Yargıya güven

TÜRKİYE toplum olarak sert bir kutuplaşma sürecinden geçiyor, iktidar ise gittikçe daha sertleşiyor, otoriterleşiyor.

Haberin Devamı

Böyle durumlarda “bağımsız ve tarafsız yargı” her dönemden daha fazla önemlidir.
Herhangi bir haksızlığın yargı tarafından er veya geç giderileceğine güvenmek!... Herhangi bir sert siyasi çatışma çıktığında, bir noktadan itibaren yargının “tarafsız hakem” olarak karar vereceğine inanmak!...
Bu duyguları kaybeden bir toplum ne hale gelir?!
İşte bunun içindir ki, “bağımsız ve tarafsız yargı” sadece adalet felsefesinin temel bir ilkesi değil, aynı zamanda, toplumsal barışın da demokrasinin de olmazsa olmaz şartıdır. Gezi olaylarıyla ortaya çıkan büyük gerilim, yargının “yürütmeyi durdurma” kararına uyulmasıyla yatışma yoluna girmedi mi?

YARGIDA SORUNLAR

Yargıdan yakınmalar tek yönlü değil. Elindeki palayla sağa sola dehşet saçan ve bir kadını hayvanca tekmeleyen holigan serbest bırakıldı; iktidar çevreleri bunu “Yargıda bize karşı olanlar hükümeti zora sokmak için yapmış olabilir mi?!” diye kuşkuyla karşıladılar. İktidar da zaman zaman yargının kendisine komplo yaptığı duygusuna kapılıyor!
İktidar, Danıştay’a seçilmek için 20 yıl hizmet şartını getiren bir kanun çıkardı; bu, cemaate yakın genç hâkimlerin Danıştay’a seçilmesini engellemek için mi diye bir kesimde soru işaretlerine yol açtı!
Ergenekon, Balyoz gibi davalarda ise başka bir kesimde zihinlerdeki soru işaretleri herkesin malumu, içlere sinmeyen birçok işlem var bu davalarda... Tutuklu milletvekillerinden niye bir kişinin bile “adli kontrol”le tahliye edilmediğine ise kimse cevap bulamıyor.

Haberin Devamı

TARAFSIZ HAKEM

Evet, komplo saplantılı paranoyak bir toplum haline geldiğimiz için yargının her kararının ardında bir komplo arıyor olabiliriz. Fakat kaygıların tümü haksız olabilir mi?
Yargının kararları evrensel hukuk açısından savunulabilir olduğu ölçüde “tarafsız” ve “adil” sayılabilir. Ancak o takdirde adalete güven ve yargının tarafsız hakem işlevini yerine getirmesi mümkün olur.
Toplumdaki gerilimin tezahürü olan Gezi gösterilerinde gerçekleşen ölüm ve yaralanmalar hakkında ve biber gazı kullanımı hakkında hem savcılık soruşturmalarının hem mahkeme kararlarının AİHM içtihatlarına uygun olması şarttır.
Aksi halde yargı “tarafsız hakem” gibi davranarak gerilimi çözmüş olmaz, aksine toplumsal gerilimi körüklemiş olur.

Haberin Devamı

OLUMLU GELİŞMELER

Yargıyı tümüyle suçlamak da haksızlıktır. Anayasa Mahkemesi’nin Sayıştay Kanunu’nu iptal etmesi, 10 yıl tutukluluk süresini hukuka aykırı bulması, uzun tutukluluklar için bireysel başvuru yolunu açması çok iyi örneklerdir.
Yargıtay’ın aynı yöndeki kararlarından biri özellikle önemlidir: Mersin’de “kanunsuz gösteri” yaptığı için mahkûm edilen sendikacı Orhan Yıldırım’ın eylemini “ifade özgürlüğü” içinde sayarak tahliye ve beraatına karar vermiştir. Danıştay’ın türban, özelleştirme ve tazminat davalarındaki liberal kararlarını da sayabiliriz.
Yargıtay ve Danıştay’a üye seçilmek için 20 yıl hizmet şartı getirilmesi de isabetlidir. Cemaatin veya iktidarın lehine ya da aleyhine diye değil, “kıdem” olarak düşünüyorum. İstinaf mahkemelerinin kurulmasıyla yargıda kıdem bakımından kürsü hâkimliği, istinaf hâkimliği, yüksek mahkeme hâkimliği şeklinde bir terfi sırası gerekeceği için...
Bir yargı mensubu sağcı, solcu, dindar, ateist, cemaat mensubu, şu veya bu partinin seçmeni olabilir. Önemli olan yürüteceği soruşturmanın ve vereceği kararın bu subjektif eğilimlere göre değil, usul ve esas bakımından evrensel hukuktaki “adil yargılanma hakkına” uygun olmasıdır.

Yazarın Tüm Yazıları