Yalçın Bayer: ‘Zamcılar’ okusun

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

- KADIKÖY'den Oğuz Çakmak: İçerenköy'de bir daire kiraladım. Ev sahibi, kontrat imzalarken tahliye taahhüdü aldı. Değişik emlakçılara sorduğumda da bu uygulamayı doğruladılar. Acaba vekillerimiz kira yasasına bir ilave yaparak 'tahliye taahhütleri noterden yapılmadıkça geçerli olmaz' şeklinde bir hüküm koyduramazlar mı?

- TUNCER Duru: Telekom, telefon ücretlerine muazzam bir zam yaptı. Elbette serbest piyasa ekonomisinde isteyen firmanın istediği kadar zam yapması normaldir. Ancak firma eğer bir tekel ise bu zam kanunsuzluktur, hırsızlıktır. Yıllarca konusunda yatırım yapmayarak bizlere çektirdikleri çile ortadayken Telekom'un bu zammı adaletsiz değil midir?

- MÜRVET Özkalgay (Ankara): 1999 yılında TÜFE %70 olduğuna göre ev sahipleri 2000 yılında en az %45 oranında mağdur ediliyor. Hükümet icraatları, toplumun tüm kesimlerine karşı adil olması halinde kabul görür. 2000 yılında kiralar ve ücretler %25 ile sınırlandırırken et, süt, şeker, yağ ve ekmek gibi toplumun temel besin maddelerine acaba %25'lik bir sınırlama neden düşünülmüyor? Ankara'da şu anda en kısa şehiriçi ulaşımı 300 bin lira; 1999 Nisanı'nda ise 100 bin lira idi. Artış bir yılda %300!.. Şehirlerarası otobüs ücretleri son iki ay içerisinde %60 zamlandı. Fiyat artışları bu durumdayken sadece kira ve ücret artışlarını 2000 yılında %25'le sınırlandırmak için kanun çıkarılması ne derece adaletli oluyor?

- TARIK Berkmen (Suadiye): Köşenizde bugün (dün) yer alan ‘‘%72'lik elektrik zammı ne oluyor?’’ başlıklı yazımdan sonra TEDAŞ ve TEAŞ'ın aylık %5 zammının %2.1'e indirilmesinde önerimizin katkısı varsa TEDAŞ ve TEAŞ'a teşekkür eder, bunun diğer sektörlere de örnek olmasını dilerim.

- ATİLLA İspanlar (İstanbul): Enflasyonun düşmesi için holdingler, bankalar, işverenler ve hükümetimiz çalışırken bazı vicdansızlar keyfi davranmaya devam ediyorlar. İstanbul'da okul serviscileri %25 zam yaparak yeni yıla merhaba dediler. Bu zam tamamen keyfi olup, serviscilerin haklı hiçbir dayanağı yoktur. Valilik ve MEM bu zammı durdurmalıdır.

KİRA TAZMİNATI NE OLDU?

- AHMET Kurtalan (Ankara): 1991'deki Bakanlar Kurulu kararıyla, aylıklıların hesaplarında esas alınan ek göstergelere göre 600, 400 ve 200 bin lira arasında kira tazminatı veriliyordu. Ancak o günden beri bir artış yapılmadığından tazminatlar bugün bir dolmuş seviyesine indi. 9.3.1995'te yayınlanan bir KHK ile lojman tazminat miktarlarının, Maliye'nin önerisiyle Bakanlar Kurulu'nca belirlenmesi kararına rağmen, bu yetki hiç kullanılmadı. Eğer kullanmış olsaydı en yüksek lojman tazminatı bugün 60 milyon olacaktı. Bu nedenle 2000 yılı yan ödeme ve tazminatlarına ilişkin kararnamenin hazırlandığı şu günlerde tazminat miktarının günün şartları içinde olmasa bile sözü edilen KHK'nın verdiği yetki dahilinde artırılması gündeme alınamaz mı?

Vah CHP'ye

CHP Genel Başkanı Altan Öymen din konusunda atağa kalkmış. CHP'nin 'dinsiz!' olduğu imajını silmek için iftar sofraları kurmuş. Anlayacağınız kıblenin nerede olduğunu bilmeyen yeni genel başkan CHP'yi kurtarmak için bula bula dini bulmuş. Birçok kişinin kullandığı, ancak RP-FP dışında kimseye yarar sağlamayan din sermayesini, yılların CHP'sine program yapmış! Pes doğrusu hem de ne pes!

Sayın Altan Öymen bu işin sahicisi varken taklitçisine ne gerek var? FP bu işi yıllardır gayet güzel bir şekilde yapıyor. Yapmadığı zaman oy kaybediyor. Başkaları elinden almaya çalıştığı zaman ise daha fazla oy alıyor. Şöyle bir bakın bakalım bu işe DYP mi soyunmadı, ANAP mı? Hangisi bir şey kazandı? Tek başına iktidar diye yola çıkan DYP en sonunda RP'ye yamanmadı mı? ANAP'ın haline ne demeli? Yerlerde sürünüyor... Siz neden baraj altında kaldınız acaba? Dinsiz olduğunuz için mi?

Size yolunuzda başarılar Sayın Öymen! Oldu olacak parti programındaki altı oktan 'laiklik' ilkesini çıkarın ve yerine 'dinciyiz' deyiverin gitsin! Böyle daha tutarlı olursunuz.

Bir tek şey sormak istiyorum: Mustafa Kemal onca şeyi dincilikle mi gerçekleştirdi?

Ercan DOLAPÇI / İSTANBUL

Zarafet ve habaset

ETİLER Nispetiye Caddesi; yoğun trafiğin hepimizi kahrettiği yer. Yaya kaldırımları dar ve çirkin. Çoğu yerde iki kişi yanyana yürüyemiyor. Bu yetmezmiş gibi bir mafya çıktı, kaldırımların üstüne, hem de yolun aksına dikey panolar dikti, yolu iyice daralttı. Günün birinde bir sorumlu bu fuzuli işgali fark etti. Ekip geldi, panoların demir ayaklarını, yerden bir tutam yukarıdan kesti, panoları aldı götürdü. İyi de demir kazıkların uçları yerin üstünde bir tuzak gibi kaldı. Ayağı çarpan tökezliyor, sonra fena halde küfrediyor. Elektrik kablolarının uçları toprağın üstünde bomba fitili gibi duruyor.

Pelit ve Ferrari acentesinin arasındaki refüjün üstünde kapı gibi bir pano vardı. Şimdi onun yeri bomba atılmış gibi duruyor. Kaldırımlar sökülmüş, parkeler kenara atılmış vaziyette. Elektrik kabloları başparmağımdan kalın görünüyor.

İşin tuhafı 5-6 gün önce bir vatandaş geldi, bu çirkinliğin yanına güzel bir çam fidanı dikti. Şimdi zarafet ve habaset yanyana duruyor.

Ve hiçbir sorumlu bu çirkinlikle ilgilenmiyor.

Prof. Dr. Tarık MİNKARİ-

ETİLER

Turizmciler uyuyor mu?

DANİMARKA'da şimdiden bilboardlarda önümüzdeki yaz için bazı ülkelerin boy boy reklamları asıldı. Bizim turizmciler uyuyor mu? Sonra da işler kesat gidince ona buna söyleniyorlar. Benim ülkemin neden reklamı yok? Yoksa millet olarak hazıra mı alıştık? 2000 yılına Mısır piramitlerle muhteşem girdi, artık reklam yapmasalar da olur. Peki biz ne yaptık; İstanbul Boğazı, Kapadokya, Efes hepsi 2000'e yalnız girdi. Biraz aklımızı kullanalım, çalışmazsak, çabalamazsak, inanmazsak böyle geliriz, böyle gideriz.

ÊAli GÜNEL-DANİMARKA

Özür

AYVALIK, Küçükköy Belediye Başkanı M.Nedim Özdemir: ‘‘Gece çevreye yaydığı koku ve dumanıyla Unikom ve Komili'yi, plajı kirleten Akel Sitesi'ni ikaz ettik, sonra ceza yazdık. Ancak mahkemeler iptal etti. Çevre Yasası'na göre hakkımız yokmuş. Yani çevreyi kirletmeye hakları varmış! Küçükköy ve Sarımsaklı halkından özür diliyorum!’’

Türklük tanımı

‘‘Türk milletini meydana getiren; insani, ahlaki, dini, tarihi değerler ile milli dil, milli duygular, milli geleneklerden meydana gelen milli manevi değerler bütünüdür.’’

(Yargıtay 1. Ceza Dairesi 25.6.1999 gün ve 1665-1980 sayılı kararından... Görüldüğü gibi kararda etnik köken sözü geçmemektedir)

Bu üreticiyi çok ararsınız!

TÜRKİYE gibi ülkelerin tarımında yaşanılan sıkıntının en önemli nedeni ileri ülkelerin kendi tarımlarına sağladıkları akıl almaz destek ve sübvansiyonlardır. Onların ne dediğine değil, ne yaptıklarına baktığımız zaman desteklerin Türkiye'de tarımda çalışan nüfus başına 40, AB ülkelerinde 2605 ve ABD'de ise 4570 dolar olduğunu görüyoruz. Bu tablo ortadayken IMF ve Dünya Bankası tarıma desteğin azaltılmasını istemektedirler. Bunun yanında destek gören sadece tarım kesimiymiş ve bu destekler ekonomiyi zora sokuyormuş gibi haksız görüşler ortaya atılmaktadır. Eğer tarım, söylenen boyutlarda destekleniyorsa son 15 yıldır neden çiftçi zenginleşmemiş de fakirleşmiştir? Desteği yük gören anlayışlar nedense bütün sektörlerin desteklendiğini görmezden gelmektedirler. Aslında Hazine'den 'destekleme' adı altında çıkan paralar üreticiye değil aracı kuruluşlarla parayı veren bankacılık sistemi arasında kaybolmaktadır. Dolayısıyla sıkıntı desteklemede değil finansmandadır, mekanizmalardadır. Aslında uygulama tartışılacağına, sorunlar bahane edilerek desteklerin terk edilmesi gündeme getirilmektedir. Yanlıştan dönülmeli, sanayiciye dünya fiyatlarından ham madde temin edecek, devlete finans yükü getirmeyecek, vergi adaleti sağlayacak prim sistemi uygulamasına tüm ürünlerde nasıl geçeceğimizin tartışması yapılmalıdır. Cumali DOĞRU-Adana

Çiftçiler Birliği Başkanı

ADANA'dan Fethi Gürer: Mektup, kart atıyorsunuz, önemli bölümü iade geliyor. Posta İşletmeleri'ne soruyoruz; nerede bizim sevecen postacılarımız? Özelleştirme kafası bizleri nerelere getirdi?

ADAPAZARI'ndaki 37 orman memuru, Ormancılar Yardımlaşma Vakfı'na, 'deprem kredisi isteriz diye mi üye yapılmadıklarını' soruyor.

İSTANBUL'dan Hülya Özgün: Depremde sonra İzmit'teki evimde 650 milyon liralık hasar tespit edildi. Ancak senelerdir prim ödediğim Garanti Sigorta ise 21 milyon hasar bedeli ödedi. Demek ki, deprem sigortası mağdurdan ziyade sigorta şirketlerine yarar getiriyormuş...

Yazarın Tüm Yazıları