Wikileaks Türkiye’ye yaradı

Wikileaks’in Amerika’yı rezil rüsva ettiğine dair genel hükümlere katılmayanlar da var. Örneğin, Amerikan dış politikasının önemli isimlerinden, Council on Foreign Relations adlı çok etkili düşünce kuruluşuna uzun yıllar başkanlık etmiş olan Leslie Gelb, Wikileaks’ten sızan bilgilerin, bunu yapanların niyetinin tam aksine Amerika’nın yararına olduğu düşüncesinde.

The Daily Beast adındaki tanınmış Amerikan internet gazetesindeki yazısında şöyle diyor Les Gelb:
“Wikisızdırıcaları, Amerika’nın bencil, aptal ve iğrenç olduğunu kanıtlamak için geniş bir gizli bilgiler destesini ortalığa yığdılar ama ortaya çıkarttıkları tam da aksini kanıtladı. Basının gözünü kamaştıran dedikodu ve ıvırzıvırı ayıkladığınız vakit, Wikisızdırıcalarının asla ummadıklarını açıkça görebilirsiniz: Amerika, korkutucu ölçüde komplike bir dünyadaki en tehlikeli sorunları ciddi ve profesyonelce çözmeye çalışıyor, ama çözüm empoze edecek güçten yoksun
Amerikan siyasi karar vericileri ve diplomatları, oldukça isabetli biçimde, yapmaları gerekeni yapmış olduklarını gösterdiler. Yabancı liderlerden önemli enformasyon elde etmek, ortak eylem için yol araştırmak ve müttefikler ve hasımlar üzerinde uygun ölçüde baskı uygulayabilmek için gayret göstermek. Ve bir çok durumda, hesap vermesi gereken Washington değil, ama korkaklık ve ikiyüzlülük nedeniyle ortak eylemden kaçınan yabancı liderlerdir.”
Leslie Gelb, bu değerlendirmesini güçlendirmek için bir dizi örnek veriyor. Özellikle, Kuzey Kore nükleer gücünün İran’a intikalini önlemek için, bu ülke üzerinde nüfuzu olduğuna inanılan Çin’e yönelik girişimler gibi.
Türkiye’nin kaybettiği bir şey yok
Bu bir görüş tabii ama Wikileaks’i sadece Türkiye ile ilgili “Amerikan dedikodu belgeleri” görürsek ya da bazı yetkili ağızların işin kolayına kaçarak söylediği gibi “İsrail oyunu” olarak tanımlamak yoluna saparsak, olan-biteni hiç anlayamamak gibi bir sonuca ulaşabiliriz.
Wikileaks’in en kestirme açıklaması, Amerikan Dışişleri Bakanlığı ile dünyanın her yanına yayılmış olan ABD’nin 274 büyükelçiliği, konsolosluğu ve diplomatik misyonu arasında bir kısmı “gizlilik kaydı”na sahip yazışmaların ortalığa dökülmesidir.
Hepsi bu.
Kimisi, Leslie Gelb gibi bundan aslında Amerika’nın yararlı çıktığını, onun işaret ettiği noktalara dayanarak ileri sürebilir, kimisi de tam tersi görüşü savunabilir.
Türkiye’de kendi açımızdan baktığımızda, kimi yetkili ağızların takındığı tavrı anlamak mümkün değil, çünkü Türkiye ile ilgili olarak şu ana kadar yayılan bilgilerden Türkiye’nin kazançlı çıktığını söylemek mümkün.
Türkiye’nin Wikileaks’ten ötürü kaybettiği bir şey yok.
Tayyip Erdoğan kazançlı çıktı
Gerek Başbakan Tayyip Erdoğan, gerekse Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugüne dek yayımlanan Wikileaks belgelerinden, yayım öncesine oranla daha güçlü çıkmış durumdalar.
Başbakan Erdoğan ile ilgili olarak tümüyle “duyum üzerine” kanıtsız-belgesiz biçimde eski Amerikan Büyükelçisi Eric Edelman’ın bir telgrafının üzerine CHP siyasi akıl yoksunu olarak atladı. Bazı gazeteler bunu “haber haberdir” gerekçesine sığınarak manşete taşıdı.
Ne oldu?
Tayyip Erdoğan ancak masum insanların bulabileceği bir öfke enerjisiyle, “Benim, İsviçre bankalarında Allah’ın bir kuruşum bile yok” diye haykırarak öyle bir gürledi ki, bunun bir “iftira” olduğuna inanmayan herhalde pek kimse kalmamıştır. Ana muhalefet partisinin seçim kampanyası silahı, kullanılamadan “kullanım süresi”ni doldurmuştur. Üstelik o silah bir “bumerang” olarak kendine dönmüştür.
Wikileaks’in Tayyip Erdoğan’a ve onun üzerinden Türkiye’ye zarar verdiği söylenebilir mi?
Clinton ile Aliyev zora düştü
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ahmet Davutoğlu’ndan alenen özür dilememiş midir? Wikileaks sayesinde, Clinton-Davutoğlu görüşmesi, Davutoğlu lehine “1-0” başlamamış mıdır?
Wikileaks sayesinde, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, daha “Bismillah’ demeden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e koşup, kendisine atfen yer alan sözleri yalanlamamış mıdır? Azerbaycan Devlet Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın önüne mahçup bir konumda çıkmamış mıdır?
Şu ana kadar Wikileaks’ten Türkiye’nin de, Türkiye’yi yönetenlerin kaybettikleri hiçbir şey olmadığı gibi, kazandıkları çok şey olduğu söylenebilir.
O nedenle, Türkiye’nin liderlerinin –eğer bir bildikleri yoksa- Wikileaks’ten “komplo teorisi” üretmek üzere telaşla her dakika ekran karşısına çıkmalarının gereği de yoktur.
Tabii, herşey şimdilik...
Yazarın Tüm Yazıları