I. François'nın Şatosu'nda Türkiye sergisine ne dersiniz

SENATÖR Michel Pelchat, Fransız Senatosu'nda Türkiye-Fransa Grubu'nun başkanı.

Senatonun kafeteryasındaki konuşmamız doğal olarak Türkiye üzerinde yoğunlaşıyor.

Pelchat'nın başkanı olduğu 30 üyeli grup, esas olarak iki ülke arasında sorun çıktığında devreye giriyor ama bir yandan da bir tür lobilicik yapıyor.

Pelchat, ‘‘Avrupalı Türkiye'yi tanımıyor. Osmanlı tarihi ile bugünkü Türkiye'yi birbirine karıştırıyor. Daha iyi tanınması için elimizden geleni yapıyoruz’’ diyor.

Pelchat'dan önce görüştüğümüz, Fransa-Türkiye Dostluk Derneği Başkanı Marc Bernardin de aynı şeyi söylememiş miydi?

Pelchat ısrarlı: ‘‘Tanıtım sadece turistlerle olmaz’’

Oysa onunla görüşmeye giderken Montparnasse Meydanı'ndaki dev panoda, Turizm Bakanlığı'nın o masalsı yeni tanıtım filmini görmüş, ne çok sevinmiştik.

‘‘Fransızlar Türkleri daha çok buradaki göçmenlerden tanıyorlar oysa onlar Türkiye'nin bir bölümünü temsil ediyorlar. Daha çok alış veriş şart. Akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar, işçiler gidip gelmeli. Türk yazarların kitapları fransızcaya çevrilmeli’’ diyor Pelchat.

Hoş fikirleri var.

Bursa'da Renault Fabrikası'nda çalışan işçilerin bir aylığına Fransa'ya gönderilebileceğini ya da Türkiye'deki Carrefour'da Fransızların çalıştırılabileceğini söylüyor.

KANUNİ’NİN MÜTTEFİKİ

Senatör Pelchat'nın bir önerisi de, Kanuni Sultan Süleyman'nın müttefiki Fransız Kralı I. François'ya ait bir şatoyla ilgili.

Cotterets adındaki bu şatonun onarımı için müthiş paralar gerekiyormuş.

Pelchat, Türk Hükümeti'nin bu şatonun onarımına katkıda bulunmasını, buna karşılık şatonun bir salonunda sürekli bir Türkiye sergisinin yapılmasını öneriyor.

‘‘Bu suretle şatoyu gezecek olanlar Türkiye hakkında da fikir sahibi olurlar’’

Neden olmasın?

Kültür Bakanlığı'nın bu öneriyi ciddiye almasını dilerdim ama doğrusu pek de umutlu değilim.

Zira daha bir süre önce Paris'te müthiş bir sergi fırsatını kaçırdık.

Geçtiğimiz mart ayıydı sanırım, Paris'te her sergisi müthiş gürültü koparan Moda ve Kostüm Müzesi ‘‘Galliera’’, 2003 yılında ‘‘17.yüzyıldan günümüze Türk kostümleri’’ sergisi için kolları sıvamıştı.

Müze yetkilileri, sergi için İstanbul'a gelmiş, Kültür Bakanlığı'nın önerdiği bazı müzeleri gezmiş ama elleri boş Paris'e dönmüşlerdi.

İstanbul'da aradıkları kostümleri ne hikmetse bulamamışlardı.

2003 yılında Paris'te Türkiye'nin konuşulacağı sergi fırsatı da böylece uçup gitmişti.

Sergiler günümüzde müthiş ses getiren tanıtım araçları oysa.

Oradayken, tüm Paris, Jacqueline Kennedy Onassis'in giysilerinin sergisini konuşuyordu meselá.

Diyeceğim şu; AB turları iyi güzel de Türkiye'nin tanıtımı için yeterli değil. Sadece turizmin yeterli olmayacağı gibi.

Anlayacağınız tanıtım konusunda daha çok işimiz var.

Herkese mutlu bayramlar.

Fransızların gönlünde yatan kişi Kemal Derviş

MİCHEL Pelchat, Ankara'daki yeni mecliste bir Fransa-Türkiye Grubu'nun kurulmasını bekliyor merakla.

Grubun Başkanı olarak görmek istediği bir isim var: Kemal Derviş.

‘‘Derviş başkan olursa mükemmel bir işbirliği gerçekleştirebileceğimize inanıyorum’’ diyor.

Bu arada senatör Pelchat'dan, Kemal Derviş'in önümüzdeki pazartesi günü yani 9 Aralık'ta yanında iki CHP millitvekiliyle birlikte Paris'e geleceğini öğreniyoruz. Ziyaret nedeni, Robert Schumann Vakfı'nın düzenlediği bir toplantıymış.

Jean-Marie Messier'nin kitabında yazmadıkları

FRANSA'da en çok satan kitaplar listesinde ekonomi dünyasının yakından tanıdığı bir isme de rastlamak mümkün: Vivendi Universal'ın eski CEO'su Jean-Marie Messier.

Kitabı ‘‘Gerçek Güncem’’ piyasaya çıkar çıkmaz mercek altına alındı. Önce güç belá görevinden uzaklaştırılan Messier'nin, ‘‘Vivendi bazı kişiler tarafından özellikle yıpratılmak istendi’’ gibi iddiaları basında yer aldı. Ardından iddialarını sorgulayan ve eski CEO'nun neler yazmadığını ele alan yazılar geldi.

Böylelikle, Messier'nin kitabında, internet sektöründe ne gibi gaflar yaptığını hiç yazmadığı ortaya çıktı.

Meğer, Vivendi Universal'in eski CEO'su 2000 ile 2001 yılında internete 2 milyar euroluk bir yatırım yapmış. 2001 yazında, telekomünikasyonun devleri internetten kaçarken Messier inatla direnmiş. Sonuçta ‘‘bebeğim’’ dediği internet operatörü Vizzavi, 300 milyon euro, yani Unuversal stüdyolarının bir yıllık kazancını kaybetmiş.

Bay Messier bunları es geçmiş elbet.
Yazarın Tüm Yazıları