Yaratıcıların peşinde bienal notları

AÇILIŞLARIN coşkulu kalabalığı çekildikten sonra gezerim sergileri, bienalleri. Düşüncelerinizi oluşturabilmek, eserle karşı karşı kalmak için en iyi yöntemdir bu.

Ben de dün sabah Bienal sergilerini ve İstanbul Modern’deki ‘Çekim Merkezi’ sergisini gezdim.

Sonbahar adım atar atmaz iki şairin dizesini anmadan edemem. Biri dünya şiirinin önemli adı Arthur Rimbaud, diğeri de Türk şiirinin önemli adı Ülkü Tamer’dir.

Rimbaud, ’Birdenbire sonbahar,’ diye yazmış. Gerçekten İstanbul’da sonbahar birden başlayıverir. Güneşi bir bulut örter, yağmur yağar. Ülkü Tamer ise, yalınlıkla etkinin en sarmal dizesini yazmıştır: ‘Yazın bittiği her yerde söylenir.’

Sabahın erken saatinde Fındıklı’daki 5 numaralı antreponun içine girdiğimde, sanatçıların yarattıklarının, bizim yeni görsel kavramımızı oluşturmakta ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.

Klasik bir sanat anlayışını çağdaşlaştıran örneklerle kendi görsellik birikimimi zenginleştiriyorum.

Bienaldekileri görüp gezdikten sonra belki de tek cümlede özetleyebilirsiniz izlenimlerinizi: Hayatın ve sanatın evrenselliğini gösteriyor her şey.

* * *

ERIK Göngrich, İstanbul’un haritasını yapmış. Absürd bir kent dokusunu gösteriyor bize.

Dakikalarca önünde durup seyrettiğim ise Mario Rizzi’nin filmi, ‘Murat ve İsmail’di. İsmail Usta eski bir ayakkabı tamircisi, oğlu da yanında çalışıyor. Bilirsiniz, kuşaklar arası farkın, iş ahlákından günlük yaşamaya kadar her şeyde kendini göstermesidir bu film. İstanbul’un insan dokusu açısından ilgi çekici bir görüntüsü.

İnsan çocukluğundan beri karşılaştığı görüntüleri bir ömür boyu taşır. Hatta bu gözündeki ikinci bir mercek gibidir.

Slovenyalı sanatçıların, Irwin Grubu’nun, 91 ikondan oluşan enstalasyonu. Bu, bir istavroz çeşitliliği içinde bir inanç ve etkinleme haritası, gerçekten yaratıcılığın önemli bir durağıydı.

Üst katta hoşuma giden yer, küratörlerin karışmadığı Misafirperverlik Alanı oldu. Orada 100. sayıya ulaşan Roll dergisi ile Express dergilerine de yerler ayrılmış. Oranın çalışanları istedikleri etkinlikleri burada gerçekleştirebiliyorlar.

Halil Altındere’nin küratörlüğünde bir araya gelmiş yaratılar da farklılıklarıyla benim dikkatimi çekti.

Şişhane’deki Deniz Palas’ta Halil Rabah’ın ‘Filistin Doğal Tarih ve İnsanlık Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin.

Atatürk’ün gizli aşkı kimdi? Safiye Behar’ın, bu yoktan var edilmiş kişiliğin çalkantılı yaşamını, eşyasını, mektuplarını ilgiyle okuyabilirsiniz.

* * *

ROSA MARTINEZ’in küratörlüğünü yaptığı İstanbul Modern’deki ‘Çekim Merkezi’ sergisi adını ‘80’li yıllarda meşhur olan Franco Battiato’nun bestelediği bir şarkıdan, ‘Centro di gravita permanente’den alıyor.

Bu sergide Halûk Akakçe’nin, Kemal Önsoy’un, Gülsün Karamustafa’nın eserlerine mutlaka bakın.

* * *

İKİ günlük tatilde, Bienal’i, Çekim Merkezi sergisini gezin.
Yazarın Tüm Yazıları