Yağmurun tarıma faydası yoktur

ATADAN, dededen bir çiftçisisiniz. Hayatınız, ekip biçmekle geçmiş. Yağmurun yağmadığı yıllarda mahsulün kıt, yağdığında bol olduğunu aynen görmüşsünüz.

Haberin Devamı

Yağmur duasına çıkmışsınız. Yağmura rahmet demişsiniz. Yani Allahın en önemli iki vasfından biri olan “bolluk getirici, bağışlayıcı” sözcüğünü uygun görmüşsünüz. Derken bir gün gazetelerde okumuşunuz ki, Tarım Bakanlığı “bilimsel” bir araştırma yapmış ve “yağmurun, mahsule etkisi olmadığını” keşfetmiş. İşte o durumda ne hissederseniz, ben de “cari açıkla, döviz kuru arasında ilişki yoktur” tezini savunan raporlar hakkında onu hissediyorum.

* * *


Komşusu, Nasrettin Hoca’dan eşeğini istemeye gelmiş. Hoca eşeğini vermek istemediği için “eşek burada değil” demiş. Tam o esnada arka bahçedeki eşek anırmış. Komşusu hocaya, “bak sen yok diyorsun, ama içeriden eşeğin sesi geliyor” demiş. Hoca celallenmiş “Sen koskoca Hoca’nın sözüne inanmıyorsun da eşeğin anırmasına mı inanıyorsun. Yıkıl git karşımdan” diye adamı kovmuş. Şimdi siz bünyesinde belki yüz tane iktisatçı bulunduran koskoca Merkez Bankası’na inanmayacaksınız da “düşük kurdan yandım” diyen ihracatçılara mı inanacaksınız?


* * *


Hafta başında Ankara’da yapılan bir toplantıda Merkez Bankası başkanı “Dış Ticarette Yapısal Dönüşüm: Küresel Dinamikler ve Türkiye Ekonomisi” başlıklı bir sunum yapmış. Bırakın bilimsel araştırmayı, tutarlı düşünmek için izlenmesi gereken temel bir ilke vardır. O da sapla samanı birbirine karıştırmamaktır. Cevabı aranan soru, dış ticarette yapısal dönüşüm falan değildir. Soru şudur: Sonucu etkileyen diğer tüm şartlar sabit kabul edilse, döviz fiyatı ile cari açık arasında bir nedensellik ilişkisi var mıdır? Yüz ülkede, yüz yıl boyunca bin tane gözlem veya araştırma yapılsa bin tanesinin sonucu da “evet vardır” çıkar. Bunun aksini ispatlamaya çalışan bir rapora “Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir” diye başlanamaz. Bu sapla samanı bir birine karıştırmaktan daha kötüdür. Bu konuyu saptırmaktır.


* * *

Haberin Devamı


1. Sürekli cari açık vererek, ne “yüksek büyüme” ne de “fiyat istikrarı” sürdürülebilir.


2. Döviz arz ve talebi döviz fiyatına duyarlıdır. Dolayısıyla cari açık da döviz fiyatına duyarlıdır.


3. İktisatta, “bir şey değişir, her şey değişir” kuralı vardır. Döviz pahalı hale getirme politikası izlenirse, ekonomide cari açığı azaltan yapısal dönüşüm sağlanır.


4. Döviz fiyatının yüksek olması, yerli katma değeri arttırır. Katma değerin yüzde 70’i emektir.


5. Döviz ucuzsa, işsizlik meselesi halledilemez.


6. Sanayi, gelişmek için büyümeli, büyümek için dışa açılmalıdır. Bu da “önce” fiyat rekabetiyle sağlanır.


Son Söz: Boruda eğim ne yöneyse, su o istikamete akar. 

Yazarın Tüm Yazıları