Yabancı yatırımcıları darıltmayalım

2001 Krizi’nden sonra Türkiye’de iktisadi alanda istikrarı sağlamaya yönelik olarak çok önemli adımlar atmıştır. Elde edilen sonuçlar çok büyük bir başarıdır.

Ama, başarının arkasında gelişmekte olan ülkelere giden uluslararası sermaye akımlarının artmasının ve bizim de bu akımlardan yeterinden fazla yararlanmamızın önemi azımsanamaz. Uluslararası sermaye bir anlamda Türkiye ekonomisini ödüllendirmiştir.

Ödüllendiren merci cezalandırabilir de. Dolayısıyla, uluslararası sermaye girişlerinden olumlu etkilendikten sonra uluslararası sermayenin görmek istediklerini bizim görmezden gelmemiz kendimizi cezalandırılmaya mahkum etmek demektir. İleride olası sorunlarımızın sorumlusu olarak yabancı sermaye çıkışlarını gösteremeyiz.

GÜZELLİK YARIŞMASI

Amerikan ekonomisi hakkında ileriye dönük belirsizlikler küresel yatırımcıların kafalarını karıştırmıştır
. Amerikan Merkez Bankası, ekonomilerinin gidişi konusundaki uyarılarını giderek sertleştirmektedir. Faizler şimdiye kadar 1.5 puan arttığı halde, Amerika’da daha yüksek faiz artışlarının gündemde olduğu izlenimi giderek yayılmaktadır. Son dönemde bono faizleri beklentilerin üzerinde artmıştır. Bu şartlarda, gelişmekte olan ülkelerden küresel sermayenin belli bir ölçüde çıkması kaçınılmaz olabilir.

Küresel sermaye çıkacaksa, hangi ülkeden ne boyutta çıkacak? İşte, ülke ekonomilerinin sermaye çıkışları sonucunda ne kadar olumsuz etkileneceğini küresel sermayenin bu soruya vereceği yanıt belirleyecek. Küresel sermaye bazı gelişmekte olan ülkelerden belki hiç çıkmayacak, bazılarından ise çok yoğun çıkabilecek. Bizim gibi ülkeler arasında bir güzellik yarışması gibi bir olay yaşanacak. Şimdiye kadar güzellik yarışmasında önlerde yer alıyorduk.

Bu yarışmada Türkiye’nin önlerde bulunması, küresel sermayenin Türkiye ekonomisinden çıkmanın bir kazanç değil, bir kayıp olacağı yönünde düşünmesine bağlıdır. Örneğin, petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği bir dönemde küresel sermaye Rusya’dan çıkmak için iyi bir neden görmeyecektir. Ama, IMF ile program yapmakta geciken, gündemdeki yapısal reformları savsaklayan, aksine kamu finansmanını bozabilecek yeni planlar içinde olan ve Avrupa Birliği ile ilişkileri kör-topal götüren bir Türkiye küresel yatırımcılara Türkiye’den çıkmaları için yeterli neden yaratabilecektir.

RİSKLERİ AZALTMAK

Bu hafta başından beri mali piyasalarda gözlenen olağandışı çalkantının nedeni olarak küresel yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerden çıkmaya çalışmaları gösterilmektedir
. Büyük ölçüde bu gelişme doğrudur. Latin Amerika ülkeleri de bu rüzgardan olumsuz etkilenmektedirler.

Ama, aynı küresel yatırımcılar Rusya, Macaristan, Romanya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerden şimdilik göreli olarak daha az çıkmaktadırlar. O ülkelerde olumlu beklentiler hala korunmaktadır.

O ülkelerin mali piyasalarındaki çalkantı bizdeki kadar sert olmamaktadır. Çünkü, küresel yatırımcıların o ülkelerden yoğun olarak çıkmaları kazançtan çok, kayıp olarak algılanmaktadır. Halbuki, son birkaç yıldır Türkiye piyasalarından arzulananın ötesinde kárlar edilmiştir. Karları cebe koyup daha sonra Türkiye’deki gelişmeleri izlemek küresel yatırımcılar için daha akılcı bir strateji olmaktadır. Böyle düşünmeleri için nedenleri vardır.

Bu şartlarda, Türkiye’nin çabuk hareket edip yatırımcıların kafalarında soru işaretleri yaratan uygulamalardan ivedilikle kaçınması gerekmektedir. IMF ile bir programı başlatmak, AB ile ilişkileri olumlu adımlarla yoğunlaştırmak ve ekonomide yapısal reformları yeniden gündemin orta yerine taşımak Türkiye ekonomisini kısa dönemde çok ciddi risklerden koruyabilecektir.
Yazarın Tüm Yazıları