Semt pazarının sanal kahramanı

Güncelleme Tarihi:

Semt pazarının sanal kahramanı
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2002 16:13

Mehdi Görük 29 yaşında... İlkokulu dışarıdan bitirmiş. Pazarcılık yapıyor. Mantar, kivi ve muz satıyor. Farklı olma azmiyle birçok meslektaşının aklından bile geçiremeyeceği hayaller kuruyor, projeler geliştiriyor. İki yıl önce kurduğu internet şirketi www.meyza.com ile toptancıları ve marketleri sanal dünyada buluşturmayı hedefliyor. Bulduğu reklam ve pazarlama stratejileriyle semt pazarlarını kalite kavramıyla tanıştırmaya çalışıyor. Logosundan marka adına kadar her şeyini tek başına yarattığı şirketini bir gün zirvede görmek istiyor. Yaptığı çalışmalarla dalga geçen arkadaşları ve ailesine aldırmıyor, yoluna devam ediyor. Azmin ve ümidin karşılıksız kalmayacağına inanıyor.

Mehdi Görük 29 yaşında... İlkokulu dışarıdan bitirmiş. Pazarcılık yapıyor. Mantar, kivi ve muz satıyor. Farklı olma azmiyle birçok meslektaşının aklından bile geçiremeyeceği hayaller kuruyor, projeler geliştiriyor. İki yıl önce kurduğu internet şirketi www.meyza.com ile toptancıları ve marketleri sanal dünyada buluşturmayı hedefliyor. Bulduğu reklam ve pazarlama stratejileriyle semt pazarlarını kalite kavramıyla tanıştırmaya çalışıyor. Logosundan marka adına kadar her şeyini tek başına yarattığı şirketini bir gün zirvede görmek istiyor. Yaptığı çalışmalarla dalga geçen arkadaşları ve ailesine aldırmıyor, yoluna devam ediyor. Azmin ve ümidin karşılıksız kalmayacağına inanıyor.


Mehdi Görük'ün İstanbul macerası 1986'da Batman'dan ayrılarak İstanbul'a gelişiyle başladı. Baba mesleğini sürdürdü. Pazarcılık işine soyundu. Ancak ortada ters giden birşeyler vardı. Çevresindeki hemen herkes aynı işi yapıyordu. Herkes pazarcıydı, herkes aynıydı. Kendi deyimiyle ‘‘farklı bir şeyler‘‘ yapmak gerekiyordu.

Farklı olma arayışı sattığı ürünlerle hayat buldu. Çevresindekiler domates, biber satarken o, kivi, muz ve mantar gibi farklı ürünler satmayı seçti. Ancak hala 'en farklı' satıcı değildi. Çünkü aynı ürünleri satan onlarca arkadaşı vardı.

Görük'ün ikinci hamlesi tam bir pazarcılık devrimi oldu. Farklı olmak için kendi markasını yaratmak zorunda olduğunu anladı. Geceler boyu sayfalarca süren çalışmalardan sonra şirketi Meyza'yı yarattı. Adına ve amacına uygun logo tasarladı.

POŞETLER, AFİŞLER

Şirketin kuruluş aşamasının ardından farkını müşterilerine yansıtması gerektiğine karar verdi. Meyza logolu poşetler yaptırdı. Muz, kivi ve mantarlarını bu poşetlerle satmaya başladı. Pazardaki standına özel Meyza baskılı afişler hazırlattı. Amacı semt pazarlarını kalite kavramıyla tanıştırmaktı: ‘‘Pazardaki herkes aynı şeyleri yapıyordu. Kalite anlayışı sıfırdı. Gelen muzların yarısı koçandı. Ben bu durumun önüne geçmeye çalıştım. Müşterilerimi kandırmadım.‘‘

1999'da iş dünyası yepyeni bir kavramla 'sarsılıyordu'. İnternet her mecrayı etkisi altına almıştı.

Görük bu durumun farkındaydı. Yıllardır hakkında kitaplar okuduğu ancak uzaktan izlemekle yetindiği bilgisayarla tanışmaya karar verdi. İnternet kafeler aracılığıyla hem bilgisayarla hem de internetle tanışma fırsatı buldu. Karşılaştığı sonsuz dünya onu heyecanlandırdı. O da birçok büyük şirket gibi şirketini internete taşıyabilir, ticaret yapabilirdi:

‘‘Önceleri internet kafelere girmekten çekiniyordum. Sonra bu korkumu yendim. İnternete chat yaparak başladım ama zamanla başka bir dünya olduğunu keşfettim. Ben ilkokulu dışarıdan bitirdim. Yani okumam yazmam vardı ama internet ortamında İngilizce bilmeden bilgi sağlamanız çok zor. Kitaplardan, internetten bulduğum bilgilerle İngilizcemi geliştirdim. Bir süre sonra chat yapmamaya başladım. Kendime bir site kurmak için çalışıyordum. Sanal ortamda tanıştığım bir tasarımcı bana sitemi yapabileceğini söyledi. Kasım 2000'de Meyza'nın ilk sitesi açıldı. Üç sayfadan oluşan bu site profesyonel değildi. Geçen yıl tanıştığım bir başka tasarımcıyla daha iyi bir site yapması için anlaştım. O tasarımını yaptı ben de içerik yazılarını oluşturdum. www.meyza.com böyle oluştu.‘‘

Görük, insanların henüz internet üzerinden alışveriş yapmaya hazır olmadığını düşünüyor: ‘‘Şimdilik insanlar internetten meyve almıyorlar ama gelecekte alacaklar. Ben ileride bu hizmeti vereceğim. Şimdiki amacım Meyza.com'u toptancıların marketlerle buluştuğu bir site haline getirmek. Marketler siteden en uygun satıcıları seçebilecekler. Ben her iki taraftan üyelik ücreti alacağım. Dilerlerse ben de onlara ürün satacağım.‘‘

CEO’LAR HATA YAPTI

Görük, internet sitelerinin birer ikişer yok olmasını başlarındaki insanlara bağlıyor: ‘‘Dotcom şirketlerine çok para yatırıldı. Ama idare edemediler. Çünkü CEO'ları (icra kurulu başkanları) bu işi bilmiyorlardı. Bu geçici bir durum. İleride bu şirketler tekrar para kazanmaya başlayacaklar.‘‘

Meyza’nın öyküsü

Mehdi Görük Meyza markasını buluş öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘‘Marka ismini bulurken insanlar ilk gördüklerinde belleklerine yerleşsin diye anlamı olmayan bir kelime oluşturmaya çalıştım. Meyve'nin 'mey'ini aldım. Sanayi kelimesinden S harfini aldım. Birinci kalite marka olduğumuzu belirtmesi için A harfini kullandım. Ama o zaman ortaya Meysa diye bir marka çıkıyordu. Bu marka Sabancı'nın markalarını anımsatıyordu. Bu hem benim hem de Sabancı'nın işine gelmezdi. Amacım farklı bir marka yaratmaktı. Bu yüzden marka adını Meyza olarak belirledim. Sonra şirketi internete taşıdım. Bir simitçi de benzer bir şey yaptı ama benimki farklı. Ben toptan ticaret yapmak istiyorum. Almanya'dan bir şirket bana sipariş verdi. Mantar almak istediler. Sermayem olmadığı için hiçbir şey yapamadım.‘‘

Benetton’a özeniyor

Mehdi Görük gerek pazarda gerekse internet sitesinde farklı reklam ve pazarlama çalışmalarına imza atmak istiyor. Örneğin internet sitesiyle insanlara mobil mesaj hizmeti vermek isiyor: ‘‘Müşterilerime SMS ile mesaj yollayıp onları o günkü en uygun fiyatlı ürünler hakında bilgilendirmek istiyorum.‘‘ Görük pazar alanında reklam stratejilerinde Benetton'u örnek alıyor: ‘‘Benetton'un bu kadar başarılı olmasının nedeni olay yaratan reklamlar yapması. Ben de böyle çalışmalar düşünüyorum.‘
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!