Ve ihale ertelendi

BAYINDIRLIK Bakanlığı'nda ünlü 'Vurgun Operasyonu'nda Bakan Koray Aydın gitti; bürokratlar tutuklandı, Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit görevden alınarak Müsteşar Yardımcılığı'na verildi...

Bakanlık deprem konutları dahil birçok yatırım yaptı ama bir sürü şaibeden de kurtulamadı.

Koray Aydın istifa etmek zorunda kalınca yerine Prof. Abdülkadir Akcan getirildi.

Bazı müteahhitlere göre Akcan doğru işler yaptı....

Ama şu son ihale yok mu?

Akcan'ın seçim bölgesi olan Afyon'la Sandıklı yolunun asfalt ihalesi bugün yapacaktı. İhalenin bedeli 33 trilyon.

Karayolları Genel Müdürlüğü 18 müteahhide özel çağrı yaptı. Çağrılmayan öteki müteahhitler büyük tepki gösterdiler.

Burada doğru olan tek şey var; ihale edilmek istenen 35-40 kilometrelik bölümün önü ve arkasında daha önce iyileştirme yapılmıştı.

Akcan bu yolu neden gizli yapmaya kalkıştı?

Bunu öğrenen Karayolları müteahhidi Hüseyin Gündoğdu olayı bize duyurmasaydı ihale kapalı kapılar ardında birilerine verilecekti.

‘‘Seçime girilirken kime ne veriliyor?’’ (30.7.2002) ve ‘‘Sandıklı yolu ihalesi, yeni yıla bırakılmalı’’ (31.7.2002) yazılarımız büyük yankı uyandırdı.

Karayolları'nın bölge müdürlükleri kapatılmak istenirken, Karayolları ile iş yapan müteahhitlerin hepsi ödenek sıkıntısından şantiyelerini kapatırken, Bakan'ın seçim bölgesinde yılın en büyük bedelli ihalesini yapması doğru bir davranış mıdır? Yoksa büyük bir cesaret mi?

Konuyu köşemizde gündeme getirince ortalık karıştı; Karayolları'na yoğun tepkiler geldi. Bazı müteahhitler, ihaleye bizi çağırmazsanız yasal yollara başvurur, ihaleyi iptal ettiririz, dediler.

Geçmişte yaşanan deneyimler var.

KKTC'deki Karayolu ihalesinde neler döndüğü unutulmasın.

Özel davet sistemi ile ihale yap; istediğin firmaya ver anlayışında rekabet nerede, şeffaflık nerede?

AB istedi diye İhale Yasası'nı bu Meclis değiştirmedi mi? Yasa önümüzdeki yıl girecekken; bu ihalede açıklık ilkesine neden uyulmadı?

Ama tepkiler karşısında ihalenin ertelendiği bildirildi önceki akşam.

İşte bu Hürriyet'in gücü, 'Yeter Söz Milletin'in gücü...

Şimdi bu ihale ilan yoluyla duyurulacak; Resmi Gazete'de yayınlanacak.

Peki bizim katkılarımız olmasaydı, skandalı köşemizde gündeme getirmeseydik, ihaleyi kim alacaktı acaba?

Söyleyin kaybeden kim olacaktı?

GS maçından sonra görünmeyen tehlike

OLİMPİYAT stadının açılış maçı sonrasında gazetelerin yazmadığı çok tehlikeli durumlar yaşandı.

Maçın bittiği seyircilerin stadı boşalttığı dakikalarda TEM yolundan geçiyordum. Mahmutbey gişeleriyle Bahçeşehir arasındaki bölgede birden, çok sayıda kişinin hızla giden araçlar arasından kaçışarak karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını gördüm. Yolun her iki yanına emniyet şeritlerine, yolun kenarındaki hendeklere hatta yandaki yamaçlara yüzlerce araç parkedilmişti. Yolun yanından binlerce insan TEM'e doğru iniyorlardı.

Ben o bölgeden geçip gidinceye kadar henüz hiç kaza olmamıştı. Dilerim sonra da olmamıştır. Ama bu durum dehşet verici bir tabloyu gösteriyor, daha sonraki maçlarda ne olacak bilinmiyor.

Asgari hızın 40 km olduğu yaya ve motosuz araç girişinin yasaklandığı, araçların genellikle çok hızlı seyrettiği bir yolda en azından yüzlerce insanın bariyerlerden atlayarak karşıya geçmesi, yüzlerce aracın yola parketmesi karşısında hiç bir önlem alınmaması dehşet verici. Oluşabilecek kazalardan kim sorumlu. Sorumsuz sorumlular lütfen akıllarını başlarına alsın.

Dr. Gündüz TEZMEN

Ne doktoru?

TARLABAŞI'ndaki Kızılay Tıp Merkezi'nden çıkan bir kadını, eli böğründe ağlayarak kendini yoldan geçen otomobillerin önüne atarken gördük. Kadını ezilmekten kurtardık. Neden böyle birşey yaptığını sorduk. Bize günlerden beri sancılar içinde kıvrandığını ve ne zaman bu tıp merkezine gelse doktor bulamadığını söyledi. Kadıncağız, iki gözü iki çeşme, parasının olmadığını başka da bir çaresinin bulunmadığını anlattı. Aramızdan biri tıp merkezine girdi ve ‘‘doktor yok mu?’’ diye sordu. Aldığı yanıt ilgisizliğin ve çürümüşlüğün gerçek bir kanıtı gibi: ‘‘Ne doktoru?’’

Halil DOĞAN-İSTANBUL


1957’deki seçim yasasını istiyorum

1957 milletvekili seçimlerinde köy çocuğu, Köy Enstitüsü mezunu, köy öğretmeni olarak Ferizli İlçesi'ne bağlı Karadiken Köyü'nde sandık başkanı idim. Oyumu seçmen sandığının oy zarfına atma yerinde mevcut adaylardan en iyilerini seçerek bir oy pusulası yaptım; sandığa attım.

Oy ayrımında sandık kurulunda görevli aynı köyden seçmenler ‘‘En güzel oy verme böyle olur. Bize neden söylemediniz hocam?’’ dediler.

İşte ben 1957 milletvekili seçimlerinde uygulanan böylesine bir yasanın özlemini çekiyorum. 45 yıl önceye göre Türkiye'de okur-yazar sayısı %98'e kadar yükselmiştir.

Hiç değilse o seçimde olduğu gibi matbu listeyi kullanmanın yanında seçmen kendi düz beyaz kağıdına yazarak hazırlayıp sandığa atabilse... Geçerli sayılmalıdır.

Sayın yasa yapıcılarından en önemli dileğim budur.

Abdullah ÇELİK

SAKARYA


En büyük kim?

YASALARDA olmayan görevler, sıfatlar, yetkiler, makamlar yetkililerce verilebilir mi? Sayın İsmail Cem ‘‘Ben genel başkanım, Sayın Özkan en büyük başkan’’ diyor. Yasalarımızda en büyük başkanlık diye bir makam var mıdır? Sorumlu davranacağını söyleyenler olmayan bir makamı nasıl veriyorlar? İlerde Sayın Cem'in partisi dedikleri şekilde iktidara gelirse ‘‘Ben başbakanım, en büyük başbakan Sayın Özkan’’ mı diyecekler? En büyük başbakan mı yoksa normal başbakan mı ülkeyi yönetecek? Devlet, millet, amir, memur kimin emrine uyacak? Olmayan makamlar daha kimlere nerelerde dağıtılacak?

Yaşar HANGÜN-İSTANBUL


GÜNÜN SÖZÜ

‘‘İnsanın kuyruğu yoktur, yelesi de.

Neresinden tutarsın onu?

Ağzından çıkan sözden.’’

(Bambara atasözü)

Belediyelere bağış engeli

5.2.2000 tarih ve 23955 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan genelgeyle yurtdışından belediyelere yapılan bağışlar ambulans ve itfaiye araçlarıyla sınırlandırılmıştır. Ya da bir başka deyişle ambulans ve itfaiyenin dışındaki belediyelerin kullanabilecekleri araç ve gereçlerin bağış yapılması engellenmiştir.

Ekonomik krizin yaşandığı böylesi bir süreçte -özellikle de muhalefet- belediyeler çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu bağlamda devlet kendisi yeterli yardım ve yasal düzenlemeler yapmadığı gibi yapılan yardım ve bağışların da önünü kesmektedir. Dolayısıyla halkımız da cezalandırılmaktadır.

Yurtdışında belediyelere yapılan bağışların önünün kesilmesine gerekçe olarak irticai ve PKK yandaşı örgütlerin ülkemizdeki yandaşları olan belediyelere katkı sağlayarak onların güçlenmelerini engellemek için böyle bir uygulamanın getirildiği söylenmektedir. Eğer bu doğruysa biz de laik Cumhuriyeti korumayı ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunuyoruz. Neden irticai ve PKK anlayışında olanlarla aynı kefeye konuluyoruz. Bunu anlamakta sıkıntı çektiğimi itiraf etmeliyim.

Yunus DAMAR-Kızılcasöğüt Belediye Başkanı-Banaz-UŞAK

MESAJ PANOSU

İMAR planlarında çocuk parkı olarak yer alan parsel üzerine iki aydan beri parsel sınırında bulunan caminin müştemilatı olarak imar mevzuatına aykırı kaçak inşaat yapıldığına ilişkin şikayetimiz dikkate alınmıyor. Kaçak yapılaşmaya göz yuman Belediye Başkanı Halidun Bey, Şube Müdürü ve diğer görevlileri kınıyoruz; olaya duyarsız kalan Kaymakamlığı da...

Yeşilova Mahallesi Sakinleri-KÜÇÜKÇEKMECE

ANADOLUKAVAĞI'
da denizin hemen kıyısında bulunan 3 katlı evlerin üzerinde iki baz istasyonu var. Kaldırılması için ilgili yerlere başvurduk 'konu ile ilgilenildiği 'yanıtını verildi. İlle sağlıklarımızdan olduğumuz zaman mı bunlar kaldırılacak?

Necdet ALTUNBAŞ-İSTANBUL

SUADİYE
Oteli'nin karşısındaki büyük elektrik lambalarının altında, o güzelim çimenlerin üstüne halılar atarak yayılan dişili-erkekli vandallardan oluşan toplulukların, mangal yakarak balık-et pişirmeleri, rakı şişelerini devirmeleri ve çocuklarının da fidan kırma yarışı yapması çok acıdır. Daha da acısı buradaki barakada kalan Park Müdürlüğü işçilerinin kayıtsızlığıdır. Belediyemizin İstanbul'a bir vefa borcu yok mudur?

Hayriye SAN-KADIKÖY

SSK Etlik Hastanesi, KBB servisinden telefonla randevu talep ediyorum. Ancak her aradığımda ‘‘Şu anda sırada ... kişi olup, yarın yeniden arayınız’’ mesajını dinliyorum. Hiç olmazsa bir numara ile sıra verilse daha iyi olmaz mı? Aksi halde telefonun başında yatıp kalkmak gerekecek. Bu konuda da gözlükçüler gibi sıra saklayanlar mı var acaba sorusu akla geliyor.

Hamdi Suat KALELİOĞLU-ANKARA
Yazarın Tüm Yazıları