Yalnızlığı seçen adam

Güncelleme Tarihi:

Yalnızlığı seçen adam
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2006 00:00

"Babam ve Oğlum"un Salim’i Yetkin Dikinciler, uluslararası arenada yol alıyor. Yunanistan’daki Tiyatro Attis’de oynayan, Amerikan ve Yunan yapımı filmlerde rol alan oyuncu, Hello dergisine verdiği röportajda kazandığı başarılara rağmen yalnızlıktan memnun olduğunu açıkladı.

- "Babam ve Oğlum", tanıtımı çok yapılmadan büyük başarı sağladı. Böyle bir filmde oynamak nasıl bir duygu?

Tanıtımı yapılmadan halkın beğenmesi çok sevinilecek bir şey. Giden beğendi, tanıdıklarına tavsiye etti. Hayatım boyunca başarının pek ölçütü olmadığını düşünmüşümdür. Önce kaliteyi hedeflersiniz, ona ulaşırsanız bu sizin için bir tatmin unsurudur. Başarıyı hedefliyorsam kaliteyi hedeflemeliyim. Çünkü ülkemiz kalitenin tartışılmadığı, içi boş başarılarla dolu bir ülke. Çağan Irmak bu teklifi yaptığında bir kalite teklifi yapmış diye düşünüyorsunuz. Bu kalitenin içinde yer almak mutluluk ve keyif verici. Ama bu kaliteyi halkın sahiplenmesi de Türkiye adına bir başarı.

- Filmin büyüsü neydi sizce?

Çağan’ın senaryosu ve yönetimi ekip ruhuyla buluştuğunda sihir karşımıza çıkıyor. Büyü gökyüzünde ya da yerin yedi kat dibinde değil. İnsanların bir arada ekip ruhunu içtenlik ve alçakgönüllülükle paylaşmasında, usta oyuncuların yaş ve deneyim gözetmeksizin genç oyunculara el vermesinde.

- Salim, bugüne kadar oynadığınız karakterlerden çok farklı. Karakteri oluştururken zorluk çektiniz mi?

Her insan kendi hayatında, çevresinde yaşayan birçok insanın duygularının ipuçlarını taşır. Oyuncu olarak da bunları bir yere yerleştirmeye çalışır. Gözlemleyip gözlemlemediğimin farkında değilim ama çok uzak değilmişim Salim gibilere. Çok içimden biri gibi hissettim onu. Dışardan kendime bir Salim giydirmedim, içimdeki Salim’i aradım.

- Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

İlk bakışta soğuk yüzlü... Hatta bazen ilk sohbetlerde burnu kalkmış, ukala da gelebiliyorum insanlara. Ama bu ikinci ya da üçüncüde değişiyor. Aslında onun bendeki bir çekingenlik hali olduğunu anlıyorlar. İnsanlarla hemen sıcak bir ilişki kuramıyorum, öyle bir becerim yok. Ya da hayata değen sinir uçlarım herkesin gündelik yaşamdaki ritmine uymuyor zaman zaman. Bu biraz yabancı gelebiliyor. Hayattan uzak değilim, sürüp giden karmaşanın da çok içinde değilim. Kendime ait bir dünyam var. Yalnızlığımı seviyorum.

- Ya hobileriniz...

Hayat devam ettiği ve ben sağlıklı olduğum sürece her şeyden keyif alabiliyorum. Hayatın kendisi, hayatın sürprizleri benim hobilerim. Hoşuma gidiyor hayatın beni şaşırtması.

Aşk, hayatımda hep varolmalı

En uzun aşkım tiyatro. İşimi aşk olarak görüyorum. Ama sağlıklı bir insan olarak bireysel anlamda da aşka ihtiyacım var. Aşk, benim karşı cinse duyduğum, doğanın benden istediği, tabiatın eşsiz döngüsünün tende özetlendiği bir varlık alanı. Tabiat bize bir insanla birlikte olmak, üretken olmak, yeni nesiller yaratmak konusunda aşk diye bir büyü vermiş. Ben de bu büyüyü bozmak istemiyorum. Aşk hayatımda her daim varolsun istiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!