Yabancı sermayeye güvenerek cari açık vermenin maliyetleri oluyor

BANKALAR Birliği iki gün önce Brezilya’nın enflasyonla mücadele deneyimini konu alan bir konferans düzenledi. Katılımcıların çoğu bankacıydı.

Merkez Bankası Başkanı da oradaydı. Keşke, ekonomi politikalarının oluşturulmasında ve yönetilmesinde görev alan çok daha fazla kişi Brezilya’nın deneyimini dinleselerdi.

Gazeteler, Merkez Bankası Başkanı ve Bankalar Birliği Başkanı’nın zaten her yerde söylediklerini bir kez daha yazdılar. Ama, asıl ders alınması gereken Brezilyalı konukların söylediklerine birçok gazete hiç yer vermedi.

KESİLEN YABANCI SERMAYE

Brezilya
birçok açıdan bize benziyor. Onlara benzemediğimiz tek yan bir hiperenflasyon yaşamamış olmamız. Kamu borçlarının milli gelirlerine oranı yaklaşık bizim kadar. Kamu borçlarının düzeyi döviz kurlarına duyarlı. ‘Kriz’ kelimesi onların da iktisadi yazınında önemli bir rol alıyor.

2001 yılında Arjantin Krizi nedeniyle Brezilya ekonomisi de sallanıyor. 2002 yılı sonunda orada da hükümet değişiyor. Brezilya da anti-enflasyonist politikaların uygulamasına sarılıyor. Onlar da IMF ile bir ekonomik programı yürütmeye çalışıyorlar.

1990’lı yılların ikinci yarısından sonra Brezilya ciddi boyutlarda yabancı sabit sermaye yatırımları çekmeye başlıyor. Gelen yabancı sermaye yıllık bazda 20-30 milyar dolar civarında gerçekleşiyor. Özelleştirme yabancı sermayenin ülkeye çekilmesinde en önemli neden oluyor.

Yabancı sermaye akımı yoluyla gelen paraları Brezilya yüksek cari işlemler açığı vererek harcıyor. Büyüme hızlanıyor. Cari işlemler açığı milli gelirlerinin yüzde 5’i civarında gerçekleşiyor. Ama, enflasyonun da tek haneli rakamlara inmesi kolaylaşıyor.

2001 yılı sonundan itibaren yabancı sermaye akımı aniden sekteye uğruyor. Yılda 30 milyar dolara varan yabancı sermaye yatırımları yılda 5-10 milyar dolara düşüyor. 2002 yılında Brezilya 30 milyar dolar kadar bir döviz açığı ile karşılaşıyor.

Döviz açığının 10 milyar dolar kadarı döviz kurunun fırlamasını engelleme amacıyla Merkez Bankası’nın döviz satışlarıyla karşılanıyor. Açığın üçte ikilik kısmını ise Brezilya tüketimi kısarak karşılıyor. Yine de, siyasi belirsizliklerden de beslenerek Real-dolar paritesi 2.5’lardan 4’e kadar fırlıyor.

ESNEK MALİYE POLİTİKASI

Konuyu analiz eden Brezilya Merkez Bankası
’nın 1980’lerdeki Başkanlarından Prof. Affonso Pastore Brezilya ekonomisinde yaşanan şokların göreli olarak az hasarla atlatılmasının nedenini esnek maliye politikasına bağladı. Bir başka deyişle, Brezilya’da kamu sektörü finansmanı dış dengelerdeki beklenmedik şoklara karşı kendini ayarlayabiliyor. Örneğin, bu yıl faiz dışı fazla hedefini yılın ortasında milli gelirlerinin yüzde 3.75’inden yüzde 4.5’ine çıkarmaları da bu esnekliğin bir ifadesi olarak algılanıyor.

Ekonomide şokların nereden geleceğini önceden kestirebilmek zor değil, olanaksızdır. Ama, yüksek cari işlemler açığı verilen bir dönemde dış dengeden gelebilecek şokların olasılığı çok yüksektir. Konferanstan sonra kendi kendime düşündüm: Acaba Türkiye’de dış dengeden gelen bir şok yaşansa, Brezilya’daki gibi kamu finansmanı yeterli esnekliği gösterebilip göreli olarak yumuşak iniş başarılabilir mi?

Bu soruya cevabım maalesef olumlu değil. Bu nedenle de kamu finansmanında gerekli yapısal reformları yapıp kamu finansmanında yeterli ve gerekli esnekliğin oluşturulması hayati bir önem kazanıyor.
Yazarın Tüm Yazıları