Kara Bulutlar

Güncelleme Tarihi:

Kara Bulutlar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2002 10:40

Mensur Akgün, Irak’a yapılacak müdahale ve Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdi...

Haberin Devamı

Irak’a yapılması düşünülen müdahale ve AB üyesi ülkelerin Türkiye’ye tarih vermek konusundaki isteksizlikleri ülkenin tüm jeopolitik yönelimlerini değiştirmeye aday. Eğer Kopenhag Zirvesi’nden şartlı bile olsa takvim çıkmazsa, Amerika Kuzey Irak konusunda Türkiye’yi dışlamayı sürdürürse yakında üyeliği ertelenmiş, Irak yüzünden gururu kırılmış, Kıbrıs sorunu çözülmediği için yabancılaşmış bir Türkiye’nin nasıl bir Türkiye olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Ama bana öyle geliyor ki bu Türkiye ne bizim ne de Batılı dostlarımızın hoşlanacakları bir Türkiye olacak. Hiç şüpheniz olmasın, yeni Türkiye’de özgürlükler askıya alınacak, demokrasi daha da çok vesayet altına alınacak. Sivil toplumun sesi çok daha kısık çıkacak. Zaten çıksa da duyması gerekenler duymayacak. Anayasa değişiklikleri, uyum paketleri yerli yerinde dursa bile uygulama eskisini aratmayacak. Ayrıca dış politika da köklü bir değişim gerçekleşecek.

Haberin Devamı

Kimse Türkiye’nin batık ekonomisine, IMF’e ve Washington’a bağlılığına güvenmesin. Devletler her zaman kar zarar hesaplarını muhataplarının en doğru gördüğü şekilde yapabilmiş olsaydı dünya tarihini kana bulayan savaşların sayısı çok daha az olurdu. Kurulması olası bir Kürt devleti yüzünden ülke bütünlüğünü tehlikede gören Ankara’nın para uğruna daha kutsal gördüğü değerlerden fedakarlık edebileceğini beklemek gerçekçi değil.

Türkiye’nin önünde topraklarını Irak’a yapılacak bir müdahalede kullandırmamaktan, müdahaleye aktif olarak katılmaya kadar pek çok seçenek var. Geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanı’nın İncirlik üssünü ziyaret etmesi tesadüf olamaz. Umarız müttefiklerimiz Ankara’nın vermeye çalıştığı mesajı doğru okuyordur. Çünkü en az bizim rasyonel olmamız kadar muhataplarımızın da rasyonel olması önemli.

Ancak şimdiye kadar gördüklerimiz muhataplarımızın pek rasyonel olmadığı yönünde. Karşımızda ırkçılığını, önyargılarını, tarihi husumetini bir türlü üstünden atmayı becerememiş bir Avrupa ve kolektif aklını 11 Eylül 2001’de yitirmiş bir Amerika var. Biri kültürel saflığı korumak, diğeri ise fırsattan istifade kayıtsız şartsız hegemonyasını kurmak derdinde. AB Türkiye’yi dışlamak için bahane bulma, ABD tüm uluslararası normları ayaklar altına alma arayışında.

Haberin Devamı

Biz deseniz seçim telaşındayız. Ülkeyi düşünecek halimiz yok. Aslında aşağılayıcı bir şekilde uyum yasası olarak adlandırılan ve Türkiye’nin insan hakları standartlarının ne kadar düşük olduğunu gösteren yasaları bile çıkartmazdık ama ne yapalım sivil toplum çok bastırdı, mecbur kaldık çıkarttık. Şimdi hatamızı kararnamelerle, yönetmeliklerle telafi etmeye çalışıyoruz. Kısır milliyetçilik anlayışımızı hukuka aktarmaya çabalıyoruz. AB’deki Türkiye karşıtlarının eline bol bol koz veriyoruz.

Irak müdahalesi konusunda da ne dediğimiz belli değil. Çankaya Türkiye’nin uluslararası meşruiyeti olmayan bir müdahaleyi desteklemeyeceğini söylüyor. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olası bir müdahalenin Türk ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğinden söz ederek Washington’dan ek yardım talebinde bulunuyor. Kimsenin eğer desteklemeyeceksek bize neden yardım versinler dediği yok. Pazarlık mı ediyoruz yoksa müdahaleye karşı mı çıkıyoruz belli değil.

Haberin Devamı

Taşın altında eli olan, Avrupa’dan dışlanmaktan ve yapılacak müdahalenin sonunda doğacak krizden etkilenecek sivil toplum ise sorunlardan sadece birincisine el attı. Önce Ankara’ya üstüne düşen sorumlulukları yerine getir dedi, şimdi de 15 başkentten talepte bulunmaya hazırlanıyor. Fakat ne yazık ki Irak konusunda henüz bir politika belirleyemedi. Müdahaleye karşı sesini doğru dürüst çıkartamadı.

Oysa yapılacak müdahalede en az AB üyeliğimiz kadar önemli. Doğuracağı sonuçlar Türkiye’nin geleceğini etkileyecek nitelikte. Sorun turizm sezonunun kesat geçmesi ya da petrol fiyatlarının artmasına indirgenemeyecek kadar karmaşık. Kuzey Irak’ta yavaş yavaş bir devlet oluşuyor. Bu oluşum her ne kadar Türkiye’ye güvence vermeye çalışsa da, içinde çok güçlü Pan Kürdist eğilimler barındırıyor. Birkaç internet sitesine göz atmak, Kürdistan haritasına bakmak gerçeği görmeye yeter.

Haberin Devamı

Resmi Türkiye’nin gücü ise ancak caydırıcılığa, caydırıcılık bittiğinde ise yaptırıma yetiyor. Şimdiden seferberlik emirleri yayınlanmaya, arazi vitesli araçlar dahi kayıt altına alınmaya başlandı. Ankara sürecini unutan Washington’un Türkiye’nin çıkarlarını da unutacağından endişe ediliyor. Bu yüzden söylenenlerin aksine müdahaleye hazırlanılıyor. Yakında Amerika ile aramıza kara kediler girebilir. Üslerin statüsünü dahi tartışmaya başlayabiliriz.

Halbuki bizim ne müdahaleye, ne savaşa, ne Kürt, ne de Türk milliyetçiliğine ihtiyacımız var. Biz ve bizim gibi insanlar bu bölgede barış ve huzur içinde bir arada yaşamak, kurulu düzenin milliyetçi hezeyanlar uğruna bozulmasını engellemek istiyor. Yıllardır güveliğimizin garantisi olarak gördüğümüz NATO ile ilişkilerimizin de eskisi devam etmesinden yanayız. Sistemin temel normlarının kısa dönemli çıkarlar uğruna ayaklar altına alınmasına karşıyız.

Haberin Devamı

Eğer öyleysek bir şeyler yapmak, Türkiye’deki anlayışı değiştirmek, soydaş derken Kuzey Irak’taki Kürtleri de kast etmek, Irak’a yapılacak müdahalenin meşruiyetini sorgulamak, 687 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının 14. maddesinin Ortadoğu’daki İsrail dahil tüm ülkelerin elindeki kitle imha silahlarının arındırılmasını öngördüğünü herkese hatırlatmak zorundayız.

Keşke AB üyeliğinde olduğu gibi geleceğimizi ilgilendiren diğer sorunlarda da birleşebilsek...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!