Yalçın Bayer: Cavit Çağlar: Eskiden hedeftim şimdi nokta oldum

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Cavit Çağlar, tek suçlu ben miyim diye soruyor: Eskiden hedeftim şimdi nokta oldum

CAVİT Çağlar ile geçen akşam bir arada olduk; bir gazeteci arkadaşımızla Çağlar'ın iki dostu da vardı masada...

Baştan biraz keyifliydi; ‘‘Beni unuttunuz’’ dedi. Bankacılık sektöründe yaşananlar karşısında, kendisini biraz daha güvenceli sayıyor. Bursa'da İnterbank davasından yargılanıyordu. Murat Demirel ve Dinç Bilgin'in durumlarından farklı bir hukuki durumu olduğunu düşünüyor:

‘‘Onların soruşturmasını şimdilik DGM yürütüyor. Bizimki normal mahkemede görülüyor. Çetecilik değil, bankacılık yasasına muhalefetten...’’

‘‘Ben yandım, eridim; 22 ayımı nasıl geri getireceksiniz?’’ diyor.

- Bundan önce neydiniz, şimdi ne oldunuz?

- Eskiden hedeftim, şimdi noktayım. Yollarıma taş döşediler.

- Hiç günahınız yok mu?

- Var... Tırnaklarımla bu tesisleri ortaya çıkardım; evet yanlış yapmışım. Sadece ülkem için üzülürüm. Hangi işveren bugün 15 bin kişi çalıştırıyor, her ay 20 milyon dolarlık ihracat yapıyor, her ay işçime 5 trilyon maaş, devlete de vergi, sigorta ve KDV olarak 5 trilyon, 2.5 trilyona yakın doğal gaz, 1.5 trilyon enerji bedeli ödüyorum. Tek kuruş vergi ve sigorta borcum yok.

BALANS AYARINI

BİZ YAPTIK...

- Bankanızı batırdınız...

- Peki Hazine bana, batmış bir bankayı tertemiz diye niye veriyor? Hele ‘‘Cavit bankayı hortumladı’’ demeleri kanıma dokunuyor.

- Size göre suçlu kim?

- Bürokratlar... Bugün hepsi önemli görevlerde bulunuyor. Ben ise 'siyasi kurban' oldum.

- Neden!..

- Hocayı -Erbakan- ben istifa ettirdim. Yoksa asker el koyacaktı.

- 28 Şubat...

- Balans ayarını aslında bizler yaptık... Sorarım, benimle birlikte Emre Hoca, Köstepen, Menzir, Gencay Gürün gibi isimler DYP'den istifa etmeselerdi, Refahyol devrilebilir miydi? Maalesef bu isimlerin hiçbiri yok bugün parlamentoda... Benim de halim ortada.

- O zaman ortaya çıkıp bazı şeyleri anlatsaydınız?

- Ama ben dövüldüm, her şeyin sırası var; şimdi ilk defa konuşuyorum. Ben ülkesini seven laik bir işadamıyım, ülkemden kaçmadım ki...

- Murat Demirel...

- Demirel suçsuz, o banka değil otomotiv şirketi aldı. Bankanın sahibi otomotiv şirketiydi. Gerisine bakın.

- Tekstilci iken neden bankacı oldunuz?

- Ben işadamıyım ama siyasete girmekle hata yaptığımı sonradan anladım. Bankacılığa girmem ise; sanayi grubumun daha da büyümesi içindi. Siyasetçi olduğunuzda kredi almakta zorlanıyorsunuz, devlet bankaları ile çalışmak dedikoduya yol açıyor. Peki Türkiye nasıl yatırım yapacak, müteşebbis nasıl hayatta kalacak. Aydan gelmiyorsun ki...

BORÇLARIMI ÖDEYECEĞİM

KARDEŞİM...

- Davalarınız ne oluyor?

- Yüzlerce dava açıldı, devam ediyor. Sonuç adil yargıda ortaya çıkacak. Çünkü ben bir suç işlemedim ki...

- Peki, İnterbank'ın batışı...

- Ödeyeceğim kardeşim... İnterbank Yönetim Kurulu ile mutabakat sağladık. Önerimiz Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na gönderildi. Bütün borçları kabul ediyorum, ödeme planı için cevap bekliyorum.

- Tamam da borç tutarı ne kadar?

- Bankadan 463 milyon dolar ana para, 520 milyon dolar faiz isteniyor. Faizi görün, iki yılda neredeyse % 50'ye geliyor. Dünyanın neresinde dolar faiziyle borç alınıyor? Bunu da kabul ediyorum, tek onurumu kurtarmak için...

- Ne ile karşılayacaksınız bunları?..

- Vade istemiyorum, mal varlığım var; fabrikalarım, 1676 daireli Yeşilhisar ve daha sonra 13.500 konut yapılabilecek arsası mevcut. Yeter ki, heyecanımı kaybetmeyeyim. Ford'a yapılan imkánlar bana tanındı mı? Bedava arsa verdiler, 15 yıl vergi almamayı taahhüt ettiler. Ben ise 15 bin çalışanın bulunduğu tesislerimi 20 bin kişiye çıkarmak istiyorum. Ama bize ne yapıyorlar, sadece köstek oluyorlar.

- Banka tekrar size mi geçecek o zaman?

- Bilemiyorum ama istemem artık. Ben bankayı 2 trilyon sermaye ile aldım, 40 trilyon sermaye ile bıraktım. 154 milyon dolar da nakit koymuşum, peki bu ne olacak?

- Bilemem... Başka borçlarınız da yok mu?

- Fon bankaları hariç 24 bankaya borcumuz vardı, 14'ünü tamamen sıfırladık. 10'una beş yıl içinde ödenmek üzere 170 milyon dolar faizli bakiye borcumuz var. Her ay 3.5 milyon dolar taksit ödüyorum.

TEK SUÇLU BEN MİYİM?

- Bütün bunlar tamam da, hiç suçunuz yok mu?

- Bakın, son üç yılda Uzakdoğu ve Rusya krizi çıktı, hammaddemize bağlı petrol fiyatları yükseldi. Sadece petrol zammı nedeniyle 250 milyon dolar zarar ettik. Söyleyin, bu fabrikalar kapanırsa tek suçlu ben miyim? Dayanacağım kadar dayanıyorum. Benim ülkem işsiz kaynıyor. Bir de bunu düşünün... Yeşim tesisleri kreşinde sadece 1000 çocuğun bulunduğunu bilir misiniz?

- Bu kadar badireden sonra vicdanınız rahat mı? Huzurlu musunuz?

- Olay artık bitti... Ben bir şey yemedim, almadım. Sadece şunu söyleyeyim; insan 8 metre kaput beziyle öteki dünyaya gidiyor.

YORUMSUZ

ANKARA'dan Makine Mühendisi Reha Koşukçu yazıyor: Enflasyon düşüyor diye sevinerek bizi de farklı bir şekilde motive etmeye çalışan yöneticilerimize aşağıdaki tabloyu yorumsuz olarak sunuyorum. Yılda % 25 maaş artışı layık görülen bir devlet memuru olarak tesadüfen seçilen kalemler arasında bizlere uygun görülmeyen mal ve hizmetler var ise ayrıca özür dilerim. (Ürün fiyatları aynı süpermarketlerden -Beğendik, Canerler- farklı tarihlerde alınmıştır.)

ÜRÜN OCAK 2000 EKİM 2000

TED Koleji 1.130.000.000 1.750.000.000 (% 54.8)

TEDAŞ 35.395(KwH) 47.404 (% 34)

ASKİ 416.130(M3) 562.091 (% 35)

AOÇ süt 140.000 250.000 (% 78.5)

Nesquick süt 130.000 250.000 (% 77)

Birtat kaşer 2.590.000 4.150.000 (% 60)

Dana rulo 2.890.000 3.990.000 (% 38)

Kuru soğan 75.000 158.000 (% 106)

Turşu 780.000 1.490.000 (% 91)

ANKARA'dan bir okurumuz aradı; ‘‘Hakkında idari bir karar olarak alınmış olan yurtdışına çıkma yasağını delmek isteyen Rüşdü Saracoğlu, Merkez Bankası Başkanlığı ve ANAP'tan milletvekilliği ve bakanlık gibi görevlerde bulunduğuna göre, bu eylemini nasıl değerlendirmek lazım?’’ diye sordu. Ardından da hakaret olabilecek sözcükler sıraladı. Bizden yanıt istedi. Kendisine sadece 19 Ekim'de ifade verdikten sonra gazetecilere ‘‘Hiçbir yere kaçmam. Benim muhatabım savcıdır’’ dediğini hatırlattık ve telefonu kapattık.

Okul mafyası daha çok kan dökecektir

KADIKÖY'den arayan bir grup öğretmen üzgündü, ‘‘Gördünüz değil mi, servis taşımacılığı nedeniyle kaç kişi birbirini vurdu. Bunlar başlangıç daha çok kişi birbirini vuracak. Çünkü burada şoför-okul yönetimi arasında rant var.’’ dediler.

‘‘Neden’’ dedik.

- Pasta büyük, milyar dönüyor. Okul servisleri ile anlaşma yapılıyor. Sürücüler 'sen az aldın, ben çok aldım, sen çok öğrenci taşıyorsun, ben az taşıyorum' diye birbirlerine giriyorlar. Çıkar paylaşımı nedeniyle da kavga çıkıyor.

- İhale yapılmıyor mu?

- Çoğu uyduruk... Herkes alacağını alıyor. Müdürler istediği kişiye ya da şirkete taşımayı ihale ediyorlar. Daha doğrusu kim daha çok para verirse onda kalır. Ama şoför sarhoş mudur, uğursuz mudur, dikkat edilmez. Bu iş yukarılara kadar uzanır.

- Neden müdahale edilmez.

- Büyük paralar var diyorum ya... Bir servis odasının başkanı TV'de 'bağış bizi zora sokuyor. Bu bizden talep edilmesin. Valilik ve Milli Eğitim bu kararı kaldırsın' dedi. Kimseden tıs çıkmadı, çünkü bu işten cebini dolduranlar var.

- Çözüm..

- Müdürleri bu işten uzak tutulması... İsteyen veli çocuğunu istediği şoföre taşıtsın. Okul Koruma Dernekleri düzgün çalışsın, okul yönetimi bu kurumu şirket gibi görmesin.

- Velilere büyük görev düşüyor...

- Öyle olması lazım gerekiyor ama müdür derneğe istedikleri veliyi seçtirir. İstediği bağışı alır. Derneklerin bağış listesine bakın, kaç bağış makbuzu vardır? Dernek masasınca kaç kez kontrol edilmiştir?

SEVGİLİSİNE OTOMOBİL ALAN MÜDÜRLER VAR

- Ne gibi...

- Okul tamir edilip, boyanacaktır. Bakarsınız 5 milyarlık bir iş için 20 milyar harcanmış gösterilir. Müteahhitler ise her yıl hep aynı kişilerdir. Milli Eğitim'in mühendisleri, müfettişleri bunları görür, bilir ama hepsinin yasal kılıfı vardır. Bazı okullarda harcamalar naylon faturalarla gösterilir. Ne güzel sözdür; rüşvetin belgesi olmaz...

- Peki bu kadar rant döndüğüne göre, bu milyarlar nereye gidiyor; velilelere yazık değil mi?

- Bu zarflar gidip geldikçe, şikayetler de basbayağı örtbas edilir. Bırakın arabalı okul müdürlerini, çocuklarına, sevgililerine bile araba alan müdürler de çoktur.

- Milli Eğitim'de bunlar oluyorsa ne demek gerekiyor bilemiyoruz.

- Baştakilere sorun; 10 yıllık okul müdürleri niye değiştirilmiyor? Bazı okullar, müdür vekilleriyle yönetiliyor. Ki bunlar ne sınav kazanmıştır, ne seminerden geçmiştir. Niçin sertifika almış müdürlere görev verilmez; çünkü o zaman kurulu çark dönmez. Bakın bakanlıktan bir karar çıktı; 10 seneyi doldurmuş şube müdürleri yer değiştiriyor. Peki okul müdürleri neden değiştirilmiyor; çünkü onlar 'kalıcıdır' da ondan...

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Yolsuzluklar biterse, enflasyon da biter’’

(Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel)

MESAJ

Bugün (dün) 09.30'da motorla Üsküdar'dan Kabataş'a geçiyordum. Denizin üzerinde gördüğüm petrol atığı korkunçtu. Yer yer kalın tabaka halinde idi. Gözükürde hiçbir hareket yoktu ve insanlar günlük yaşam için koşuşturuyorlardı. Boğaz da böyle de.

Zühtü ERGÜNEY-İSTANBUL

ANKARA'dan bir okurumuz aradı; ‘‘Hakkında idari bir karar olarak alınmış olan yurtdışına çıkma yasağını delmek isteyen, Merkez Bankası Başkanlığı ve bakanlık yapmış Rüşdü Saracoğlu'na bu durum yakıştı mı? 19 Ekim'de ifade verdikten sonra gazetecilere ‘Hiçbir yere kaçmam. Benim muhatabım savcıdır' dediğini ne çabuk unuttu?

Yazarın Tüm Yazıları