Yandan yandan geliyorlar

SABAH gazete okuma seansı. Sıra Star’a geliyor. İfadeyi pek sevmesem de popülerleşen, dile ve algılara yerleşen ifadeyle “yandaş medya” çizgisinde kabul gören bir gazete Star.

Ancak dünkü nüshada hükümete 4 ayrı konu başlığında 2 eleştiri, 2 de uyarı dikkatimi çekti.
Hümeyra’nın “Avrupa Yakası”ndaki meşhur repliğini ödünç alıp “Yandan yandan geliyorlar” dedim kendi kendime.
* * *
KADIN VEKİLLER ALIŞVERİŞTE: Elif Çakır’ın bazı kadın milletvekillerine yönelik eleştirisi -bana sorarsanız- gazetedeki en sert olanıydı. Aslında “bazı” demek yetersiz, 3 kadın vekili ayrı tutup diğerlerine yüklenmiş Çakır.
Eleştiri Halide İncekara’nın dizi senaristlerine yönelik yaptığı çıkıştan yola çıkıyor. Çakır, İncekara’nın yanında yer alıyor ki; bu konuda ben de yanlarında saf tutarım.
Daha sonra Mehmet Barlas’ın “Vekiller daha ciddi işlerle uğraşsınlar” yazısına dayanarak hedefini değiştiriyor:
“Keşke bütün milletvekilleri milletin istediği işlerle uğraşsa.
Evet, milletvekillerinin, hele kadın milletvekillerinin atıllığı konusunda hemfikiriz.
Kadın kotası diye diye milletvekili yapılanların, o gezi senin bu gezi benim yaptıkları alışverişlerde aldıkları çantaları elbiseleri birbirlerine göstermekten başka bir iş yapmadıklarını da biliyoruz.
Keşke Halide İncekara gibi, Selma Aliye Kavaf gibi, Gülşen Orhan gibi toplumun önüne çıkıp onların seslerini dinleseler...”
TBMM’de 30 AKP’li, 8 CHP’li, 7 BDP’li, 2 MHP’li, 1 DSP’li kadın vekil var.
Çakır’ın 3’ünü ayırıp diğerlerini (niyet okumak istemem ama eleştirinin çoğu AKP’lilere gibi geldi bana) “elbise-çanta-ayakkabı cakası satmaktan öte iş yapmamakla” suçlaması sert kaçmış.
Erkek vekiller ne yapıyor “dışarı” seferlerde acaba? Sırf elektronik mağazalarına koşup dönüşte birbirlerine “Baaak, baaak!” çekiyorlarsa yine iyidir.
Zaten TBMM’de % 8 gibi çok ama çok düşük oranda temsil edilen kadınların sayısının artması dileğiyle aradan çekiliyorum. Artık Marc Jacobs’lar, Jimmy Choo’lar, Christian Louboutin’ler uçuşsun; söz kadınların.
* * *
ERGUN SAHİLE KOŞUYOR: Star’daki bir diğer eleştiri Ergun Babahan’dan “Kendimi sahillere vururum ha!” şeklinde geldi. AKP’nin açık mikrofon kurbanı (!) Haluk Özdalga’nın CHP’lilere yönelik “Bunlar ramazanda oruç bile tutmuyorlar, türban sorununu nasıl çözecekler” cümlesine takılmış.
“Bu mantıkla hareket edersek... Ben hiç oruç tutmam o zaman türbanla ben de ilgilenmeyeyim. İçişleri Bakanı Beşir Atalay Kürt değil ‘Kürt Sorunu’nu ondan alalım. Faruk Çelik Alevi değil, ‘Alevi Açılımı’yla ne işi var o zaman?..” diye saydıktan sonra “Bu bildiğiniz ayrımcılıktır. Böyle bir siyasetçinin Meclis’te olması, bu ülkeye ciddi anlamda zulümdür. Bu sözlerin hiçbir şey olmamış gibi geçiştirilmesi ise tek kelimeyle ayıptır” diyor ve darbeyi indiriyor!
“Özdalga biraz daha konuşursa, korkarım kendimi sahillere vuracağım...”
* * *
ANKARALI AKP SUÇLAMASI: Gazetenin başyazarı Mehmet Altan, Hürriyet’te Şükrü Kızılot’un köşesinde net bir şekilde gösterdiği “AKP döneminde lojman ve makam aracı sayısındaki artış”a takılmış.
Mehmet Altan her makul vatandaş gibi “Japonya’da 10 bin, Fransa’da 9 bin makam aracı varken niye Türkiye’de 83 bin küsur araç var?” diye soruyor.
Mehmet Altan her makul vatandaş gibi “Nasıl oluyor da oluyor?” tonundan soruyor: “Niye 2010 yılı Haziran ayı itibariyle, lojman sayısı 2009 yılının aynı dönemine göre 6 bin 392 adet arttı?”
Oysa AKP iktidara geldiğinde ilk iş, afra ve tafrayla milletvekili lojmanlarından feragat ettiğini duyurmamış mıydı?
Eğer Altan “Köprülerin altından çok sular aktı” dedikten sonra “Birçok insan gibi ben de bunun farkındayım ve çok da şikâyetçiyim... Ama ne var ki siyasal körleşme başlayınca siyasal iktidar da tökezlemeye başlıyor. Sonuç da kimse için iyi olmuyor...” noktasına geldiyse...
* * *
HERTARAF OLAN BERTARAF OLUR: Mahir Kaynak da malum Füze Kalkanı işine takılmış. Kaynak, “yeni dünya dengesi”nde 3 nirengi noktasının belirdiğini (Rusya, Çin, ABD), Türkiye’nin “herkesle dost, herkesle arkadaş” tavrını sürdürürken “çok dikkatli olması” gerektiğini söylerken aba altından “hertaraf olan bertaraf olabilir” diyor. Masum bir uyarı!
* * *
“Yandan yandan” hafif mahcup, “yandaşlık” suçlamasına karşılık ileride “Ama ben yeri geldiğinde hükümeti çatır çatır eleştiriyorum” demek için kullanılabilecek bu yazıların aynı güne denk gelmesinden öte ilginç bir yanları yok aslında.
Biliyorum tabii ama yine de tesadüfün iğne deliğinden geçip aynı gün gelmişler.
Yandan yandan gelmişler; ne diyeyim, hoş gelmişler.
Yazarın Tüm Yazıları