Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü

Güncelleme Tarihi:

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2017 21:07

Profilo’nun kurucusu Jak Kamhi’nin oğlu işadamı Cefi Kamhi 18 yıllık suskunluğunu bozdu. “Yıllar içerisinde bana ve aileme yapılan haksızlıklarla ilgili hukuki mücadelemiz sürüyor. İşlerimiz de iyi” diye konuşan Kamhi, “ Yalıkavak Marina hayalimdi. O dönemin ekonomik koşulları ve insan bazen hayatta yanlış kararlar alıyor o kararlardan dolayı marinayı elden çıkarmak zorunda kaldım” açıklamasını yaptı.

Haberin Devamı

CEFİ Kamhi Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinin ikinci kuşak temsilcisiydi. Babası Jak Kamhi’nin kurduğu Profilo, Türkiye’de birçok ilki yapmış bir

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü

sanayi deviydi. Türkiye’de TV, çamaşır makinesi üretiminde öncülük etmiş Profilo’da üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra kendi yatırımlarını yapan, 1995 yılında da Tansu Çiller’in başkanlığını yaptığı DYP’den milletvekili olan Cefi Kamhi 1999 yılından bu yana hiç röportaj vermedi.

Profilo’nun 1995 yılında Alman BSH ile ortaklığından sonra Cefi Kamhi kendi yatırımlarını gerçekleştirme yoluna girdi ve Bodrum Yalıkavak’ta Marina’yı hayata geçirdi. Ancak Profilo’nun BSH ortaklığında sorunlar yaşandı, Cefi Kamhi de Bodrum Yalıkavak Marina’yı hayal ettiği gibi yönetemedi ve Mübariz Mansimov’a sattı. Kamhi ailesi 500 yıldır Anadolu topraklarında yaşayan köklü bir aile.

Haberin Devamı

Profilo’nun kurucusu Jak Kamhi bir Musevi işadamının gözüyle Türkiye’nin yaşadığı siyasi ve ekonomik süreçleri anlattığı “Gördüklerim, Yaşadıklarım” adlı kitabında da ailenin özellikle uluslararası boyutta kurduğu ilişkileri anlatıyor. Cefi Kamhi de babasının kurduğu ilişkileri devam ettirmiş bir işadamı. Halen Avrupa Yahudi Parlamentosu’nda da görev yapan Cefi Kamhi 18 yıllık suskunluğunu Hürriyet’e bozdu. Kamhi, “Yıllar içerisinde bana ve aileme yapılan haksızlıklarla ilgili hukuki mücadelemiz sürüyor. İşlerimiz de iyi. Yakında IpTV, enerji ve tarım konularında yabancı ortaklarımızla yatırımlarımıza hız vereceğiz. Çeşitli fonların Türkiye’deki yatırımcılara destek vermesinin sağlanması için çalışıyorum. Amaç ülkemize ve ülkemiz insanına katkıda bulunmak” dedi.

* İş yaşamınızda hangi yenilikleri yapar bir konumdaydınız, sonra ne oldu da ters gitmeye başladı işler?
- Ben hep yenileri yapmak istedim. Babamın vermiş olduğu işaret güdüleme öyleydi. Star TV başlamıştı, izlenmesi için ilk uyduyu ürettim. Araç telefonları başladığında pazarın büyük kısmını yönlendirdim. Cep telefonu ihalesine Motorola ve NETAŞ ile girdim. Onlar ihaleden netice alamayınca cihaz pazarlamasına girdim. Siyasete girene kadar da pazar lideriydik. Zaten sonrasında Motorola’nın dünyadaki hali belli.

Haberin Devamı

* Profilo’nun Alman BSH ile ortaklığı hata mıydı?
- Hala davalar var o yüzden konuşamam. Benim de Profilo’da bir görevim yok. Dava süreci 8 yıldır devam ediyor.
* Yalıkavak Marina’yı siz kurdunuz. Sonra orayı da elden çıkarmak zorunda kaldınız.
- Yalıkavak hayalimdi. O dönemin ekonomik koşulları ve insan bazen hayatta yanlış kararlar alıyor o kararlardan dolayı Yalıkavak Marina’yı elden çıkarmak zorunda kaldım. Bu süreç içinde güzel günler gibi kötü günler de yaşadım. Alınan yanlış kararlar ekonomik sıkıntıları getirdi.
* Profilo’nun parlak günlerinde kaç çalışanı vardı?
- Profilo’da 6 bin kişiye yakın çalışan vardı. Ama etki alanında 50 bin kişiye ulaşıyordur. Beyaz eşyayı Almanlara’a satana kadar her eve giren bir markaydı.

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü


Haberin Devamı

İYİ VE KÖTÜ GÜNLER
* Nerede oldu ilk kırılma, çatlak?
- Kırılma demeyelim. O günün şartları ve konjonktürü değişti. Piyasanın koşulları değişti. Hayatımda o günlere kadar yaşamadığım şahsi husumetleri yaşadım. Analizini kendi iç vicdanımda yapıyorum ama geçmişte olan doğru veya yanlış adımları şu sebepten diye söylemek yanlış. Her devrin iyi ve kötü günleri vardır. Proje yanlış değildi. Yapılış şekli yanlış değildi. Ancak yolda giderken yol kazaları oldu.

* Babanız kitabında nasıl büyük bir mücadeleyle Profilo’nun kurulduğunu anlatıyor. Babanız hala işlerin başında değil mi?
- Evet. Babam şirketin başında. 92 yaşında ve neredeyse her gün şirkete geliyor. Babama müteşekkirim. Kendisi uluslararası çalışmalarımda benim birikime sahip olmamı sağladı. Ben de bunu değerlendirdim. Mümkün olduğu kadar ülkeme bir şeyler yapmaya uğraştım.

Haberin Devamı

* Siz kendi kimliğinizle ilgili bir sorun yaşadınız mı?
- Ben gayrimüslim biriyim. Çok bilinmez ama eşim ise Nakşibendi. En büyük Nakşibendi Şeyhleri’nden Şeyh Sinan Erdebili’nin torunu. Dinler ve inançlara özelimde yer var. Dinler insana doğru yolu göstermek için vardır. Ama bunun yansımaları ve kullanılma şekilleri farklı oluyor.

* Siz hiç Türkiye’yi terk etmeyi düşündünüz mü?
- Kesinlikle hayır... Niye gideyim?

* Başka bir gelecek planı yapan, özellikle de azınlıklardan gidenler oldu son dönemde.
- Ekonomik sebeplerdendir. Ben Türkiye’den başka vatan tanımadım. Burada büyüdüm, yaşadım. Algı sorunu çok büyük Türkiye’de. Biliyorsunuz bir araştırma vardı, “Komşu olarak kimi istemezsiniz?” diye sorulmuş, “Kürt istemem”, “Yahudi istemem” denmiş. “Peki hayatında hiç Yahudi tanıdın mı?” Buna da “hayır”. Halbuki benim sülalem 500 yıldır bu topraklarda. Eşim benimle evlendikten sonra Yahudiliği öğrendi. Biz birbirimizi koşulsuz sevdik. 42 yıldır evliyiz. Etkenlerin sizi yormasına ve yanlış yönlendirmesine izin vermeyeceksiniz. Bu yüzden bunları da anlatmalıyız.

Haberin Devamı

* Sizin çocuklarınız var. Kızlarınız. Onlar neler yapıyor?
- Bir kızım evli, iki torunum var. Büyük kızım iç mimar. Ama tıpla çok ilgili. Sanatla da sosyal sorumluluklarla da uğraşıyor. Küçük kızım şarkılarla gündeme getirildi. Kendisi Londra’da Slade School of Fine Art mezunu, üniversiteyi birincilikle bitirdi. Kendisi video art, film ve fotoğraf üzerine eğitim aldı. Yaptığı sergiler hep yurtdışında. “Baba senin kızın olmadığım yerlerde çalışmak istiyorum” diyor. Hak da vermiyor değilim. Ünlü, bilinen birinin çocuğu olmak görünenin aksine dezavantaj da olabiliyor. Bunu negatiften pozitife geçirmek de o kişinin kendisine kalmış.

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü


En güzel hile  terk-i hiledir

* Bu süreç sizde neyi değiştirdi?
- 1995-1996 yıllarında hatırladığın Cefi Kamhi’den farklı değilim. Yaşlanma, olgunlaşma o kadar farklıyım. Hayatta her zaman şuna inandım. En güzel hile terk-i hiledir. Yani hileyi terketmektir. Bu babamın sevdiği bir sözdür. Hayatım bunun üzerine kurulu. Biz romantik jenerasyonuz. Değerlerimiz çok farklı şekillerde yoğrulmuş, sürüklenmeye gelmiyoruz. “Ben buna karşıyım” diyenler vardır, hiçbir şeye karşı olmamak lazım. İnsanlar değişir. Karşı olmak da insana hiçbir şey getirmiyor. Karşı olmak biraz maç heyecanı gibi. Benim değerlerim hiç değişmedi. 1999’dan beri medyada olmamak benim tercihim oldu. Ama yaşıyorum, ilgilerim var, hayatı yakından takip ediyorum. Gençlerle sohbet konuşmak, hedefleri, sorumluluk anlayışı hoşuma gidiyor.

* Ne yapmak isterdiniz? diye sorsam...
- Yeniden Türkiye Genç İşadamları Derneği’ni (TÜGİAD) kurmak isterdim. Genç iş insanları olarak çalışmak üretmek isterdim. Ben hiç siyasetçi olmadım. O zaman siyasetin yenilenmesi adına umut vardı. Ama birini arkasından iterek öne atmakla da sorunlar çözülmez. Yaşadıklarımın muhasebesini kendi içimde yapıyorum.

* Geçmişe dönsek yine babanızla çalışır mıydınız?
- Yine babamla çalışırdım. Bir öğretmen bir yön gösterici babam. Bu bir lüks, avantaj. Ama geçmişte başladığım için farklı değerlendiriyorum. İnsan birikimi olan kendisini geliştirmek istediği hususlara ağırlık vermeli.

Barış için çalıştık

* Sizin Türkiye’nin uluslararası ilişkileri boyutunda lobi faaliyetleriniz vardı. Clinton ve Obama ile dost olan bir ailesiniz... Siz neler yapabildiniz? Şimdilere Türkiye’nin algı sorunu yaşadığı şu günlerde sizce neler yapılabilir?

- Rahmetli Alpaslan Türkeş’in Ermenistan diyalog çalışmalarında görev aldım. 2010’da Abdullah Gül ile Ermenistan Başkanı arasındaki ön anlaşma için benim gibi birçok kişinin emeği oldu. Yoğun bir şekilde oralara gidildi, toplantılar yapıldı (1994-2001). Hep bölge barışı için çalıştık. Uzun yıllar bir arada yaşayan toplumların barış içinde yaşaması için çalıştık. Avrupa ülkelerindeki Yahudileri temsilen Avrupa Yahudi Parlamentosu’na Türkiye’yi temsilen seçildim. 1.5 yıl önce de parlamentonun başkan yardımcısı seçildim. Bu İsraille karıştırılmamalı. Her ülkede değişik toplumlarda Yahudi kökenli ülke mensupları var. 40 ülkenin temsilcisi var o parlamentoda. Binlerce aday arasından seçim yapılıyor.

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü


* Dünyada ülkeler içe kapanıyor, lider profilleri değişiyor. Eskiden kurulan birçok ilişki bu dönemde rafa kalkmıyor mu?

- Fransa’da Macron 39 yaşında lider oldu. Bir ortak hareketin ürünü olarak geldi. Bugün Merkel’e bakın kaç yıldır orada. Amerika’da değişim var. Sandığa daha değişik bir kesimin yansıması ortaya çıktı. Elitlerin oyu değil. Ekonomik tepkiler insanları yönlendirdi. Dünya değişiyor. İlk Türk-Çin İş Konseyi Başkanlığı yaptığımda DEİK’te aramızdaki ticaret 90 milyon dolardı. 11 yıl yaptım. Ben bıraktığımda 10 milyar dolardı.

Şimdi Cumhurbaşkanı 300 milyar dolardan bahsediyor. Ben eski SSCB’yi hatırlarım, bir baktık bir sürü cumhuriyet çıktı. Bu ülkeler gelişen pazarlar haline geldiler. Bu ülkelerde refah patlaması oldu. Bir sürü ürünler hizmetler açıldı. Ortadoğu’ya baktığımızda yeni yapılmaya başladı. Kuveyt işgali, Irak olayları, Yemen’deki olaylar, Mısır’da yaşananlar, Kuzey-Güney Sudan oluşumu, Afrika’da Mandela olayının ortaya çıkıp farklı ruhun ortaya çıkması, eskiden Tayvan siyasi olarak kabul edilmezken, Çin oraya yatırım yapmaya başladı. Dünyaya baktığınızda çok büyük değişim var. En büyük sorun gençlere ümit verebilmek. Onlara başarılı olacakları zemin oluşturmak. Bu da eğitim kültüre dayanır. Bir de katma değer üretecekleri kollara dayanır.

Kardeşimin ölümü hepimizi çok sarstı

* İyi gün dostları ve kötü gün dostları vardır. “Her zor gün dostları aratır” derler, siz dostlarınızla neler yaşadınız?
- İyi günleri paylaşmak isteyenler çok. Gücün yanında olanlar çok. Kötü günlerde ise kötü günlerin sıkıntısını anlayanlar oluyor. Ve size insan olarak değer verenler var. İyiyken zaten herkes yanınızda, zor günlerde tercih değişiyor. Hayatın sanırım hakikati bu. Sizin değerleriniz yeniden şekilleniyor. Yaşanınca aslında çok zor da değil. Yaşamaktan vazgeçmemeli.
* Kardeşiniz hayatından vazgeçti. Çok büyük acı. Sizce buna tüm yaşananlar mı neden oldu?
- Kardeşimin vefatı yaşanmaması gereken ve hepimizi derinden sarsan bir ölüm oldu. Anlık bir şey sanırım. Hepimizi çok sarstı, Allah kimseye yaşatmasın. Tüm sevenleri için çok zor.

Türkiye-Yeni Zelanda İş Konseyi Başkanı

* Siz hala STK’larda aktifsiniz değil mi?
- Evet. TÜGİAD Onursal Başkanıyım. DEİK’te Türkiye-Yeni Zelanda İş Konseyi Başkanıyım. Yeni Zelanda en büyük hayvan üreticisi. Nedense bir türlü et ithalatı yapılamıyor. Oysa helal kesim yapıyorlar, İslam alemine Araplara satıyorlar. Ben hala ülkemi izliyorum, belli konulara hassasiyet duyan, ülkemdeki gençlerin geleceği için ümidini kaybetmeyen ama daha ciddi bir şeyler yapılması gerektiğini düşünen biriyim.

Geçmişi bilmeli ama geleceğe bakmalı

* 15 Temmuz darbe kalkışması olduktan sonra çok konuştuk. Bu yapılanmanın temelleri 90’lı yıllarda atıldı, hatta o dönemde yapılan siyasi hatalar bunlara olanak tanıdı diye. Siz ne düşünüyorsunuz?
- Her devirde oluşan yeni akımları şu ya da bu sebepten dolayı göremeyen gözler, duymayan kulaklar olanak yaratıyor. Türkiye’nin hakikati buymuş. Geçmiş tabi çok önemli, bilmek gerekiyor. Gençlere 1980 ihtilali, Demiral, Ecevit dediğimde gençler çok yüzeysel şeyler biliyor. Ama şimdi geleceğe bakmalı. Gelecekte demoktarik, hukuk devletine dayanan, sosyal önceliklere dayanan bir yapıya haiz olmak için ülkemizde ne olması gerekiyor buna bakalım. Herkesin ortak paydaları var, bunu temsil edecek birilerini arıyor. Türkiye ilk idmanı Özal le yaptı. Çok müstesna bir kişiydi. Belki ben de babam gibi 90’lı yaşlarda bunları yazarım.

* FETÖ yapılanmasıyla ilgili süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Her görüş ve akım kendine yer bulmaya bakar. Ben bu konuyu yalnızca izlediğim, kendime göre özel olarak değerlendirmemde kalan bir konu. Neyin ne olduğunu tam bilemiyoruz.

AB girmeye aday olduğumuz AB değil

* Siz AB sürecini savunan isimlerdensiniz. Şimdi gelinen noktada ne düşünüyorsunuz? Artık Türkiye için AB çok zor mu?
- Türkiye AB ilişkleirne bakınca, AB de başladığı noktada değil. Girersek gireceğimiz AB ilk aday olduğumuz AB değil. AB’deki beklentilerimizi kendi imkanlarımızı güçlendirerek başlık haline getirdik. Türkiye’nin iyi olduğu konular, temsil ettiği sektörler AB için değil dünya için önemli. Türkiye bunları iyi paketlemeli. Kendimiz AB’nin getireceği avantajları yaratabiliriz. Kendi gücümüzü daha fazla ortaya çıkarmamız lazım. Olay serbest dolaşım filan değil.
* Kıbrıs sorunuyla çok ilgilendiniz bir dönem. Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Sayın Denktaş’la çok yakındım. KKTC’nin ilk sahil botunu biz yapıp Kıbrıs’a hediye etmiştik. KKTC’nin ilk sahil botunu ürettik. Ben oranın da vatandaşıyım. Çok değişik nedenlerle vatandaşlık şerefi bahşedildi bana. Ben hala çok üzülüyorum Kıbrıs sürecine. Ne yazık ki çok farklı noktaya gitti. Bunları görüşme görevi tek başına Cumhurbaşkanına verilmeliydi. Cenevre’de yanlış yapıldı bence. Ben bunu bir KKTC vatandaşı olarak söylüyorum.

IPTV işine girdik

* Profilo AVM var, merkeziniz var... Ne yapıyorsunuz şirkette?
- Profilo başında babam var. AVM’ler var, gayrimenkullerimiz var.
* Siz nelerle uğraşıyorsunuz?
- Muhtelif projelerle uğraşıyorum. Bazı projelere danışmanlık veriyorum. IPtv ce Ott (over the top)üzerine çalışıyoruz. Zamanında başlamış olduğum bazı projeler var. Uluslararası firmalara Türkiye’deki projelerinde katkıda bulunmaya çalışıyorum. IPTv ile yurtdışında faaliyet göstereceğiz. Türkiye’deki yönetmelikler müsait olursa yayına başlayacağız internet üzerinden. Tv izleyicisi kendi kanalını oluşturuyor, kendi değerlerine göre seyredeceği yayınları kendi seçiyor. Blutv, puhutv başladı. Digitürk hakiki müşteri profilini kaybetmeye başladı.

Cefi Kamhi kimdir?

İstanbul doğumlu olan Cefi Kamhi Türkiye’nin önde gelen sanayicilerinden Jak Kamhi’nin oğlu. 1952 doğumlu Kamhi, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. İngiltere Henley Administrative Staff Collage’de master yapan Kamhi, TÜGİAD (Türkiye Genç İşadamları Derneği) kurucusu ve Onursal Başkanı oldu. DEİK Türk-Amerikan İş Konseyi Başkanlığı, Türk-Çin İş Konseyi Başkanlığı, Türk-Hindistan İş Konseyi Başlanlıkları yaptı. 1995-1999 yıllarında İstanbul milletvekilliği yapan Kamhi, Yasemin Kamhi ile evli ve 2 kız babası.

Yanlış kararlar Yalıkavak’ı götürdü


SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

BAKMADAN GEÇME!