‘Koruma’nın güvencesi açıklıktır

KÖŞENİZDE 14.1.2003 günü Muğla Koruma Kurulu'nun Bodrum Türkbükü'ndeki ‘Kesire Burnu’ ile ilgili 16.1.2003 günü ‘karar alacağını’ duyurarak, ‘buranın konut yapımına açılma tehlikesi bulunduğunu’ ileri süren yazı, bizi hem sevindirmiş, ancak hem de kaygılandırmıştır.

Sevinmemizin nedeni, toplumda doğal çevrenin korunmasına olan ilgi ve duyarlılığın artmasını görmektir. Çünkü, hem kişisel tavrımız olarak, hem de görevimiz gereği yıllardır her türlü baskı ve tehdide karşı çevreyi koruma kararlılığı içinde olan biz bir avuç korumacının en önemli sorunu, toplumdan yeteri kadar destek almıyor olmamız, hatta korumadan ötürü başımıza gelenler karşısında da aynı toplumun suskunluğudur.

‘Kaygılanmamızın’ nedenleri ise özetle şunlardır.

KURULUMUZ BAŞVURULARA AÇIKTIR

Muğla Koruma Kurulu'nda, bu gibi konulardaki tüm başvurular hemen dikkate alınmakta, hatta sözlü bildirimler bile işleme konarak, doğal ve kültürel çevrenin korunmasına duyarlı herkesle, her türlü işbirliğine gidilmektedir. Yazı sahibinin bunu yapmayıp, adını da gizleyerek ve üstelik her açıdan yanlış bir duyumu dile getirmesi, kurulumuzun korumadan ödün vermeyen tutumu karşısında rahatsız olan kimi kesimlere, bizi yıpratma yöntemiyle katkıda bulunmuş olmaktadır.

KESİRE BURNU YEŞİL ALANDIR

Okurunuzun savının tersine, Kurul'un 16.1.2003'de toplantısı yoktur. Kesire Burnu'nun da yapılaşmaya açılması asla gündemde olmadığı gibi, böyle bir talep de yoktur. Kaldı ki burayı SİT yapan da zaten Koruma Kurulu'dur. Ayrıca, bugünlerde sonuçlanma aşamasında bulunan; ‘Göltürkbükü Koruma Planı’ çalışmalarında da, Kesire Burnu sadece ‘yeşil alan’ olarak ve rekreasyon amaçlı bir koruma bölgesi olarak belirlenmiştir. Bu plan kararı da aylardır yörede bilinmekte ve belediyece de desteklenmektedir.

KORUMA KARŞITI TEK KARAR YOKTUR

Muğla Koruma Kurulu,
bu ilin kültür ve tabiat varlıklarının ‘daha etkin ve yakından izlenerek korunabilmesi’ için, Kültür Bakanlığı'nca 2 yıl önce kurulmuştur. Bu amaç doğrultusunda, geçen 2 yıl içinde hiçbir SİT alanında, tarihsel ve doğal zenginliği tahrip edebilecek bir yapılaşmayı sağlayacak tek bir karar alınmadığı gibi Bodrum da dahil tüm il sınırları içindeki SİT alanlarının miktarı ve koruma önlemleri daha da çoğaltılmıştır.

KURUL 'KATILIMCI' İLKEYLE ÇALIŞMAKTADIR

Kurulumuz ayrıca özellikle sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve korumaya duyarlı herkesle sürekli iletişim ve işbirliği içinde görev yaparak, tüm kararlarını da ilgili kurum ve belediyelerle yakın diyalog içinde ve ortak duyarlılıkların sağlanması yöntemiyle çalıştığından, ‘Kesire’ye dikkat' diyen okurun ve benzer kaygılarda olanların, bu gibi düşüncelerini ve ihbarlarını bizle birlikte Muğla İli'ndeki diğer ilgili kuruluşlara da bildirmesi yeterlidir.

‘RİSKLERİ’ DE PAYLAŞMAMIZ GEREKİR

Bizim işbirliği koşulumuz ise başvuru ve ihbarların ‘açık kimlikle’ yapılmasıdır. Çünkü, kültür ve tabiat varlıklarını korumada daha çok vatandaşın da ‘kendilerini gizlemeden’ devreye girmeleri durumunda başarı artacağı gibi, yine bizlerin yaşadığı ‘riskleri’ ve baskıları da ‘paylaşarak’ yurttaşlık görevini yapmalarına yıllardır artan oranda gereksinmemiz bulunmaktadır.

Sonuç olarak; Muğla Koruma Kurulu, Muğla'nın kültür ve tabiat varlıklarını korumak için görevdedir; ve bu görevinde başarılı olabilmesi için önemli koşullardan biri de koruma yanlısı işbirliğinin ‘korkmadan’ ve aynı açıklıkla yaşama geçirilmesidir.

Oktay EKİNCİ- Yüksek Mimar, Kültür Bakanlığı Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı

Vekillere tepki


ÇANKAYA'dan bir okurumuz telefonla Meclis Başkanı Bülent Arınç'a sesleniyor: TRT'den Meclis saatini izlerken her an telefonla konuşan bir-iki milletvekili dikkat çekiyor. Efendim bu çok ayıp bir şey; Batı'da hiçbir ülkenin parlamentosunda böyle bir şey göremezsiniz. Adam kendisini arayana kameradan başıyla selam veriyor. Hele bazı milletvekillerinin önünde ne bir dosya, ne not alacak bir kalem-defter var. Bazısı dalmış, biri gazete okuyor, bir başkası da tavana bakıyor. Böyle bir parlamento olur mu?

Turizme 3. kuşak eleman geliyor


MUĞLA, yılda 2 milyona yakın turist ağırlıyor. Yaklaşık 200 bin yatak kapasitesi ile turizme hizmet veren bu kentin, sadece konaklama sektöründeki eğitimli personel gereksinimi ise şimdilik 30 bin.

Bu tabloyu önüne koyan Muğla Valisi Hüseyin Aksoy, Türkiye'nin turizm gelirinin yarısını karşılayan Muğla'da, ‘kaliteli hizmet’ seferberliği başlatmış ve ‘turizme ara eleman yetiştirme’ projesini uygulamaya koymuş.

Gençlerin, parasız ve istihdam garantili, pratik ve teorik eğitimden oluşan iki aşamalı kurslardan geçirilerek sertifika verilmesini öngören proje, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in eşi Semra Sezer'in himayesinde yürütülen ‘Ulusal Eğitim Kampanyası’nın da şemsiyesi altına alınmış.

Proje, Muğla Valiliği'nin, Muğla Üniversitesi ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde yürütülüyor.

Proje turizmcilerden büyük destek görüyor.

Şimdiye kadar ellerinde ilkokul veya lise diplomasından başka bir şeyleri bulunmayan, kırsal kesimden 5 bin işsiz genç kız ve erkek, ‘‘nitelikli eleman’’ olarak yetiştirilip, turizm merkezlerinde istihdam yaratılmış...

Gençlere kaliteli eğitim verilmesinin yanında, kırsal kesimin de turizm sektöründen pay almasının hedeflendiğini anlatan Aksoy, ‘‘Yetiştirdiğimiz ara elemanlarla turizme büyük destek sağlayacağımız inancındayım’’ diyor.

Vali Aksoy, projeye bu yıl hız kazandırılacağına işaret ediyor: ‘‘2003, bu hedef ve amaç için fırsat yılı olacak...’’

Türkiye genelinde yaklaşık üç yıldır sürdürülen ulusal eğitime destek kampanyası kapsamında yürütülen bu proje diğer turizm kentlerine de örnek olmalı değil mi?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘AB'ye girmek için gösteriler yapmak, barış istemek halkın hakkıdır. Ama devleti yıkarak değil, devlet yokmuş gibi davranarak değil. Barış istemek akıl işidir. Ancak hangi temelde barış istendiğinin açıklanması gerekir.’’

(KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş)
Yazarın Tüm Yazıları