Cihangir'den başka semtler de var

GEÇEN haftaki Tempo dergisinde Berrin Karakaş imzalı Cihangir Cumhuriyeti yazısını görünce, ağzımdan çıkan ilk cümle şuydu: Gene mi Cihangir.

Mesleki deformasyondan insanlar mümkün olduğunca kaçabilmeli. Gazete, sanat ve edebiyat dünyasından bir çok kişi bu semtte yaşayınca, hemen hemen her hafta, gazete ve dergilerde Cihangir Edebiyyatı'nı okumaktan artık gına geldi.

Bir semte bu kadar övgü yağdırılınca ben ondan soğurum, başka semtlerin hakkı yendi diye.

Teşbihte hata olmaz hatasız teşbih olmaz, deyip lafa gireyim: Nasıl sevimli bir yaratığın kırk öyküsü var, kırkı da ahlat üstüneyse, gazeteci arkadaşlarımızın da kırk öyküsü Cihangir üstüne.

İstanbul, Cihangir'den ve Beyoğlu'dan ibaret değildir.

Eli klavye tutan hanımlar, beyler! Biraz semtinizden dışarı çıkın, mahallelilik ruhunun sadece burada yaşamadığını görün.

Yolunuz hiç Fatih'e, Aksaray'a, Beşiktaş'a düşmez mi?

Boğaz'ın karşı kıyısına hiç gitmez misiniz?

Ben eski bir İstanbulluyum ama belli bir semtte odaklanan İstanbul sevgisini yapmacık bulurum.

* * *

TEMPO
dergisinin Genel Yayın Müdürü Kerem Çalışkan'ı aradım, Cihangir konusundan bıktığımı söyledim, hak verdi, ayrıca bana bir de Yayan Cihangir Cemaati'nden söz etti. Onlar hiçbir araca binmezler, Cihangir sınırları içinde yürürlermiş.

Cemaatçilikten hiç hoşlanmam, bireyciliğin düşmanıdır.

Fatih'e, Balat'a, Beşiktaş'a, Üsküdar'a bir zahmet uğrasanız, suni olmayan mahallelilik ruhunun daniskasını orada bulursunuz.

Adalar üzerine tek satır okuyamadım, deniz aşırı mekánlara da pek ulaşamıyoruz. Herhalde su korkusundan.

Mısır Çarşısı'nın, Kapalı Çarşı'nın içine giremiyorlar, belki meslektaşlarımda agorafobi var. Beykoz ve Altunizade üzerine de yazmamaya ant içtik.

Semt esnafından söz edenler, kenar semtlerin esnafını görmeden karar vermeyin.

Yazıdaki bir kutuyu gülümseyerek okudum:

Bir lokantadan söz edilirken Pavarotti de müdavim denmiş. Yani ünlü tenor sürekli oraya gidiyormuş. Anlaşılıyor ki, tebdil-i kıyafet edip sık sık Cihangir'e geliyor, kimseye görünmeden yemeğini yiyip dönüyor.

Berrin Karakaş bir de garip tespitte bulunmuş:

‘‘Şu anda Ataköy gibi ruhsuz yeni semtlerin yanında, mahalle ruhunu koruyan bir Cihangir var.’’

Ataköy
, modern bir yerleşim birimidir, ayrıca ben orada yıllarca oturdum, severim de. Ruhun binalara göre değil, insanlara göre olduğunu hatırlatayım. Üstelik Ataköylüler de semtlerine sahipler, bir de gazeteleri var.

Bakın gördünüz mü Cihangir Postası'ndan sonra bir yerel gazete daha kazandınız.

Tam bu yazıyı okurken, Aydın Boysan'ın İstanbul'un Kuytu Köşeleri kitabı ulaştı.

Narlıkapı'yı, Kumkapı'yı, Yeşilköy'ü, Yüksekkaldırım'ı, Çamlıca'yı, Kocamustafapaşa'yı, beş on yıllık değil 170 yıllık Safa Meyhanesi'ni okuyunca, kitabın genç arkadaşlar için iyi bir İstanbul rehberi olduğu kanısına vardım.

* * *

BİRKAÇ
gün Cihangir'den geçmeyeceğim. Israr bende alerji yapar.

Oradaki sevgili dostlarım alınmasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları