Yanıltan sanatçılar

Güncelleme Tarihi:

Yanıltan sanatçılar
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2016 00:19

GAZETECİ, her söylenene hemen inanmaz. Şüphe duyar; soru sorarak yanıt arar, gerekirse araştırır öyle yazar söylenenleri. Çünkü haberin kaynağı kim olursa olsun söylenen söz sahibi kadar gazeteciyi de bağlar.

Haberin Devamı


Bütün alanlarda olduğu gibi magazin haberlerinin özneleri de medyayı yanıltabiliyor. Sanatçılar, aktörler ya da yakınlarının bilerek, planlayarak, yanıltıcı açıklama yaptıklarına tanık oluyoruz. Geçen hafta bu tür kötüye kullanımın iki örneği yaşandı magazin basınında.

 

Kibariye’nin hamileliği: Kibariye, İzmir’deki konseri sırasında “3 aylık hamile olduğunu” söyleyince izleyicilerin hemen inanıp alkışlaması doğaldı. Doğan Haber Ajansı da sorgulamaya girmeden “Kibariye ikinci kez anne oluyor” diye geçti sanatçının sözlerini. Hürriyet ve Kelebek’te 31 Ağustos’ta yayınlandı bu haber. Tabii birçok gazete ve yüzlerce internet sitesinde de...

 

Aldı memleketi bir tartışma. “56 yaşındaki kadın nasıl hamile kalır” diye magazincilerden doktorlara kadar birçok insan fikir yürütme yarışına girdi. Dört gün boyunca süren tartışmaları bitiren yine Kibariye oldu. Sanatçı, 3 Eylül’de Kenan Doğulu ile birlikte çıktıkları Küçükçiftlik Park’taki Yeni Bi’ Fest konseri öncesinde “Beni sevenlerin sözlerinden çok etkilendim, hamileyim dedim. Ama öyle bir şey yok. 3 senedir menopozdayım” itirafında bulundu. Gazetecileri ve hayranlarını kandırmıştı.

 

Haberin Devamı

Aslında Hürriyet magazin servisi ilk andan itibaren kuşku duymuş. Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin, “Haber geldiği andan itibaren Kibariye ve eşine ulaşmaya çalıştık. Ama bilgi vermedikleri gibi, Kenan Doğulu konseri öncesinde açıklama yapacağını söyleyip bizi oyaladılar. Konsere kadar beklemek zorunda kaldık” dedi. Bu bilgiler gösteriyor ki, Kibariye’nin “hamileliği” bir “etkilenme” değil, açıkça bir kandırmaca, bir PR projesi.

 

Volkan Konak’ın düzeltmesi: Sanatçı Volkan Konak’ın ABD’ye yerleşmesi de ikinci örnek. 7 Eylül’de yayınlanan habere göre, menajeri (adı yazılmamıştı), “Konak’ın, çocuklarının eğitimi için Amerika’ya yerleşeceğini” söylemişti. Hatta yazılı bir bülten de göndermişti menajer. Konak, bu haberden dört gün sonra çıktığı konserde Amerika’ya yerleşeceği haberini yalanladı. Sadece kızının, eğitimi için ABD’ye gideceğini söyledi. Fakat Hürriyet’te, 11 Eylül’de “... Amerika’ya yerleşeceğini açıklayan Volkan Konak kararından vazgeçti” haberi çıktı. Konak’ın menajerinin neden öyle bir açıklama yaptığına değinmemesi dikkat çekiciydi.

 

Haberin Devamı

Kibariye örneğinde olduğu gibi Volkan Konak’ın ABD’ye yerleşmesi konusu da sanatçının gündeme gelmesini sağladı. Günlerce medyada bu konu işlenip durdu.

 

“Konak’ın vazgeçtiği” haberinde menajerinin bülten gönderdiği ve ilk açıklamayı onun yaptığı bilgisi de olmalıydı. Şimdi de gazetecilere düşen, Konak’ı izlemek. Gerçekten Amerika’ya yerleşiyor mu, aralıklarla kızının yanına mı gidiyor, izleyip yazmak lazım.

 

Kibariye ve Volkan Konak örnekleri, sanatçıların ya da en yakınındaki kişilerin bile söylediklerini kuşkuyla karşılamak gerektiğini kanıtlıyor. Açıklama yapanın adını yazmak, sorular sormak, mümkün olmazsa da soru işaretlerini, varsa ek bilgileri habere koymak zorunlu. Aksi halde gazetecilik yapmak yerine sadece söyleneni aktarmış oluruz. Halbuki sorgulamalıyız, her zaman, her söyleneni...

 

Haberin Devamı

ÖLÜLERİ SAYMAK

 

GÜNEYDOĞU’da PKK’ya karşı yürütülen operasyonlarda ve Suriye’deki “Fırat Kalkanı” harekâtında öldürülen IŞİD’lilerin sayıları konusunda sürekli karmaşa yaşanıyor.

 

Bir yanda şehit haberleri, bir yanda öldürülen teröristlerin sayıları. Garip şekilde medya, “etkisiz hale getirilen teröristler”in sayısını yükseltme yarışı içinde. Bu yarışın en bariz yaşandığı günlerden biri, 6 Eylül’dü. Sabah, Yeni Şafak, Habertürk, Çukurca’da öldürülen PKK’lı sayısını 157 olarak veriyordu.

 

Posta, Sözcü, Milliyet, Akşam, Star, Cumhuriyet ve Türkiye, Gara’daki operasyonun sonucunu da ekleyerek sayıyı 187’ye yükseltiyorlardı. Bu haberlerin tümü Genelkurmay açıklamasına dayanıyordu.

 

Haberin Devamı

Sadece Hürriyet’te “1 ayda 200 terörist etkisiz hale getirildi” haberi yer alıyordu. Genelkurmay’ın son açıklaması yerine, Tuğgeneral Metin Tokel’in, Başbakan Binali Yıldırım’a verdiği brifingde söyledikleri haber yapılmıştı. Sonuçta, o gün en yüksek sayıyı veren gazete Hürriyet’ti.

 

Halbuki bu operasyonlarda öldürülen PKK’lı sayısını tespit etmenin kolay olmadığını biliyoruz. Daha önceki Genelkurmay açıklamalarında PKK’nın ölü ve yaralılarını taşıdığı ya da gömdüğü belirtiliyordu. Coğrafi koşullar da ayrı bir sorun.

 

Nitekim Çukurca’da öldürülenlerin sayısı, TSK kaynaklarına dayanarak, 14 Eylül’de bile 195 olarak veriliyordu. Ayrıca Genelkurmay, Gara’ya 29 Ağustos’ta düzenlenen hava harekâtında öldürülen PKK’lıların sayısını 11 Eylül’de yaptığı açıklamada “29” olarak duyurdu. Halbuki 6 Eylül’deki haberlerde Genelkurmay’ın, Gara’ya düzenlenen harekâtta “30” PKK’lının öldürüldüğünü açıkladığı yazılmıştı. Sayılarda bir tutarsızlık var.

 

Haberin Devamı

Hatırlarsınız, Genelkurmay, Suriye tarafından atılan roketlere “misliyle karşılık” verildiğini açıklıyor; bazen de bu atışlarda öldürülen IŞİD’lilerin sayılarını duyuruyordu. Oysa Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı, 16 Ağustos’ta Star gazetesine verdiği demeçte, “Misliyle vurduk denilerek kamuoyu yanıltıldı” dedi. Bir emniyet müdürünün bile kuşku duyduğu açıklamaları, gazeteci kesin doğru kabul edebilir mi? Etmemeli.

 

Kaldı ki, operasyonların başarısını ölü sayısı üzerinden anlatmaya çalışmak insani değil. Sonuç alınmasına ve barış gazeteciliğine katkısı da olamaz.

 

OKURDAN KISA KISA

 

İHSAN Aktaş: CNN Türk yayınında sehven kullandığım (Cumhuriyet elitleri) kelime karşılığında İsmail Saymaz’ın itirazı, benim birkaç cümlem gazeteye video olarak konmuş. Yayının tamamını video olarak yayınlayabilirsiniz ama benim kısık itirazımı, Saymaz’ın nutkunu yayınlamışsınız. Bu yaklaşım, yıpratıcı ve kötü niyetli. (3 Eylül)

 

Mehmet Çağlayan: Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ara başlıktaki gibi “Çıkış 100 dolar olsun” dedi mi, dediyse niçin haberde yok? (6 Eylül)
NOT: Haber kısaltılırken o cümle atılmış ama yanlışlıkla ara başlıkta kalmış.

 

Metin Berber: İlk sayfada “14 bin öğretmen kararına tepki” haberinin altında devamının “24. sayfada” olduğu yazılmış. Ama orada devamı yok. (6 Eylül)
NOT: Haberin devamı 22. sayfadaydı. Sayfa numarası yanlış yazılmış.

 

Özdemir Soysal: Hürriyet’e yakışmayan basım hatası gördüm. 11. sayfada Nurettin Canikli’nin fotoğrafının üzerine Berat Albayrak yazmışsınız. (8 Eylül)

 

Asım Narlı: Dünya sayfasındaki “Rusya’da dev yolsuzluk” haberinin ilk cümlesini anlamadım. Üçüncü sayfadaki “Eşiyle tartışan kadın” haberi de karmakarışık. Hiç anlaşılmıyor. İsterseniz siz de bir daha okuyun. (13 Eylül)

 

Mete Ataman/Ergun Mengi: “Şenol Güneş’ten flaş karar! Caner Erkin”. İnternetteki bu başlığa tıklayınca “Güneş’in muhtemel kadrosu” diyor. 12 fotoğrafı da tıklıyorsunuz, içlerinden biri Caner’in fotoğrafı. Gazeteme yakışmıyor. (12 Eylül)

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!