At koşar, Maliye şaşar!

BAŞLIKTAKİ deyim, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü Öğretim üyelerinden Prof.Dr. Metin Taş'a ait.

Taş, at yarışları üzerine uygulanan müşterek bahislerde kazanılan ikramiyelerden dolayı, ‘‘veraset ve intikal vergisi’’ olarak, ciddi bir vergi kaçağı olduğunu tespit etmiş ve bu konudaki tespitlerini, Yaklaşım Dergisi'nin, Aralık 2002 sayısında ayrıntılı olarak açıklamış.

İLGİNÇ TESPİTLER

Prof. Taş'ın tespitleri özetle aşağıdaki gibi.

At yarışlarında yüksek ikramiye kazananların çoğu, yeri yurdu olmayan gariban kişileri bulup, ikramiyeyi bunların kimlik bilgilerine göre alıyorlar. Bunlar da, kazandıkları ikramiyeyi beyan etmiyor, dolayısıyla vergi de ödemiyorlar.

At yarışından kazanılan ikramiyelerde, vergi istisnası 1999'da 213 milyon TL., 2000'de 323 milyon TL., 2001'de 503 milyon TL., 2002'de ise 770 milyon TL. olmasına rağmen, Türkiye Jokey Kulübü (TJK) bu istisnayı yıllardır tam 2 milyar TL. olarak uyguluyor. Müşterek bahislerde kazanılan ikramiye tutarı 2 milyar TL.'yi geçmediğinde, ganyan bayilerinde ya da hipodromlarda, ‘‘herhangi bir kimlik tespiti yapılmadan’’ ikramiye bileti ibraz edene parası ödeniyor. Vergi Kanunu esas alınacağına Karaparanın Önlenmesine Dair Kanun'daki 2 milyar TL.'lik sınır esas alınıyor. Bundan dolayı da ‘‘büyük bir vergi kaybı’’ var.

TRİLYONLUK KAYIP

Prof. Taş, belli ki at yarışlarına meraklı bir bilimadamı. Tespitlerinin ardı arkası gelmiyor. Örneğin;

TJK, ikramiye ödemelerinden yüzde 15 stopaj yapması gerektiği halde, Maliye Bakanlığı 28 No.lu Veraset ve İntikal Vergisi Tebliğinde ‘‘yorum hatası’’ yaparak, yasa ile verilen vergi kesme yetkisini, tebliğ ile kaldırmış.

Maliye, tebliğ ile hatalı bir yorum yapmasaydı, at yarışlarından kazanılan ikramiyelerden, yüzde 15 oranında vergi kesilecekti. Maliye'nin yanlış yorumu, on trilyonlarca liralık vergi kaybına neden olmuş.

Prof. Taş, bu tespitlerini yaptığı araştırmasını yayınlarken ‘‘At koşar, Maliye şaşar!..’’ başlığını koymuş. Ne dersiniz haksız mı?

Kendisini arayıp konuştuk, yazdıklarının bizzat gözlemleyerek tanık olduğu hususlara dayandığını belirten Taş, Maliye'nin durumunu da aşağıdaki fıkraya benzetti.

AT YARIŞI VE TEMEL

Temel
hayatında ilk defa atyarışlarına gidiyor ve bu konuda bilgisi olmadığı için, tesadüf, yarışta hiç şansı olmayan bir yarış atına büyük bir bahis oynuyor.

Derken yarış başlıyor. Daha startla birlikte Temel'in atı en geride. Önde çekişen diğer atlara oynayan kişiler ayakta ve bağrışıp çağrışıyorlar. Temel de ses yok. Nasıl olsun ki onun atı en arkada. Fakat, Karadeniz uşağı kolay kolay yenilgiyi kabul eder mi...

Temel de ayağa kalkıyor ve başlıyor bağırmaya;

- Hey yavrum hey... Ata bak ata, katti önüne hepsini kötüriy...

TEBESSÜM


Telefonla konuşan at


AKŞAMLARI geç saatlerde eve gelmeyi alışkanlık haline getiren ve zaman zamanda ufak tefek çapkınlıklar yapan adam, bir sabah kalktığında, karısının sinirli bir şekilde, kendisine ters ters baktığını görünce, dayanamayıp sormuş.

- Hayrola, ne oldu karıcığım. Sabah sabah çok sinirli gözüküyorsun?

- Tabi sinirli olacağım. Nedir bu ceketinin cebindeki kağıtta yazılı olan?

- Neymiş karıcığım?

- Daha ne olacak, bir kadın ismi, bir randevu saati ve de bir telefon numarası... Aynen şöyle yazıyor. Hülya, saat 16, Tel: 216 41 28

Bizimki, biraz şaşırır gibi olmuş ama hemen toparlanmış;

- İlahi karıcığım sinirlendiğin şey de bu mu? Şunu doğru dürüst söylesene... Hülya, at yarışlarında üzerine oynadığım atın ismi, saat 16 ise koşacağı saat, telefon numarasına gelince, o da; benim adıma müşterek bahis oynaması için aradığım arkadaşın numarası... Sabah sabah gereksiz yere sinirlendiğin şeye bak!..

Kadıncağız gerçeği öğrenince, mahcup olmuş ve kocasından da özür dilemiş. Olay kapanmış gitmiş. Aradan bir hafta süre geçmiş, adam eve geldiğinde karısını yine sinirli bulmuş ve sormuş;

- Hayrola karıcığım, yine ne oldu?

- Daha ne olsun... Şu senin at vardı ya Hülya mı neydi adı?

- Evet ne olmuş?

- Hiç ne olacak... O at, iki saat önce seni telefonla aradı da...

HAYRET


At yarışı ve karapara

AT yarışlarına meraklı bir Hürriyet okurunun, ilginç bir tespiti var.

At yarışlarında büyük ikramiye kazananların biletini, bazıları kazanan kişiye yüzde 10 fazlası vermek suretiyle satın alıyor ve gidip kendi adına ikramiyeyi tahsil ediyormuş. Okurumuz, merak edip nedenini araştırmış ve bu kişilerin, trilyonlarca liralık karaparayı ‘‘at yarışında kazandık’’ diye akladıklarını tespit etmiş!..

At yarışlarında bu yolu izleyenler, herhalde trilyonluk ‘‘milli piyango’’ çekilişlerinde de, benzer yönteme başvuruyorlardır...

GÜNÜN SÖZÜ


Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden bir atlı gidiverir.

Benjamin Franklin
Yazarın Tüm Yazıları