Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu biraz harcanmış!

BALKÜPÜ Çay, geçen hafta vizyona giren yeni reklamında, NTV'nin ‘‘90 Dakika’’ isimli programına konuk oluyor.

Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Kenan Onuk ‘‘90 Dakika’’nın ortasında açmışlar çayları keyif yapıyorlar. Bir yandan da Balküpü çayın ne kadar kaliteli bir çay olduğunu, dangadak dangadak kafamıza kakıyorlar.

Balküpü reklamında ana sorun reklamdaki atmosferin çay tüketimi ile olan ilgisizliği. Öyle bir ilgisizlik var ki, inandırıcılık sorunu yaratıyor. İzleyici, reklamdaki ünlülerin Balküpü'nü sadece reklam olsun diye içtiklerini bal gibi hissediyor.

Bu sorun hissedilmiş olacak ki, reklamın sonunda Hıncal Uluç'a ‘‘Bal Gibi Gol’’ dedirtilerek zoraki bir ilişkilendirme çabası içine girilmiş. Aslında Haşmet Babaoğlu'na ‘‘Bu futbolcu amma ballı ya’’, Kenak Onuk'a‘‘Ballandıra ballandıra’’ anlatıyorsunuz dedirtilerek kare tamamlanabilir, ‘‘ilişkilendirme’’ konusunda nirvanaya ulaşılabilirdi. Nasıl olmuş da böyle bir fırsat kaçırılmış anlamıyorum!

Ben Balküpü'nün bu formatına ‘‘TV programıymış gibi yapan reklam formatı’’ diyorum. Bu formatı Anadolu Sigorta icat etti. Anımsarsanız, Haluk Bilginer'in oynadığı reklam, ‘‘Tatlı Hayat’’ dizisiymiş gibi yapıp, sigorta poliçesi reklamı yapıyordu. Çok da başarılıydı. Çünkü sigorta rasyonel güdülerle alınıyor ve daha fazla bilgi ağırlıklı reklam gerektiriyor, ‘‘Tatlı Hayat’’taki konu örgüsü de öğreten bir öykü yaratmaya elveriyordu.

Çay ise daha çok duygusal güdülerle tüketiliyor ve ‘‘dangadak dangadak’’ mesajları kaldırmıyor. Bu nedenle eğer Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu böyle bir karikatürize ortamın dışında, gerçek hayatlarında Balküpü ile buluşturulup, onlarla çay arasında daha duygusal bir ilişki yaratılsaydı, iki ünlünün hayranları Balküpü'nü bulunduğu yerden daha öteye taşıyabilirlerdi.

Yeni reklamdaki karikatürize ‘‘90 Dakika’’ ortamı bilinen bir markayı biraz ünlü biraz mizah yardımıyla bir kez daha bilinilir kılıyor o kadar. Belki markayı biraz daha geniş ve erkek bir kitleye yaygınlaştırıyor olabilir ama bu durumda da atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor. (Reklam Ajansı: Birikim/FCA, Rating: * *)


Galatasaray'da zamanlama hatası


GALATASARAY
'ın resmi internet sitesini duyurduğu reklamın amacı site trafiğini arttırmak.

‘‘Galatasaray.com Galatasaray gerçeğini ayrıntılarıyla bulabileceğiniz tek yerdir’’ mesajı ikna edici bir şekilde verilebilirse trafiğin artacağı öngürülmüş. İkna çengeli ise doğallık. Düşünce doğru. Soyunma odasında geçen reklamda Fatih Terim, kendine özgü el kol hareketleriyle içeriği çok merak edilen ve bugüne kadar ekranlarda görülmeyen ‘‘motivasyon’’ konuşmalarından birini yapıyor. Doğallığı yakalamak için belli ki epeyce uğraşılmış, kameralar bir süre Galatasaray'la içiçe yaşanmış.

Sonuç, Fatih Terim'in hareketlerinde kamera baskısıyla, hafif bir yapaylık hissedilse de (elleri ağzından çıkanlardan daha hızlı hareket ediyor) oldukça başarılı. Doğallık izlenimi öngörülen iknayı sağlamakta gecikmiyor. Keşke bu kadar başarılı bir reklamda zamanlama hatası yapılmasaydı. Söyler misiniz maçların devre arasında, insanların futbola, dolayısıyla Galatasaray'a ilgilerinin azaldığı bir ortamda böyle başarılı bir reklamı gösterime sokmanın ne anlamı var?. Eğer ikinci devrenin daha başında gösterime girseydi etkisi çok daha kalıcı olurdu. Yayına girecek üç galatasaray.com reklam filmi daha varmış haberiniz olsun.. (Reklam Ajansı: Red, Rating: * * * *)


Dünyanın kullanma süresi hiç bitmemeli!


DÜNYAYI
, ‘‘el bebek gül bebek’’ davranarak koruma anlayışına ‘‘sürdürülebilirlik’’ deniyor. Eğer reklamcıların ‘‘sürdürülebilirlik’’ konusunda ne yapmaları gerektiğini öğrenmek istiyorsanız adres 30 Ocak 2003 Lütfi Kırdar. Reklamcılar Derneği bu konudaki en yetkin kişi Mike Longhurst'ü konuşmacı olarak getiriyor. Üstelik ücretsiz. Kaçmamalı.. (Ayrıntıları www.rd.org.tr'den öğrenebilirsiniz)


Çaycı Hüseyin neye hizmet ediyor?


ÇOCUKLAR
Duymasın'la yıldızı parlayan ‘‘Hüseyin’’in oynadığı Starcep reklamı dikkat çekmede başarılı. Starcep'in ‘‘hattı açık kontörlü telefon’’ olduğunu, kapsama alanı sorunu olmadığını (köy gibi bir yerde çekilmiş ya) açık seçik anlatıyor. Ama yine ‘‘Arap yağı bol bulunca’’ deyişini hakederek, kulağı ters taraftan tutarak ve kullanılan ünlünün neye hizmet ettiği belli olmadan. Nüfus kağıdını unutma esprisi ise çok zorlama. Hatta tam kel (ben) alaka! (Reklam Ajansı: ATCW Rating: * *)


Oralet kültürü TylolHot'a çalışıyor


GEÇENLERDE
şifayı kaptım, halsizlik, baş ağrısı, ateş.. Çok geçmeden de kendimi, sağlığında koç, hastalığında kuzu her erkek gibi iki seksen bir doksan yatakta buldum. Başucumda da ev sağlık müdürümüz Ecmel, elinde de dumanı üstünde TylolHot.. Türkiye'mizin yeni soğuk algınlığı ve grip ilacı.. ‘‘Sıcak içilecek iç!’’ komutuyla dayadım bardağı ağzıma, iki yudum aldım, ağzım, boğazım, yemek borum, midem her yanım kavruldu. Bu TylolHot eziyeti bütün gün boyunca devam etti: ‘‘Sıcak içilecek iç!’’ Neymiş efendim, TylolHot'ın sıcak içilmesi gerekiyormuş, aksi takdirde etkili olmuyormuş. Bir de Türkiye'de işkence yok diyorlar!

Sonraki gün dayanamayıp doktora indim, pardon çıktım. Ağzımı açmamla ‘‘Bademcik iltihabı’’ teşhisini yedim. Sıra reçeteye geldiğinde ‘‘İki kutu da TylolHot yazar mısınız?’’ diye sordum, ‘‘Yazmam’’ dedi doktor, ‘‘Bademciklere sıcak iyi gelmediği için TylolHot vermiyorum.’’

Sonra da devam etti: ‘‘Zaten yeni moda da bu ilaç, herkes bilip bilmeden kullanıyor. Biz Türklerde ‘soğuk algınlığı durumunda sıcak bir şey içersek iyileşiriz' inancı var ya ondan yararlanıyorlar. Aslında hangi soğuk algınlığı ilacı sıcak suyla alınsa aynı etkiyi yapar. Bir paketinde çok fazla şeker var. Çok fazla tepki gelince içinde tatlandırıcı bulunan TylolHot D'yi çıkardılar.’’

Hemen ailemizin kulak, burun, boğaz uzmanı Prof. Dr. Cemal Cingi’yi aradım. Nasıl arama evdeki ‘‘Sıcak içilecek iç!’’ işkencesini düşünsenize! Cingi, ‘‘Valla ben de öneriyorum. Neyi sıcak içersen kana çabuk karışır, dolayısıyla normal bir tableti de sıcak suyla içersen kana karışması hızla olur. Ama çok sıcak olmamalı, sıcak ılık olmalı. Şeker konusu doğruysa ilginç’’ dedi.

Sonra TylolHot'u üreten yerli ilaç firması Nobel'i aradım. Sıcak içilen parasetamol kombinasyonlarında hem daha kısa sürede etki yarattığını hem de etkinin daha uzun süreli olduğunu söylediler. Soğuk içilirse de etkili imiş ama daha uzun sürede etki edermiş. ‘‘Aman’’ dediler ‘‘Kaynar kaynar içmeyin sıcak-ılık olsun!’’ (Alooo işkenceci, okunuyor değil mi bu satırlar?) Normal bir poşet TylolHot ise 5 kesme şeker içeriyormuş ve 62 kalori veriyormuş. Yani günde üç tane içseniz 186 kalori. Aman diyabetikler dikkatli olun..

Sonuç: TylolHot ‘‘sıcak iç, söktürsün’’ damarımıza basan bir pazarlama harikası. Kentlerde eczane ve doktorlara da iyi pazarlanıyor. Ancak Nobel'in özellikle içerdiği şeker ve yanlış kullanımı konusunda daha bilgilendirici olması gerekir. Siz yine de bir doktora danışmadan kullanmayın. İlaç reklamları serbest olsa, inanın bu sorunları yaşamayız. Durun eczacı arkadaşlar, hemen kızmayın, ‘‘Bacak kadar çocuklar eczanelerde reçetesiz antibiyotik satıyor’’ dedim mi? Demedim. Hem anlamıyor musunuz, burada sizin için bir fırsat var. Evdeki işkenceden kurtulamama yardım edin bir daha kapitalistlere ruhunu satan namert!


Çekirgelik


Birinden bir şey beklemeyince asla düş kırıklığına uğramaz insan.

(Sylvia Path)
Yazarın Tüm Yazıları