Modanın savaş merakı

File gömlek, altında haki renkte bol bir pantolon. Alındaki kırmızı bandanayı, kemerden sarkan yarım ağızlı keskin bıçak tamamlıyor.

Dizleri kapatan kahverengi çizmeler. Üzerindeki yeşil palto yerlere kadar sarkıyor. Büyük beyaz puanlı gömlek, yine yeşil.

Ya da işte o bildiğimiz parka. Yeşil, mavi puanlı geniş pantolon. Gömlek biraz daha farklı, gaz maskeli desenli. Çantalar, paraşüt misali, omuza asılı uzun sapıyla, içine ne koysan alacak!..

Ayakkabı yok, bot ya da çizme var!.. Mutlaka kahverengi.

Palto ya da pardesü ya da ceket, hepsi jet pilotları ya da tanksavar timleri gibi, büyük ve bol cepli. Sağında, solunda, kolunda fermuarlar. Bunlarda da tek renk, tümü haki. En fazla, petrol mavisi.

HER MARKA VAR

Kimi istiyorsunuz?.. Dolce Gabbana, Bread and Butter, Roberto Cavalli, John Galliano, Dior, Versace, Franco Ferro... Hangi markayı tercih ediyorsunuz?..

Geçenlerde Milano'da yapılan 2003 kış defilesi, moda dünyasını aşan siyasal bir tartışmaya yol açıyor. Çünkü, sergilenen kıyafetlerin tümü, savaş merakına dayalı!.. Savaşı çağrıştıran bir cümbüş!..

Çigan müziği eşliğinde lüks bir lokantada akşam yemeği mi?.. Alın, size bir pilot giysisi!.. Plaj kıyısına demirlemiş teknede kokteyl mi?.. İşte, fileli gömleğiniz ve bandananız hazır!.. Operaya mı?.. Puanlı haki gömlek, puanlı pantolon, kahverengi botlar!..

Yok, öyle uzun hesap gereksiz. Çizmeler, pantolonlar, gömlekler her keseye uygun. Çünkü, üretim kitlesel. Dünyada marka olmuş her firma, marka olmaya özenmiş her tekstilci ve ayakkabıcı, bugün aynı baskının etkisinde:

MODA HEP HÜCUM

Savaş!.. Siyasetin modası savaş, modanın merakı yine savaş!.. Kaşmir kazaklar, ipek bluzlar, hatta pırlanta taşlı saatler hep savaşı çağrıştıran desenlerle bezeniyor.

New York'tan Paris'e, Londra'dan Roma'ya kadar dünya moda merkezleri, aynı zamanda milyonlarca insanın günlük giysilerini etkileyen firmalar, sanki ağız birliği etmiş!..

Oysa, giyim bireysel. Tek başına bireyi, bireyin içindeki ben duygusunu tatmin eden, maddi nedenlerden dolayı, zaman zaman belki etmeyen, ama yine de ben zamiriyle bağlantılı. Şimdi bu zamir hücum altında!..

Gerçi, moda her zaman bir hücum. Ancak, bu kez sanki bir başka seçenek bırakmaya razı görünmüyor. Tek kitlesel üretim, aynı renk ve aynı desene endeksli. İnsanları savaşa alıştırmaya yönelik.

SİYASET VE MODA

Kasıt var!.. Daha ötesi, emir var!.. Beyinler savaşla yıkanacaaaak, yıka!.. Gelsin, o zaman savaş modası, modada savaş havası!.. Pahalı ve lüks giysiler bir yana, ikinci el, işportaya düşmüş mallar da, savaş modasını yansıtıyor. Birbirinden etkileniyor.

Bu giysiyle verilen görüntü nasıl?.. Saldırgan mı?.. Pasifist mi?.. Baskı altında mı?.. Umudu tükenmiş mi?.. Her an savaşa hazır mı?.. Mutlak barışçı mı?..

Terör ve savaş ve her türlü tehdit senayoları, fiilen ve pratikte önce modaya yansıyor. Düzene başkaldıran 60'lara bakın!.. Soğuk savaşın 70'lerine!.. Pasifist 80'lere ve 90'lara!.. Dünyada esen siyasal rüzgarlarla moda arasında mutlak bir bağlantı var. Günümüzde de savaş.

Ama, müthiş bir teselli: Savaş modası pek tutmuşa benzemiyor. Savaşın malları dükkanlarda müşteri bekliyor. Bekleye bekleye, satılmadan, depolarda çürüyor!..
Yazarın Tüm Yazıları