Elimin titrediği yer...

KANAL 7, bir tarihi belgeyi ilk kez yayınladı; 27 Mayıs darbesinden az bir zaman önce Menderes Kırşehir'de...

Ben böyle coşkulu bir kalabalık görmedim...

Siyah-beyaz filmde, insanlar sel gibi akıyor...

Yer-gök, çatılar, elektrik direkleri insan salkımı...

Zaten bir süre sonra Menderes asıldı...

‘‘Tık’’ yok...

Bir ulus bu kadar sevdiği liderini nasıl astı dersiniz?..

Peki, Menderes'i asanları alkışlayanların siyah-beyaz filmi yok mu?.. Ki onların aynı toplum tarafından nasıl coşkuyla alkışlandığını da kuşaklar görsün...

*

Keza Demirel'i meydanlar dolusu alkışlayıp, sonra onu başbakan yaptıklarında, Esenboğa ile Ulus arasında yüz bin kişi sel gibi aktığında düşünmüştüm:

İyi de, ona yüzde 92.1 gibi görülmemiş bir oranda siyaset yasağı koyan kimdi?..

Afrikalılar?..

Yani önce yasaklayıp, sonra alkışlayıp, sonra onun başbakan seçen hangi ulustu?..

Birkaç ay geçmeden de ondan kurtulmaya çalışan...

*

İşte benim elimin titrediği yer burası...

Burada söylemeye dilim, yazmaya elim varmaz...

Bir millet nasıl olur hem yasak koyanı, hem yasak konulanı... Hem asılanı, hem asanı alkışlar...

Yanlış ile doğrunun nerede olduğu her zaman bilinmese de, hem yanlışın hem doğrunun yanında olup, ikisi de coşkuyla alkışlanmaz ki...

Nasıl olur?..

Yoksa bu yüzden mi; bu ülkenin aydınları-demokratları-sivilleri-askerleri ve devletin kendisi, millete güvenmiyor da... Rötuşlarla, müdahalelerle, darbelerle, yasaklarla rejim ite-kaka götürülüyor...

*

İşte Tayyip...

Onu asla başbakan olarak görmek istemem...

Onun çağdaşlık iddiası olan Türkiye'nin başbakanlığına yakışmadığını, müstakbel başbakan adayı olmaması gerektiğini düşünürüm...

Ama yasaklarla değil...

Artık gözünün açılması, uyanması, doğru ile yanlışı ayırt etmesi, aklını başına toplaması, dürüst, mert, akıllı, çağdaş olması gereken bir milletin oyları ile...

Ancak olmuyor...

Olmuyor...
Yazarın Tüm Yazıları