Yalçın Bayer: Sağlık Bakanı: 1977-78 kafasını istemiyorum

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Rotasyon kura ile yapılacak

SAĞLIK Bakanı Osman Durmuş, ‘‘personel dağılımı düzensiz, bazı yerlerde açık, bazı yerlerde yığılma var. Açıkları da rotasyonla karşılıyoruz’’ diyor.

Samsun, Terme ADD Başkanı Dr. Bora Mutlu'nun maksatlı şekilde Şırnak'ta rotasyona tabi tutulmak istenmesi üzerine dün köşemizde yer alan ‘‘Doktorumuza kıydılar’’ yazısı üzerine şöyle konuşuyor:

‘‘Tunceli, Hakkari, Şırnak gibi illerde doktor sıkıntısı var. O zaman Denizli, Gaziantep, Samsun, Konya ve Kayseri gibi illerden rotasyonla uzman gönderiyoruz. Eskiden üç ay olan rotasyon şimdi bir ay; buna karşı çıkmak doğru değil. Sonra kimseyi seçerek göndermiyoruz. Personel Genel Müdürlüğü, fazla olan illerin Sağlık Müdürlüğü'ne yazıyor, şu branştaki doktorlara ihtiyaç var diye... Onlar da bize gönderiyorlar. Hangi amaçla adının bize bildirildiğini bilemeyiz. Ancak 'bir ay rotasyona git' dendiğinde hemen yaygara koparılıyor, baskı yaptırılıyor. Böyle pozitif bir derneğin başkanıyken, geçici bir görev için negatif olunmaması lazım. Müsteşarımın eşi bile -Zonguldak'a- rotasyona gitti.

- Ama maksat olamaz mı, ADD Başkanı diye...

- Böyle saçma şey olur mu? Sayın Yekta Güngör Özden bizim için saygıdeğer bir kişidir. Ona da anlattım, bu rotasyonda özellik yok diye... Ben 1977-78'lerde kalan kafayı Sağlık Bakanlığı'nda istemiyorum. Ola ki, Sağlık Müdürü ismi özellikle seçerek bildirdi... Ama ne yapabilirim. Ben de sizin yazınız üzerine, bundan sonra ilk defa gidecekse rotasyonun kura ile belirlenmesi kararı aldım. Artık seçme yok, herkes rotasyona sıra ile gidecek kardeşim... Kimse ben gidemiyorum diyemeyecek.

HASTANELER EK MAAŞ YERİ Mİ?

- Rotasyon yılların sorunu, bir türlü çözümlenemiyor.

- Bakın, 200 yataklı İzmir Alsancak Devlet Hastanesi'nde 138 uzman var. Standart kadrosunun 40 olması gerekiyor. Hastanenin çevresinde muayene açmışlar, özel hastanelerde çalışıyorlar. Yani Devlet Hastanesi'nden ek maaş almak için mi çalışıyor? Ankara Trafik Hastanesi'nde 25, Numune'de 19 diş tabibi vardı. Bir kısmını 75. Yıl Diş Hastanesi'ne kura ile gönderdik. Şimdi burası 150 diş hekimli ultra modern bir diş hastanesi oldu.

- Yeni doktor atamaları...

- Eğer atandıkları yere gitmiyorlarsa ben de başka bir yere atamıyorum. Bundan sonra da sağlık personeli olamıyorlar. Bu arada boş yerleri 'çakılı kadro' ile dolduracağız. Birisi atandığı zaman gittiğinin ertesinde ben başka yeri istiyorum diyemeyecek, torpil yaptıramayacak. 3. bölgeden hizmete başlayıp, sonra 2 ve 1. bölgeye geçebilecekler. Asker, polis, hákim-savcı ve Dışişleri mensubu gibi...

- Deprem bölgesi...

- Ben 27 ilden Adapazarı'na, Kocaeli'ne rotasyonla adam gönderiyorum. Hadi buna sürgün deyin...

TORPİLİ DİNLEMEM

- Rapor alırsa...

- Bundan sonra torpil yaptırmak isteyen, rapor alan, bunlara rapor veren doktorlar hakkında da soruşturma açıyorum. Siz, devletin sağlık hizmetinden kaçanın sahteciliğini raporla koruyamayazsınız.

- Doktor gitmeyen yerler ne olacak?

- Mobil sistem getireceğim, köye, mezraya kadar... Hayırseverlerin ambulans bağışlamasını istiyorum. Bu hizmeti tüm Türkiye'ye yayarak, herkesin istifade etmesini istiyorum.

T. ODASI BANA BASKI YAPSIN

- Hastanelerdeki gece vardiyası nasıl gidiyor?

- Devlete iş günü kazandırıyorum. Valiliklere, acil durumdakileri akşam gönderttirin, dedim. Öğretmen ders sırasında doktora gitmesin, mazeret göstermesin.

- Bunlar güzel de... Tabipler Odası, sizi Danıştay kararlarını uygulamamakla suçluyor.

- Onların bir itiraz süreci var, hukukun bir işleyiş mekanizması var. Maalesef Tabipler Odası bürokratları tehdit eden bildiriler yayınlıyor. Aslında bir baskı grubu olarak benim iyi çalışmadığımı, doktorların az ücret aldığını kamuoyuna duyursunlar. Bunları kendilerinden de rica ediyorum, olmuyor. Ama onların derdi puan almak.

Biz de diyoruz ki; yanlış tasaruflar yapılıyorsa, yargı yürütmeyi durdurma kararları veriyorsa, bakanın uygulamalarında bir yanlışlık var demek ki... Ancak yasa ve yönetmeliklere uyulursa inandırıcılığı kanıtlanabilir. ‘‘Bakan politika yapmıyormuş’’ denir. O zaman kamuoyunu arkasına alabilir.

SİT'leri sevmek

MİMARLAR Odası açıklamasında deniliyor ki...

‘‘Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nu, Türkiye'nin kimliğini ve güzelliklerini içeren SİT'leri 'sevmeye' davet ediyoruz. SİT kararları, 'ekonomiyi' değil, yağmayı engellemektedir. Seçim propagandasını 'ya sev, ya terk et!' sloganıyla yürüten 'milliyetçi' bir partinin üst düzey siyasetçilerini, Türkiye sevgilerini tarihsel ve doğal mirası 'koruyarak' kanıtlamaya davet ediyor, bu bağlamda SİT düşmanlarına karşı da 'ya koru, ya terk et!' sloganıyla tavır almaya çağırıyoruz.’’

DENİZCİLİK Müsteşarlığı'na... Gemi adamları yönetmeliğine göre girmiş olduğumuz imtihan sonucu 'Gemi adamı ehliyeti' almaya hak kazanan ve sayımız 300 kadar olan bizler, sınav tarihi olan 17.11.1999 tarihinden beri ehliyetimizi bekliyoruz. Müsteşarlığın bilgisayarları 2000 yılına hálá adapte olunamadı mı? Ehliyetlerimizi aldığımızda çoğumuzun yabancı gemilerde görev yapacağı unutulmasın.

Hüsamettin DEMİRKOL

İSTANBUL

TÜRKİYE'ye izinli gittiğinde oğlum Abdullah Yağlı, Ankara otobüs garında pasaportunu, nüfus cüzdanını, askerlik tecil belgesini ve biletini çaldırdı. Babası olarak Almanya'da uğraşıyorum. Oğluma bir türlü pasaport çıkartamıyoruz. Frankfurt Konsolosluğu'ndan belge aldım, Kırşehir İİBK ise, belgede 'işçidir' diye yazmadığından kabul etmiyormuş... Türkiye Cumhuriyeti'nin konsolosluğu, Almanya'da doğan oğlumun işçi olup olmadığını kanıtlayamazsa ben nasıl kanıtlayayım?

Celal YAĞLI-FRANKFURT

İP Öncü Gençlik'ten özetle: Artık her üniversitede olduğu gibi EÜ'nün de Ege Üniversitesi Güçlendirme Vakfı var. Okul idaresiyle vakfın yönetiminin iç içe girmesi, vakfa istediği gibi davranma yetkisi veriyor. Rektör, üniversiteyi değil, vakfı ve vakfın şirketlerini yönetiyor adeta. Okulun her alanından vakfa kaynak akıtılmaya çalışılıyor. Üniversite hastanesine yatak bulabilmek, otoparkına park edebilmek için adım başı her iş için vakfa bağış vermek zorunda. Bu devlet üniversitelerinin özelleştirilmesi için yapılan planların bir parçası değil mi?

Ya herrü, ya merrü

YILMAZ Güney olayında olduğu gibi, tüm tartışmalar 'ya herrü, ya merrü' çerçevesinin dışına çıkamıyor. Bunun nedeni şartlanmış kafaların at gözlüklerini bir türlü atamamalarıdır. Her olay, kişi toplumun özgün felsefesinin yarattığı ölçüler içinde ele alınmak zorundadır. Tartışmaların amacı imha etmek değil, yaratılmış ürünleri sulayıp, global pazarların kalitesini yakalamak olmalıdır.

Nazmi KAVASOĞLU

BERLİN

Yazarın Tüm Yazıları