Yakınlarına tutuklu kaldılar

Haberin Devamı

İZMİR Adliyesi’nin önüne bakıyorum, müthiş bir kalabalık... Adliye koridorları öyle...
Salondan davayı izlemedim, ama girenler anlatıyor, ne kadar büyük bir heyecanın olduğunu... Herkes mahkeme başkanının vereceği kararları bekliyor. Daha doğrusu; ağızdan çıkacak o sözlerin dışında kimse bir başka ayrıntıya konsantre değil... Herkesin içinde bir umut var, adliye önüne gelen de işyerinde, evinde olan da...
Ve belediye binasındakiler de davanın bir an önce sonuçlanmasını bekliyorlar.
Nitekim, son dönemde verilen bütün mesajlar da bu yönde oluyor.
Devletin en başındaki kişi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile Özel Yetkili Mahkemelerin aldığı kararlarla ilgili yorum yaparken, İzmir Büyükşehir Belediyesi davasını örnek göstererek göndermeler yapıyor.
Üçüncü yasa paketini işte bu gerekçelerle savunuyor ve jet hızıyla onaylıyor.
Perşembe ile cuma günkü duruşmalarda havanın ve insanların ruh hali böyleydi.
Genellikle umutluydu insanlar, herkesin tutuksuz yargılanmak üzere salıverileceğini düşünüyorlardı.
Buna yakın bir sonuç da çıktı.
İçerideki 18 tutuklunun 17’sine tahliye kararı çıkarken, Genel Sekreter Pervin Şenel Genç’in tutukluluk halinin devamına karar verdi mahkeme...
Mahkemenin aldığı bir başka önemli karar da Hilmi Özen, Serdar Selçuk Savcı, Ali Süha Sabuktay, Mehmet Sayar, Hakan Say, Ata Karataş, Ömer Devrim Ergin’e ev hapsi olarak nitelendirilebilecek şekilde yaşadıkları konutlarından ayrılmama şartı getirmesiydi.
Bu belki Türkiye’de ilk değildi, ama yeni düzenlemeyle birlikte ev hapsi haberlerini daha fazla duyacağımızın da bir ön haberiydi.
Cezaevi çıkışındaki fotoğraflara baktım.
Hilmi Özen’e, Serdar Selçuk Savcı’ya, Ali Süha Sabuktay’a, Mehmet Sayar’a, Hakan Say’a, Ata Karataş’a, Ömer Devrim Ergin’e...
Belki karar onların istediği gibi değildi ama...
İnsanın yakınlarına tutuklu kalması bile bir sevinç gösterisine dönüşebiliyordu.

Böyle olsa bile

Haberin Devamı

Bir yerde kapalı kalmak, bir yerden istediğin zaman çıkamamak, gidememek...
Firar edememek, kaybolamamak...
İstediğini yapamamak, kafanı eseni kurgulayamamak...
Ne kadar zor bir şeydir.
O yüzden yakınlarına tutuklu kalanların bu insanların yarım sevinçlerini bile çok iyi anlıyorum.
İnsan, evinden çıkamayacağını bilse bile...
Aşağıya bile inemeyeceğini bilse bile...
Evinde tutuklu kalmayı tercih eder...
Ben en yakın zamanda “yakınlarına ve sevenlerine tutuklu kalan” bu kişilerin de tam tahliye olmalarını diliyorum.

Haberin Devamı

Son dönemde yaşananlar gösterdi ki

Adalete olan güven giderek azalıyor. Uzun tutukluluk süreleri, aylarca hazırlanmayan iddianameler, her şeyin bir çuvala konularak kamuoyunda tepki çeken dava konuları yaratmak...
Türkiye’yi daha da gergin hale getiriyor.
Şike davasının savcısı Mehmet Berk’in açıklamaları da bu durumu çok güzel özetliyor.
“Bu mesele biraz konuşulur, unutulur zannetmiştik” diyor.
Unutulmuyor... Hatta insanların vicdanında, ruhunda derin yaralar açıyor. Toplumsal travmalara neden oluyor. Büyükşehir davası da onlardan biriydi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son yorumları, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun mahkemenin bitiminden sonra Gül’e teşekkür etmesi...
İyi değerlendirilmesi gereken bir fotoğraftı.
Bu davayı da artık siyasi bir platformdan uzaklaştırmak gerekir. Daha doğrusu bu yönde iddiaları haklı çıkaracak yorumlardan, tartışmalardan bir an önce uzaklaştırmalıyız.
Öyle gözüküyor ki, davanın sonlarına yaklaşılıyor.
Dileriz, herkesin ikna olabileceği kararlar çıkar.

Yazarın Tüm Yazıları