Yalçın Bayer: JETPA'cıların aklı başına geldi

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Almanya'dan İsmail Özhan, JETPA için bir dörtlüğü göndermiş: ‘‘İşten çıktım, paramı JETPA'ya yatırdım /Memlekete geri dönme planları yaptım /Zamanında paramı geri alamadım /Almanya'da Jetpa'zede olarak kaldım.’’ Söz ve imza verdikleri halde 20.1.2000'den beri parasını alamıyormuş...

Feryadı şöyle: ‘‘Soruyorum; 30 bin DM'yi ödemeyen JETPA nasıl bir otomobil fabrikası kuracak, şaşırıyorum. İlk önce borçlarını ödeyip namuslarını temizlesinler. Dinden imandan bahsediyorlar, rızam olmadan paramı işletiyorlar, kul hakkı yiyorlar. Dinimizde bunun yeri nerdedir. Bu bir karalama kampanyası değil bir JETPA'zedenin feryadıdır. Ben kandım başkaları tuzağa düşmesin. Medyayı kullanarak milli ve dini duygularımızla oynayarak yalan-dolan reklamlarla karşımıza çıktılar.’’

Bizim, ‘Türkler, kazıklanmaya her zaman gönüllü ve heveslidirler’ sözünden başka söyleyeceğimiz bir şeyimiz olamaz gurbetçi okurumuza.

Başa gelen çekilir.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Avrupa'nın bugün, ister Hıristiyan ister Müslüman olsun, ne bir devlet dinine ne de dini kurallara göre yönetilen bir devlete tahammülü vardır.’’

(Viyana Üniversitesi İlahiyat ve Din Psikolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Prof.Dr. Susanne Heine)

Hayrettin-Nihat amca kurtar bizi

TEMA'nın yetkilileri Hayrettin Karaca ve Nihat Gökyiğit'e bir mesaj göndermiş Malkara'nın Alaybey Köyü'nden İsmail Yavuz... ‘‘Sizlerden başka bu vatan topraklarıyla ilgilenen yok’’ diyor. Konuyu özetleyelim:

Malkara'da tarım arazilerinin ortasına Organize Sanayi Bölgesi kurulmak isteniyor. Buna karşı Kuyucu köylülerinin, Edirne Bölge İdare Mahkemesi'ne açtığı davada iptal kararı veriliyor. Fakat Danıştay 10. Dairesi, kararı bozuyor. Yerel mahkeme de bu karara uyuyor.

Halbuki köylüler, çevreyi kirletici böyle bir sanayi sitesinin, tarım dışı bırakılmış olan 32 bin dönüme yapılmasının önerilmesine karşın dikkate alınmamış... Alaybey köylüleri olarak İsmail Yavuz ve arkadaşlarının açtığı dava ise kazanılmış, dosya şu anda Danıştay'daymış...

Yavuz, ilk davayı rantiyecilerin kazandığını söyleyerek, TEMA yöneticilerine şöyle sesleniyor:

‘‘Sizlerin dediği gibi bizler tarım arazilerini nasıl koruyacağız?

İşte tarım toprakları böyle elden gidiyor. Sanki bir güç 'yağmalayın, kirletin, gelecek kuşaklara bir şey bırakmayın' diyor.

Umarım, sonumuz Etiyopya gibi olmaz...

Sizler aracılığıyla uyarıyorum; iki barajın ve yüzlerce köyün içme suyunun sağlandığı bu arazilerin bir sanayi sitesi uğruna heba edilmesi yazık değil mi?

Tekirdağ Valiliği. Özel İdare kanalıyla site için tarlalarını vermeyen dört köylü hakkında karşı dava açıyor.

Yargımız, bu kıymetli arazilerden başka alternatif arazi olup olmadığını bölgede yapacakları bir keşifte göreceklerdir.

Kozyörük belde belediyesi ise, gelin benim göstereceğim 12 bin dönümde Organize Sanayi Bölgesini yapın diyor, ama görmezlikten geliniyor.

Hayrettin ve Nihat amca... Ne olur bu bölgeye sahip çıkalım:

Kutsal vatan toprağını kaderine terk etmeyelim.’’

Toplu taşımacıların kaderi

ANTALYA'nın Hisarçandır Köyü'nden okurumuz sesleniyor: Milli Eğitimin taşımacılık işini yapan bir esnafım. Bizler eğitim sezonu öncesi ihaleye girerek servis yapacağımız köylerin ihalesini aldık. Ama zamanında para alabilmek ne mümkün. Yılbaşından beri paramızı alabilmiş değiliz. Üç aydan beri mazot, şoför ve diğer giderleri cebimizden karşılıyoruz. Kara kara düşünüyorum. Şimdi soruyoruz bu konuda bize kim yardımcı olacak?

Otopark mı otopazarı mı?

İSTANBUL'da serbest açık oto pazarları plansız, disiplinsiz alanlarda, ilkel koşullarda insan ve çevre sağlığı tehdidi altında bulunuyor.

Geçenlerde bir gazetede havadan çekilmiş bir fotograf, Kartal'da 3-4 bin otomobil ürküntü veriyordu. Benzer görüntüleri hafta sonlarında, Küçükçekmece'de Atatürk Havaalanı koridoru altında, Şirinevler Londra Camping'de iki benzin istasyonu arasında, Rami'de ve Merter'de görebiliyorsunuz.

Tümü de E-5 karayolu üzerinde, hipermarketler gibi trafiği engelleyen 'pazarlar'...

Avukat bir okurumuz, TCK'nın 358. ve müteakip maddelerinin 'ticari ve sanayi faaliyetlerin amaçlarına uygun ve kamu düzeni içerisinde yapılmasını' öngördüğünü söylüyor.

Yasa hükmüne göre, 'umumi pazar' veya 'borsada' keyfi fiyatlarla mal satımı, alıcıyı aldatma olarak kabul ediliyor. Fahiş fiyat ve ayıplı mal satımı suretiyle alıcının yanıltılmaması bir genel bir kuraldır. Bu suretle alıcı korunarak müeyyide altına alınmıştır.

Kamu güvenliği açısından genel pazarların yerleri yerel yönetimlerce belirlenerek denetleniyor. Ancak, 'açık oto pazarları', 'otopark ruhsatı' ile işletiliyor. Bu durumda ortaya hukuki bir sonuç çıkıyor.

Çünkü, ilgili yasada 'oto galeri ve plazaları' sorumlu tutuluyor, 'oto pazarları' için bir müeyyideden söz edilmiyor.

Son zamanlarda hızla artan ikinci el araba satışı ile ilgili açık oto pazarları, her türlü can ve mal güvenliğinden yoksun bulunuyor.

Kontrolsüz, sağlıksız alanlarda vuku bulabilecek herhangi bir yangın, sabotaj ve kundaklama gibi eylemler ve hırsızlık gibi olaylar karşısında tüketicinin mağduriyeti gündeme geliyor.

Bu nedenle yerel yönetimlerce bir 'otopark' kavramının bir mevzuatta yeri olması gerekiyor.

Artık, bu araba satış mekánlarının modern alışveriş merkezlerine aktarılması doğru değil mi?

Adalet arıyorum

YÜREĞİR Belediyesi'nin ihale usulüyle Sofulu semtinde akaryakıt istasyonu satın aldım. Sofulu daha sonra belde oldu. Dönemin Belediye Başkanı İrfan Aksoy, imar planında olmamasına rağmen bulvar yapmak için arazinin büyük bölümünü işgal etti. Ruhsatımı da iptal etti. Sonra da gitti, 100 metre ilerde Ramazan Üstündağ adlı kişiye benzinlik için ruhsat verdi. Yargıya gittim, Üstündağ Petrol'ün ruhsatını iptal ettirdim. Buna rağmen akaryakıt istasyonu çalışıyor. Sofulu Beldesi bu kanunsuzluğu görmezlikten gelirken, konuyu açtığım yeni Belediye Başkanı Adnan Beydilli, ‘‘Burası küçük bir belde. Kolluk gücüm yok. İşyerine mühür vurduk, kendileri kırıp açmışlar. Yapacağım bir şey yok’’ dedi.

Kanunu hiçe sayan bir belediye ve Sofulu Beldesi'nin orman kanununa göre yönetildiğini iddia eden bir başkan... Sayın Bayer ben şimdi ne yapmalıyım. Hangi mercilere başvuracağımı şaşırdım.

Ümit BİLGİÇ / Kozan-ADANA

Yazarın Tüm Yazıları