Türkmenler olmadan asla

IRAK ile ilgili haberleri okudukça aklıma Bağdat, Kerkük geliyor. Üç ay önce oralardaydım.

Duygularını içlerine gömmeden, düşüncelerini Saddam'ın sunduğu kalıplara dökmeden yaşamaları mümkün olmayan Iraklıları anımsıyorum.

Devletin verdiği birkaç kuruş maaş dışında ne satacak bir şeyleri, ne de çalışacak iş yerleri kalanlar;

Bir havuzda çökeltildikten sonra kente dağıtılan Dicle'nin bulanık suyu, o suyla yapılan Basra Limonu çayları geliyor aklıma.

Şimdi onların kaderiyle ilgili kararlar alınıyor. İşgal planları yapılıyor.

Onlar ise dünyadan kopuk. Ne televizyon, ne radyo. Adım adım yaklaşan felaketi bekliyorlar. Tek sığınakları din.

Hafta sonunda Londra'da toplanan Saddam karşıtları ‘‘Demokratik Irak’’ kararı almışlar.

Hava ve kara harekatlarına gerek kalmadan Saddam'ın devrilmesini tercih ediyorlarmış.

Son zamanlarda, çevresine birkaç kişiyi toplayan eski subayların oluşturduğu muhalefet hareketleri arttı. Ne yapabilecekler? Saddam'ı devirebilecekler mi?

Dışarıdan verilen talimatlarla, Irak halkını ayaklandırmak mümkün değil.

Yine haberler geliyor. Kerkük'te geçen hafta 33 kişi kurşuna dizilmiş. 33 Şii Türkmen (Türkmenlerin yüzde 20'si Şii). Bir camiiye yapılan baskından kaçmak isteyince ateş açılmış üzerlerine.

Darbe haberleri ortalarda dolaştıkça güneyde, Şii Arapların yaşadığı Basra bölgesinde yine temizliğe girişmişler Saddam'ın istihbarat birimleri ve güvenlik güçleri.

* * *

TÜRKMEN
Cephesi'nin Washington Temsilcisi Orhan Ketene, kısa bir ziyaret için Türkiye'deydi, dünkü yazımda da Ketene'den söz etmiştim. Bugün de anlattıklarını aktarmaya devam etmek istiyorum.

Irak dışında muhalefet hareketleri enflasyonu yaşandığını anlatıyor Ketene. Buna rağmen Irak içinde durum farklı, Saddam Hüseyin'e bağlı ve birbirinin gözetimi altında beş ayrı istihbarat örgütünün faaliyet gösterdiği, ordu ve Devrim Muhafızları diye iki silahlı gücün bulunduğu bir yerde halktan ayaklanma beklemek insafsızlık. Ketene de ‘‘İçeriden devrim zor’’ diyor zaten.

Muhalefet, ABD planlarına göre Saddam sonrası için gerekiyor. Bunlar arasında en güçlüleri Kürtler. Çünkü silahlı güçleri var.

Kürtler aynı zamanda Washington'un en güvendiği muhalefet grubu.

Ketene'ye, Amerikan Yönetimi'nin Türkmenler konusundaki yaklaşımını soruyorum.

‘‘Uzun bir süre bizi dikkate almıyorlardı. Sayıca az olduğumuzu söylüyorlardı. Silahlı gücümüzün bulunmaması da etkendi. Kürtlerin katıldığı toplantılara davet edilmiyorduk. Ama son zamanlarda değişiklik var. Çünkü biz ısrarla kendimizi tanıtıyoruz ve isteklerimizi dile getiriyoruz. Projelere bizi de çağırmaya, bizi de dinlemeye başladılar.’’ Ketene böyle söylüyor.

Ankara Süreci ile gündeme gelen ama daha sonra unutulan Türkmenlerin yeniden hesaba katılması, Irak'a karşı bir operasyonda Türkiye'ye verilecek rolün önemini gösteriyor. Bu bir. Ama daha da önemlisi, Türkmenler dikkate alınmadan Irak'ta gerçek demokrasiden söz edilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Yazarın Tüm Yazıları