Partilerin ekonomik vaatleri

KRİTİK seçime sadece iki hafta kaldı. Bu hafta bazı kamuoyu anketleri daha çıkacak, oy oranı düşük partiler bu anketlere kızacak, anketlerde iyi durumda görünenler ise ‘‘biz bu orandan fazlayız’’ deyip hava atacaklar ve 3 Kasım'da seçime gelinecek...

Bu seçim, kararın alınmasından engelleme girişimlerine, kampanyalarından seçim sonuçlarına kadar, birçok açıdan incelenmesi gereken bir seçim olacak. Olanları, ileride, yapılacak bilimsel araştırmalarla yerli yerine oturtma imkanı kazanacağız.

Bu seçimi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri, seçim sürecinde ekonominin etkilenme derecesi oldu.

Artık görüldü ki; bu program kapsamında gerçekleştirilen yapısal tedbirler, bir seçime rağmen ekonomiyi koruyacak mekanizmaları kurmaya başladı. Bu seçimde beklenmeyen popülist yatırımlar için hala bazı imkanlar olduğu da gözüktü.

Belki de, bunların da önümüzdeki dönemde tıkanması gerekecek. Ancak bizce bu konuda elde edilen en önemli kazanımlardan biri, Hükümetin popülist yatırımlarına kamuoyunun gösterdiği tepkiydi. Bu arada Hükümete de, ‘‘işi fazla zorlamadığı’’ için, hakkını vermek lazım...

Kamuoyu, Hükümetin popülizm heveslerine bu kez tepki gösterdi, karşı durdu ama bakalım partilerin ipe sapa gelmez vaatlerine karşı ne yapacak?

Kamuoyu anketlerinin, şimdiye kadar bu konuda gösterdikleri, bizce çok da olumlu değil. Milliyet Gazetesi dün partilerin bazı vaatlerini ‘‘Atış Serbest’’ başlığı ile vermiş.

ATIŞ SERBEST

Bu vaatlere baktığınızda özellikle DYP ve Genç Parti'nin ayakları yere basmayan, gerçekten ‘‘atış serbest’’ dedirtecek vaatleri hemen göze çarpıyor. Bu iki partinin baraj sınırında, gerçekci bazı partilerin önünde gözükmesi, bizce haksızlık...

Çünkü bu partilerin vaatlerini yerine getirmeleri mümkün değil. Örneğin Genç Parti'nin her aileye 200 metrekare arsa dağıtması fiziken mümkün değil, her aileye 30 yıl vadeli konut kredisi verilmesi, enflasyon bu düzeydeyken enflasyon ve faizlerden hiç sözetmeden ucuz kredi vermesi imkansız.

İl sayısının 250 olması, IMF'in Türkiye'den def edilmesi gibi vaatler ise sonunda Türkiye'yi, geri kalmış açlıkla boğuşan bir Afrika ülkesi yapmaktan başka bir işe yaramaz...

DYP ise imkansız vaatlerini her geçen gün artırıyor. Bir türlü açıklayamadığı, Refah Partisi'nin kaynak paketlerini aratan, ‘‘225 milyar dolar kaynakla geliyoruz’’ sözleri, ‘‘her mahallede 100 trilyoner yaracağız’’ lafı, çiftçiye 6,5 milyar ve birer traktör vaatleri, hiçbir şekilde ayakları yere basmayan, Çiller'in daha önceki ‘‘iki anahtar’’ vaatlerini hatırlatan sözler. Bir de AKP'yle yarışa girip, ‘‘Fındığa 3,5 milyon lira vereceğim’’ deyince, bizce DYP inanırlığını tümüyle kaybetti.

Buna karşılık DSP, ANAP, MHP, CHP'nin ayakları yere basan vaatlerde bulundukları, ‘‘halkı kandırmayan kazanacak’’ anlayışında oldukları gözleniyor. Umarız halk da artık değiştiğini gösterip, kendi fikirlerine uyan ama gerçekci vaatlerde bulunanları seçme sağduyusunu gösterir...

AKP'DE DURUM

AKP'ye gelince... Bizce son günlerde gösterdi ki; AKP başta gerçekci olmaya çalışıyordu ama sıkıştığında tabanını ileriye götürmek yerine, kolaycı yollara sapıp, vaatlerini artırma yolunu seçmekten kaçınmadı. IMF'le yüzde 6,5'luk faiz dışı fazla hedefinin müzakere edileceği, fındığa 2,5 milyon lira verileceği ve son olarak da türban demeçleri, bizce AKP'nin güvenirliğine büyük darbe vurdu. Çünkü, ‘‘Demek ki bizi kandırıyor, gerçek niyetlerini saklıyorlar’’ şüphesini artıran tavırlardı.

Seçimlere sadece iki hafta kaldı. Bu seçimden çıkacak sonuçlar, Türkiye'yi vezir de edebilir, rezil de... Çünkü Türkiye'nin ‘‘bıçak sırtı’’ dengeleri bu seçimle yol bulacak.

Umarız halk bu kez kendisini kandırmaya kalkışanları seçmez, güvenilir, ülke ve çocuklarımızın geleceğini düşünen, bunları tehlikeye atmayacak olanları seçer...

Ucuzculuk, hayalci vaatler kazanırsa, seçim sonrasında işimiz gerçekten çok zor...
Yazarın Tüm Yazıları