Yine de aklıselim

BU yazının yazıldığı saatlerde görülen odur ki; Kopenhag'da bize, şartlı olarak Aralık 2004 tarihi verilecek.

Bu yazı buruk bir eda içinde ama yine de aklıselimi kaybetmek istemeyen bir ruh haliyle yazılıyor.

* * *

Ne kadar üzgün olursak olalım, şu gerçeklerden kaçamayacağız:

1) Türkiye artık, beğenmese de, çok geç olduğunu düşünse de, AB'den bir tarih almıştır; Türkiye AB'ye bir daha kopmamak üzere bağlanmıştır.

2) Türkiye, 2004'te kendini 15 üyeli AB'ye değil, aralarında Kıbrıs'ın bulunduğu 25 üyeli AB'ye kabul ettirecektir. Ancak, alınan karara göre, 10 yeni ülke bize kapris yapamayacak!

3) Türkiye'ye istediği tarihin verilmemesinin esas nedeni, ülkemiz Kopenhag kriterlerine uyum çabasında, ev ödevini Anayasa, kanun, yönetmeliklerin değiştirilmesi seviyesinde tamamlamamış, yasalaştırdığı kriterleri ise uygulamaya koymakta geç kalmıştır.

Türkiye'yi Kopenhag'da temsil eden R.T.Erdoğan'ın yasaklı, hele hele düşünce suçlusu olması bu duruma en güzel örnektir.

Türkiye'nin istediği 2003 tarihini alamamasının (1 yıl gecikmesinin) esas nedeni ise;

4) Türkiye'de muazzam bir azınlığın ve KKTC'yi yönetenlerin Kıbrıs meselesinin çözülmesinde ‘‘çözümsüzlüğü çözüm olarak’’ görmesidir.

* * *

Peki ne olacak?

1) Türkiye yoluna aynen devam edecek. Kopenhag kriterleri AB'ye değil, Türk insanına lazım.

2) Türkiye kimseyi dışlayamaz, dışlamamalı. Ülkede her kim AB'ye tepki olarak boykottan bahsediyor veya Gümrük Birliği'nden çıkmayı seslendiriyorsa, en masumane deyişle saçmalıyor.

a) AB ülkelerinin ihracatımızda payı % 60.

b) Doğrudan tehdit etmeye yeltendiğimiz Almanya ve Fransa'nın ihracatımızda payları, sırasıyla % 16 ve % 6.

Almanya'nın ihracatında Türkiye'nin payı ise sadece % 1, Fransa'nın % 0.7.

Tavşan dağa küsse ne yazar!

c) Gümrük Birliği'nin getirdiği rekabet ortamının nimetlerini, Türk tüketicisinin elinden kimse alamaz. Bugün Kuş serisi dışında arabalar üretiyorsak, beyaz eşyada Avrupa ile rekabete girebiliyorsak, bu Gümrük Birliği sayesindedir.

Hele hele Türk üreticisinin, Gümrük Birliği nedeniyle 52 milyar $ kaybettiğini söylemesi, rakamsal olarak doğru olabilir ama sebep Gümrük Birliği değildir.

Bu kayıp, kısır mali politikalar ve veri dönemde Türk Lirası'nın aşırı değer kazanması nedeniyledir. Suçlu Gümrük Birliği değil, bizzat Türkiye'yi yönetenlerdir. Kur makası arasındaki fark nedeniyle bazı işadamları da Batı'dan dolar getirip bozdurarak, devlete fahiş faizle borç vermiş, zararlarının en azından bir kısmını kapatmışlardır.

* * *

Türkiye, önce canı istediği kadar istediğine kızmalı, sonra bu gerçekleri hazmetmeli, daha sonra da yoluna aynen aklıselime öncelik vererek devam etmelidir.
Yazarın Tüm Yazıları