Yakışıyor mu evlenmeden yaşamak

"Başından iki talihsiz evlilik geçmiş, mutlu olamamışsın kızım...

Şimdi tam mutluluğu yakalamışken neden "illa evlilik" diye tutturuyorsun. Sabırsızlık etme. Bir süre sonra belki o evliliği isteyecektir" demişsiniz okurunuza.

Yazılarınızı çocukluğumdan beri takip eder ve her defasında sizi takdir ederdim ama bu kez beni düş kırıklığına uğrattınız, sevgili Güzin Abla!

Yukarıdaki okurunuza verdiğiniz cevabı okuyunca gerçekten çok şaşırdım ve bir o kadar da yadırgadım sizi, kusura bakmayın ama sizden böyle bir cevap beklemiyordum.

Nerede kaldı bizim kültürel, ahlaki değer yargılarımız? Biz Müslüman Türk milletiyiz. Bir de kızı olan bu hanıma nasıl "Birlikte yaşayın" diye öğüt verirsiniz? Bu genç hanım sizin verdiğiniz öğütle nikahsız yaşayarak mı kızına örnek olacak.

Her zaman mantıklı ve bizim Türk örf ve adetlerine uygun cevap veren Güzin Hanım siz olamazsınız. Bu cevabı başka bir meslektaşınız yazmış diye düşünmek istiyorum. Umarım böyle olmuştur. Benim tanıdığım Güzin Abla hiç kimseye ahlaksız bir yaşam sürmesini öğütlemez. Kendisine "dinozor" denmesini bile göze alarak ahlaki değer yargılarından taviz vermezdiniz. Ne oldu, sizde mi ahlaki değerlerini her geçen gün yozlaştıran insancıklara uydunuz? Hep övgüleri yayınlıyorsunuz, bakalım bu eleştiriyi de yayınlayacak kadar medeni cesaretiniz var mı?

RUMUZ: AYLİN

Elbette var sevgili okurum neden olmasın. Bu yazıyı yazan da benim. Köşemde benden başka kimsenin cevabı yayınlanmaz. Ama siz sanırım bu mektuptaki genç hanımın yaşadığı acıları bir kenara atmış, bunca umutsuzluk ve mutsuzluk sonunda, yaptığı üç acı evlilik ve bu evliliklerde yaşadığı eziyeti görmezden gelmek istemişsiniz.

Kadıncağız yaptığı tüm evliliklerde, erkeklerin her türlü acımasızlığına muhatap olmuş, üçüncü eşi ise onu bir cinsel köle olarak kullanmaya çalışmış. Bütün bunları bir kenara atıp, son olarak gerçek anlamda sevdiği, "Ölesiye aşığım" dediği ve kendisini de gerçekten seven birini bulduğunda, ise onun da evlilikten kaçtığını söylüyor.

Bence bir süre sonra elbette o adam, her şey yolunda gittiğine göre, evliliğe sıcak bakacaktır. Ama bu süreç içinde o hanıma "Tutturma evlilik diye, madem bu defa mutluluğu buldun, biraz sabırlı ol" demişim.

Başından üç evlilik geçmiş bir hanım bu, şu anda zaten birlikte yaşıyorlar. Bir süre daha sabretse, adamın başının etini yemese ne olur? Bu durumu ahlaksızlık şeklinde algılamak çok mu anlamlı sizce?

SEVDİĞİM GENÇ UYUŞTURUCU KULLANIYOR

Güzin Ablam... Benim büyük bir sorunum var. Sevgilim uyuşturucu kullanıyor. Ve ben bir şey yapamıyorum. Annesi babası ona aldırmıyor ama bilseler belki de öldürürler. Bir yandan da bilmeleri gerekir diye düşünüyorum. Tamam, şu anda yanında olduğum için beni de bu belaya sürükleyebilir ama insan bilinçli olduktan sonra kimseye bir şey olmaz. Lütfen Güzin Abla... Acil cevap yazman gerekiyor bana.

Tedavi olmasını söylüyorum, bunu reddediyor. Doktorlara danıştım. Bağımlılıktan kurtulması için sağlık kuruluşları varmış, bahsettiler o kadar. Sevgilimin komaya girmesi an meselesi...

RUMUZ: AYALI KIZ

Sevgili kızım, kendine çok fazla güvenmemelisin bu konuda. Sevdiğin genç için çırpınmanı, çabalamanı çok takdirle karşılıyorum ama çok dikkatli olmalısın. Ben çok duydum, sevdiği insanı alkolden ya da uyuşturucudan kurtarayım derken aynı bağımlılığa yenik düşen insanları... Bu nedenle onu mutlaka tedavi olmak için ikna etmelisin.

Bakırköy Ruh Sağlığı Hastanesi’ne bağlı olarak çalışan ve çok başarılı olan alkolikler için AMATEM, uyuşturucu bağımlıları için UMATEM tedavi merkezleri var. Bir süre son derece zor günler geçireceğini kabul etmelisin ama onu gerekirse ailesiyle de konuşarak mutlaka tedaviye razı etmelisin. Aksi halde senin de her an tehlikede olacağını sakın unutma. Yine de sevginin gücüyle onu tedavi ettirebileceğine inanıyorum ben.

Kızımız, okumasına babası dahil, kim engel oluyorsa dirensin

Sayın Güzin Hanım, yayınladığınız "Soru İşareti" rumuzlu genç kızın yazısını okuyunca kaleme sarıldım.

Önce, birkaç cümlelik bir olayı yazacağım, hoş görünüze sığınarak. Benim yaşım sizden epeyce büyük. İç Anadolu’nun ortalarında bir köyde doğdum ve ilkokulu bu köyde ilk defa açılan okulda (1946 -1951) okudum. Köyümüze komşu bir Alevi köyü vardı. O köyden bir kişi 1950’li yıllarda köyünde ilkokulu bitiren iki kızını, Kayseri’de ev tutarak okutmaya başladı.

Etraftan "Sen ne yapıyorsun, okuyan kızlar yoldan çıkıyormuş" diye tenkitler başlayınca, o baba " Ben okutayım da onlar fahişelik yapsınlar isterlerse, yaparlarsa da bilerek yapsınlar" demiş. İşte ben de hayranım bu babaya.

Ben köyden kaçarak ortaokula kaydoldum, uzun ve zor bir yolculuktan sonra yüksek öğrenim yapma şansını yakaladım, şimdi iki kızım doktor, oğlum mühendis.

Bu yaşanmış olayı sevdiği gencin okumasına engel olduğunu söyleyen, genç kızımıza örnek olsun diye yazdım. "Sevdiğim" dediği genç, kendisine köle istiyor. Hele bir de o genç yüksek tahsil yapmamış veya yapmayacak ise bu kızımızı yüksek tahsilli olarak görmeyi hiç ama hiç istemeyecek.

Bu konuda yazacağım çok şey var ama son olarak genç kızımıza öğüdüm: Değil o genç, üniversitede okumasına babası engel olmak istese dahi dirensin. Ekonomik bağımsızlığına, gerçek kişiliğine, arzularına ve hedeflerine ancak öyle ulaşabilir.

Sizin de, ağzınıza ve kaleminize sağlık tam beklediğim gibi çok güzel cevap vermişiniz. Sağ olun.

RUMUZ: 5 TORUNLU DEDE

Bu güzel yorumunuz için ben de size teşekkürler ederim, sevgili 5 torunlu dede... Ne mutlu sizin gibi okurlarım da var.
Yazarın Tüm Yazıları