Yahudi asıllı demek gerekir miydi

DÜN Jak Kamhi’ye verilen "devlet nişanı" haberini birinci sayfadan veren tek gazete Hürriyet’ti.

Daha sabahtan bu haberi mutlaka birinci sayfadan vermeliyiz diye konuşmuştuk.

Ertesi sabah gazetenin birinci sayfasındaki spotları okurken bir şeye takıldım.

Acaba onu tarif ederken "Musevi asıllı Türk işadamı" demeli miydik?

Aslına bakarsanız, bu ifade onun kimliğini tam olarak anlatıyor.

Bunu açıp Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinden Bension Pinto’ya sordum.

"Beni rahatsız eden bir şey yoktu. Ama bir kere de Jak Bey’e sorayım" dedi.

Daha sonra Jak Kamhi beni aradı.

"Beni rahatsız etmez. Ama kullanmaya hiç gerek yok" deyip devam etti:

"Atatürk, Ne mutlu Türküm sözünü niye söyledi? Çünkü bu topraklarda her yerden gelmiş birçok insan var. Onları bir isim altında topladı."

Şunu da söyledi:

"Her Türk vatandaşı ülkesi için bir şey yapmak ister. Ama bunu yapabilmesi için kendisine görev verilmesi, imkán sağlanması gerekir. Devletimizin büyükleri bana görevler verdiler. Ben de yerine getirmeye çalıştım."

Bu tartışmayı neden açtım.

Çünkü yıllar önce yine aynı Bension Pinto bir haber üzerine bana telefon etmişti.

Haber dolandırıcılık işine karışmış bir kişiyle ilgiliydi.

O kişiyi tarif ederken, "Yahudi asıllı" ifadesini kullanmıştık.

Pinto bana, "Herhangi bir hırsızdan söz ederken, ’Türk asıllı’ diyor musunuz? Demiyorsanız bunu neden kullanıyorsunuz" demişti.

* * *

Düşündüm, haklıydı.

Sonunda o hırsız da bir Türk vatandaşıydı ve Yahudi, Ermeni veya Rum asıllı olduğu zaman onun vurgulanması gereksizdi.

O günden sonra bunu yapmamaya özen gösterdik.

Dün Çankaya Köşkü’ndeki törende olmayı çok isterdim.

Jak Bey’i uzun yıllardan beri tanıyorum.

Türkiye’ye gerçekten çok büyük hizmetleri olmuş bir insandır.

Bu görevlerin hepsini, bazen büyük riskler alarak yerine getirdi.

O nedenle gerçekten büyük bir Türk insanıdır.

Bunu da hep iftiharla söylemiştir.

* * *

Türkiye’nin en kritik günlerinde, onun kamuoyuna yansımayan çok önemli hizmetleri olmuştur.

Önceki gün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikteydim.

Jak Bey"le ilgili şunları anlattı:

"Ermeni meselesi için Fransa’da çeşitli kurumlarla görüşmeye giriyorduk. Tam kapıda telefonum çaldı. Arayan Jak Kamhi’ydi. Bana ’Aman şunu şunu söyleyin, şunu söylemeyin’ dedi. Keza Washington’da da hep aynı şeyleri yaptı. Nereye gitsek, bizden önce zemini o hazırlardı."

Ben, Türkiye’nin hem Yahudi, hem Ermeni, hem Rum cemaatini çok, ama çok severim.

O insanlar, bazı dönemlerde etraflarını saran çok ağır baskıcı ortamlara, tarihteki büyük dramlara rağmen burada kalmayı, buraları vatan olarak yaşamayı seçmiş insanlardır.

O yüzden onlara bir haksızlık yapıldığı zaman, inanın içim çok acır.

Kendimden utanırım.

Türkiye’nin çok zor günlerinde hepsinin büyük hizmetleri olmuştur.

İşte o yüzden Çankaya’daki tören benim için çok önemliydi.

Şunu da belirteyim.

Devletin en üst bütün yetkililerinin orada hazır bulunması da göğsümü kabarttı.

Türkiye Cumhuriyeti böyle büyük hizmetler yapan şerefli evlatlarına, takdirini en üst düzeyde göstermelidir.

Ve bunu, siyasi görüş farklılıklarını silerek, hep birlikte yapması, ödülün anlamını ve ağırlığını daha da büyütmektedir.

* * *

Bu duygularla Jak Bey’i Hürriyet olarak biz de kutluyor ve saygılarımızı iletiyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları