizmal hastalıkların olumsuz etkisi uzunsüreli sistematik tedaviyle önlenebiliyor. Uzmanlar kalıcı tedavinin mümkün olmadığını söylüyor.

İş yaşamını, sosyal ve ruhsal durumu olumsuz etkileyen romatizmal hastalıkların yaşam kalitesini tehdit ettiği bildirildi. Dünyada 335 milyon romatizma hastası olduğu tahmin ediliyor.

Romatizma, hareket ile ilgili eklem, kas, kemik ve diğer dokuların hastalıkları olarak adlandırılıyor. Türkiye’de hastalıkla ilgili yetişmiş eleman sayısının ihtiyaçlara göre az olması nedeniyle romatizmanın tanı ve tedavisinde güçlükler yaşanıyor.

Romatizmanın eklemleri tutan ve eklem dışı olmak üzere iki çeşitinin bulunduğunu belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Rafi Haner Direskeneli romatizmal hastalıklarda tam iyileşme sağlanamadığını söyledi. Yaşam boyu tedavinin gerekli olduğunu vurguladı.

Eklemleri tutan romatizmaların kireçlenme, iltihabi romatizmal hastalıklar, gut, mikrobik romatizmalar şeklinde görüldüğünü kaydeden Doktor Direskeneli, eklem dışı romatizmal hastalıkların yumuşak dokularda görüldüğünü kaydetti. Fiziksel fonksiyonlarda azalma, işgücü kaybı, sosyal fonksiyonlarda azalma, psikilojik stres artışına yol açarak yaşamı olumsuz etkilediğini belirtti. Romatizmal hastalıkların en sık görülen türlerinin osteoartrit ve romatoid artrit olduğunu söyleyen Doktor Direskeneli, şöyle devam etti:

'Osteoartrit (kireçlenme) el, diz, kalça eklemlerini tutar veya omurgada eklem içi kıkırdak kaybı ile seyreder. İleri yaşlarda sıklığı artar. Kadınlarda daha sık görülen hastalık 75 yaşında toplumun yüzde 40’ında görülür. Şişmanlık, ileri yaş, eklemlerin aşırı kullanılması, mesleki kazalar, kalça kırığı gibi gelişim bozuklukları, kas zayıflığı risk faktörleridir. Bu nedenle tedavisinde kilo vermek, egzersiz, mesleki ve sosyal alışkanlıkların değiştirilmesi, ağrı ve iltihap giderici ilaçlar, fizik tedavisi ve rahabilitasyon uygulaması, ortopedik uygulamalar ön plana çıkıyor'.

Yetişmiş uzman eksiği var

Romatoid artrite de değinen Doktor Direskeneli, Türkiye’de yaklaşık 70 bin civarında romatoid artritli hasta bulunduğunu söyledi. Hastalığın görülme sıklığının kentleşme ile birlikte artığını dile getiren Doktor Direskeneli, diğer risk faktörlerini, 'virüs ve bakteriler gibi çevresel kökenli tetikleyiciler, kadınlık hormonu, eklem içi hasar yaratan iltihabi hücre üretimi' şeklinde sıraladı. Söz konusu hastalıkta hastaların sabahları çok fazla sıkıntı çektiklerini dile getiren Direskeneli, ayrıca, iştahsızlık, el ve ayağın küçük eklemlerinin, dizin ve boyun omurlarının tutulabildiğini, kansızlığın ortaya çıktığını, eklem ve çevresinde urların oluştuğunu, ağız ve ve gözde kuruluk meydana gelebileceğini bildirdi. Doktor Direskeneli, sosyo-ekonomik seviyesi düşük olan kırsal kökenli kadınlarda hastalığın kötü ilerleyişinin arttığına dikkat çekti.

Romatizmal hastalıkların seyirlerininda bazı dönemlerde iyileşme görüldüğünü söyleyen Direskeneli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

'Bu seyir hastalığın tedavisinde sorun yaratıyor. Ayrıca, bu hastalıklar konusunda yetişmiş eleman sayısı Türkiye ihtiyaçlarının altında bulunuyor. Bu da hastalığın teşhisini geciktiriyor. Toplumda romatizmal hastalıklar konusunda genel bir ilgisizlik var. Kaplıca tedavi ile iyileşir gibi bir kanı bulunuyor. Ancak kaplıca tedavisi sadece yumuşak doku romatizmalarının tedavisinde yardımcı olabiliyor. Hastaların şişmanlık konusunda dikkatli olmaları ve diyetlerinde Akdeniz mutfağına yer vermeleri gerekiyor.'

Direskeneli’nin konuşmasının ardından üç romatizma hastası günlük yaşamda karşılaştıkları sorunları anlattı. (ANKA)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!