Ya sonra, ne yaparız bundan sonra

İnsan yeni bir yasakla karşılaştığı vakit hep bir adım sonrasını düşünür.

Bu çok doğal. “Galiba bundan sonra da şöyle şöyle olacak” der, paranoyaklaşır.
Bir adım sonrasını da bünyeler ya kabul eder ya da etmez.
Etmezse ne olur? Hemen bir “açık” bulunur, yasaklar delinir, “gizli” olan makbul olur, vesaire...
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından hazırlanan yeni yönetmelikteki bazı maddeler de, insana ister istemez bir adım sonrasını düşündürtüyor.
Mesela en tartışmalı madde: “Yetkili satıcı tarafından satış belgesinde belirtilen işyeri adresi dışında satış ya da sunum yapılamaz.”
Bu ne demek?
Artık içki ruhsatı olmayan mekanlarda yapılan bir organizasyonda, bir davette veya bir galada içki servisi yapılamayacak demek...
Ya da düğün yapmak istediğiniz mekanın içki ruhsatı yoksa, yine içkisiz düğün yapacaksınız.
Bitmiyor...
Otoyollar ve devlet karayolları üzerinde bulunan tesislerde de içki satışı yasaklanıyor.
Bu önemli. Çünkü bazı Anadolu şehirlerinde içkili restoranlar hali hazırda karayolları üzerinde ya da karayoluna yakın.
Dolayısıyla bu restoranlar ya “içkisiz” olacak ya da ruhsatlarını iptal edecekler.
Mesela Trabzon’daki Süleyman adlı restoran-bar.
Burası, yemekleri ve ambiyansıyla şehrin en ünlü mekanlarından biridir. Restoranın yanındaki barı da popülerdir Süleyman’ın. Trabzonsporlu yöneticiler burada eğlenmeyi çok sever mesela.
Ama işte Süleyman, yeni yönetmeliğin işaret ettiği yola çok yakın.
Belki direkt yol üzerinde değil, ama iki adım ötesinde.
Acaba Süleyman’ın akibeti ne olur bu durumda? Meraktayım ve üzülüyorum şimdiden.
Çünkü bu yönetmelikteki kararlar aslında Anadolu’yu tamamen “içkisiz” bir alan yapmaya yönelik.
Büyük şehirde yaşayan yine bir yolunu bulur ve yasağı deler.
“Bir adım sonrası” dediğim zaten bu: Davetlerde gizlice içilmeye başlanır içkiler. Gizli gizli sunulur.
Yeni yasaklar gelip içki bulmak tamamen zorlaşınca da, “ev partisi yapmak çok moda” şeklindeki klişe cümle fena halde gerçek olur!
Herkes evlere kapanır, kaçak içkiler getirtilir oradan buradan, müziğin sesi açılır ve eğlenmeye devam edilir.
Onun “iki adım” sonrası da malum. Belki bu bile olmayabilir.
Neyse olası adımlar öncesi son durum bu.
Ve o durum da pek “şerefe” denecek türden değil...

Keşke söylemeseydi

Aşkın Nur Yengi yeni albümü vesilesiyle Hakan Gence’ye verdiği röportajda, Sezen Aksu’nun kendisine verdiği “Yasak Elmam” şarkısının aslında kimi düşünülerek yazıldığını açıklamış.
Meğer Ahmet Kaya’yı düşünerek yazmış bu şarkıyı Sezen Aksu.
Şimdi bu şarkıyı ilk kez dinleyecek olan biri, Ahmet Kaya referansıyla dinleyecek, şarkının kendine hissettirdiği duygulara yön vermiş olacak. Belki de bir şey hissetmeyecek.
Keşke bu bilgiyi şimdi değil, bir altı ay sonra söyleseydi Aşkın Nur Yengi.
Ahmet Kaya’ya karşı olduğumdan filan değil, ki “Uçun Kuşlar Uçun”a bayılır(d)ım mesela.
Sıfır bir şarkıyı dinlerken insan özgür olmalı. Hiçbir referansın etkisinde kalmadan, kendi kendine anlamlar yüklemeli. Eğer hoşuna gidip sevdiyse...
Neyse ki bu şarkının Sezen Aksu tarafından seslendirilen demo kaydı bir buçuk yıldır filan internetteki video paylaşım sitelerinde dolaşımdaydı.
Dolayısıyla “Yasak Elmam”ı sıfır referanssız Aksu’dan dinleyip sevmişlerdenim.
Su akmış ve yolunu bulmuş yani...

Akla takılanlar

SIZE... Merkez medyanın dergi dünyası “kapatılmalarla” sarsılırken bağımsız (ve de ücretsiz) şehir dergilerine her gün bir yenisi ekleniyor. Gittiğiniz kafede, restoranda ya da otelde bulup okuyabileceğiniz (isterseniz sonra eve götürebileceğiniz) bu dergilerin son örneği XOXO’ydu. Şimdi onun yanına SIZE geldi. SIZE’ın David LaChapelle imzalı ilk sayı kapağı dikkat çekici. İçeriği ise biraz ukala, biraz sıkılgan, biraz eğlenceli, biraz da şehir feylesoflarının günlüğü şeklinde...

TÜYLÜ CHANEL’LER... Şehrin gösterişli dünyasında bir tüylü Chanel kavgası varmış kaçırdığımız. Önce Gülben Ergen mi giymiş sonra Seren Serengil mi, artık bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Tek bildiğim bu tüylü Chanel botlar pek korkunç; hem şık durmuyor hem de ortama getirdiği kuzey kutbu ambiyansı gerçekçi değil.

SPOIL, BEJ VE DİĞER YENİLER... Şişhane’deki Spoil, Karaköy’deki Bej, Ortaköy’deki Nomads; şehrin en gıcır mekanları. Hepsine gidip ortamı koklamak, ne olup ne bitiyor görmek istyorum. Bazen bizdeki bu, “yeni mekan açmaya doyamama” iştahına bayılıyorum. İyi geliyor insana...
Yazarın Tüm Yazıları