Yalçın Bayer: Kayseri kültürü Konya'ya taşınamaz

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

OKUR HATTI

KÜLTÜR Bakanı Sayın İstemihan Talay'ın 14.7.2000 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde, bakanlığa bağlı kütüphanelerdeki yazma eserlerin Milli Kütüphane ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'nde toplanacağına dair bir beyanatı yayınlandı.

Yanlış olduğuna inandığımız bu karar Kayseri'deki tarihi ihtisas kütüphanesi olan ‘‘Raşid Efendi Kütüphanesi’’ni de yakından ilgilendirmektedir. Kayseri'de yapılmış ve vakfedilmiş bulunan 10 bin yazma ve basma esere sahip kütüphane, aynı zamanda Kayseri'de ilim erbabının istifadesi için vakfedilmiş bulunan ‘‘Kadı Mahmud Kütüphanesi’’ (1553), Sadrazam Mehmed Paşa Kütüphanesi (1718) ve Kurşunlu Rami Medresesi Kütüphanesi'nin ve birçok Kayserili ilim adamının vakfettiği kitapların toplandığı çok değerli bir kitap merkezidir.

Ayrıca Mehmed Raşid Efendi gibi ilimizin yetiştirdiği çok değerli bir devlet adamımızın bizlere hediyesidir bunlar.

Raşid Efendi, 1749 yılında Işbıdın Köyü'nde doğmuş, tahsil yaparak yükselmiş, önce sarayda ‘Sadaret Mektupçusu’ olmuş, sonra da 1787 tarihinde Reis-ül Küttab (Dışişleri Bakanı) olmuş, siyasi görevlerinin yanında İbrahim Müteferrika'nın ölümünden sonra uzun seneler boş kalan matbaayı yeniden kurup yaşatan Türk matbaacılığının kurucusu olmuştur.

Hattat, devlet ve ilim adamı ve şair olan hemşerimiz Raşid Efendi'nin 1796 yılında yaptırarak içini birçok yazma ve basma eserle donatıp Kayseri'lilere ve ilim álemine sunduğu Kayseri'nin ayrılmaz parçası olan bu varlığın buradan başka bir yere taşınması tarihi bir cinayet olur.

Bir Kayserili vatandaş, okur-yazar bir kültür adamı ve bir siyasetçi olarak bu kararın düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.

Halit ERKİLETLİOĞLU-KAYSERİ

Her şeyi abartıyoruz

YAKLAŞIK 1 ay önce Lizbon-Frankfurt-İstanbul uçuşu sırasında Lizbon'dan Lufthansa ile havalandıktan bir saat sonra uçakta motor arızası olduğu için Lizbon'a geri döneceğimizi, heyecanlanmamamız gerektiği kaptan tarafından söylendi.

Lizbon'a indik, bize verilen yeni uçakla gece yarısı Frankfurt'a geldik.

Ben hem PR'cı hem de bilinçli tüketici olduğumdan arızanın nedenini öğrenmek için Lufthansa yetkilisi arayıp durumu sordum. Yetkili, yılda kaç yıl, kaç km'de, nereden nereye uçtuklarını istatistiklerle anlattı. Tek motor arızasının risk içermediğini, bu nedenle panik yaşanmadığını belirtti. Çok iyi bilgilendirdiği için rahatladım.

Yetkili, benim PR'cı ve özellikle turizm sektörü ile iç içe yıllardır yatırımcı işletmeci, pazarlama gruplarıyla çalıştığımı öğrendikten sonra medyaya aksettirmemem konusunda çağdaşlık vs. pekçok başlığı içeren bir konuşma yaptı. ‘‘Konunun örtülmesi taraftarı değilim. Ancak kısa süre sonra 'Expo 2000' açılacak, Lufthansa 'Expo 2000'nin resmi havayolu şirketi’’ diyerek konuyu basına yansıtmamam istendi. Zaten risk içermeyen bir motor arızasının medyada yer almasının o dönemde özellikle ne kadar yaralayıcı olabileceği konusunda fikir birliği halinde kendisine veda ettim.

Hem ikna olmuştum, hem bilgilenmiştim, hem de Almanlar'ın ulusal birlik halinde kendilerine ait bir girişimde nasıl tek vücut olduklarına hayran olmuştum.

Gelelim bize turizmimize; son deprem, daha önceki birçok tatsız olay, siyasi istikrarsızlık, abartılan sıcak hava, enerji yokluğu, karanlıklar, tek motoru arızalanan THY seferi, orman yangınları... Arızalanan Amerika uçağı ile ilgili haberde dakikada bir M.Ali Erbil'i izledik TV'lerde...

Bizim bu tutumumuz her şeyimize zarar veriyor.

Bengü BİLİK-İSTANBUL

Bu tekne denizi kurutuyor

FİNİKE Limanı'na bağlı Şahin-B isimli 'ığrıp teknesi' yüzünden Kumluca Beş Adalar ile Kaş arasında kalan bölgede avlanamaz olduk. Bu tekne sirkülerdeki boşluktan yararlanarak zaman ve yer yasağı olmadığını söylediğinden, Finike Sahil Güvenlik botunun yaptığı kanuni işlemlere rağmen avlanmaya devam etmekte ve küçük balıklar dahil tüm deniz canlılarını katletmektedir.

Finike Körfezi'nin caretta caretta kaplumbağalarının ve folkların üreme bölgesi olduğu bilinmesine rağmen sirkülerde nasıl böyle bir boşluk bırakıldığı merak konusudur.

'Şahin-B'in sahibi Hasan Biçer, siyasi kimliği dolayısı ile istediği bölgede avlanabileceğini söylemektedir.

Kendisine engel olmak isteyen Sahil Güvenlik Botu personelini de sürekli savcılığa şikáyet ederek görev şevklerini kırmaktadır. Konu ile ilgili olarak Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nün cevabını beklemekteyiz. Eğer bu bölge sürekli serbest olacaksa tüm balıkçılar 'ığrıp'a dönecekler. Bu bölgede deniz canlısı da kalmayacak!

Ayrıca sahile çok yakın avlandığından plajlarda yüzmekte olan insanları da tedirgin etmektedir.

Bu katliamın durması istiyoruz.

Faik ÖZTÜRK

Bir grup balıkçı adına-FİNİKE-ANTALYA

Ne ikramiyeymiş!

ANKARA'dan gönderilen yazıya ‘‘Rızaları olmadığı halde mesailerinin yarısı kesilen ve mesai yapmayanlara dağıtılan binlerce gümrük memuru’’ imzasını atmışlar.

‘‘TBMM'de hiç görüşülmeden geçen 5.2.2000 tarihinde uygulamaya konulan yeni 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 222. maddesine bir zahmet bakıverin.

Gümrüklerde mesailerin dağıtımı... % 50'si hak sahibi personel yerine merkezdeki Ziraat Bankası hesabına aktarılan bu paraları acaba kimler, hangi oranlarda (en yüksek devlet memuru maaşının % 200) kadar alıyor?

Gümrük Kanunu'nun uygulanmasına yönelik yeni Gümrük Yönetmeliği'nin ilgili maddesine bakarsanız. Bu mesailerin dağıtımında, ‘Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu göreceksiniz.

Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. İncelemelerinizi bir yapın.

Sayın Ramazan Uludağ, başka bir göreve gidiyor. Şu anda gümrükten, gümrük mesailerinden en yüksek devlet memuru maaşının -Başbakanlık Müsteşarı- % 200'ünü (ek gösterge dahil, damga vergisi hariç, hiçbir kesinti yok), yani iki müsteşar maaşını bu mesailerden alacak mı, almayacak mı? Ne tesadüf değil mi, kamuoyunun bilgilerine sunulur.’’

Biz de aktarıyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Köylü milletin efendisi idi, hizmetçisi oldu. Buğdayın kilosu 80, ekmek de 100 bin lira. Bu nasıl iş. Açıkçası çiftçi kendini doyuramıyor. Aldığım kredi 1 milyar, ödediğim 4.5 milyar. Ben bu koşullarda nasıl geçineceğim?’’

(Abdurrahman KARAKOL

Çiftçi-GAZİANTEP)

İMRANLI Boğanak Köyü’nden emekli öğretmen Kazım Başeğmez yazıyor: Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz, köşenizde yayınlanan 2.7.2000 tarihli mesajımı, köyümüzün 8.5 km'lik yolunun asfaltlanması emrini vermek suretiyle yanıtlamış oldu. Bu duyarlı davranışlarından dolayı Yılmaz'a ve ayrıca konuyla yakından ilgilenen Sıvas Köy Hizmetleri İl Müdürü Güven Dokuzoğlu'na da teşekkür eder, saygılar sunarım.

Yazarın Tüm Yazıları