AKP'nin direnci bitiyor

AMERİKALILAR artık ‘‘nezaketi’’ bırakmış görünüyorlar. Bir süre önce bir ABD'li diplomatın bize söylediğine göre zaten ‘‘İsteklerini aralık ayında Türkiye'ye iletirken bunu bir ‘rica' şeklinde değil daha ‘dayatmacı' bir ifadeyle söylemediklerine’’ çoktan pişman olmuşlardı.

Şimdi ‘‘Ya bu ayın 18'ine kadar -yani sizin bu satırları okuduğunuz saatlerde- Meclis'ten gerekli izni çıkartırsınız, yahut 50 yıllık dostuluğu unutursunuz’’ demeye getiriyorlar.

Örneğin, Hürriyet'in Washington Temsilcisi Kasım Cindemir bir ABD'li diplomatın, ‘‘Tezkere TBMM'den geçmezse, ilişkiler gözden geçirilir ve çok büyük hasar alır diye düşünüyorum. Bunu unutmayız...’’ dediğini bildiriyor.

Zaten bugünlerde Washington'daki Türk gazetecilerin hepsi aynı havayı yansıtıyorlar:

‘‘Ya ABD'nin isteklerine hemen EVET diyelim, yahut bundan böyle ABD'den hiçbir konuda bize anlayış ve dostluk göstermesini beklemeyelim.’’

ABD'nin bu duygusal tepkisini anlamak mümkün. Çünkü gerçekten Türkiye yıllardır hangi meselede başı sıkışsa ABD'den destek istedi. ‘‘Kıbrıs’’ dedi, ABD'ye başvurdu. ‘‘Gümrük Birliği'ne girmek’’ istedi, ABD'nin kapısını çaldı. ‘‘Avrupa Birliği üyeliği’’ dedi, ABD'ye gitti. ‘‘Bakü-Ceyhan petrol hattı projesi’’ni, ABD'nin desteğiyle kurtardı. ‘‘Ekonomik kriz’’ çıktı, IMF ve Dünya Bankası'nın musluklarını ABD sayesinde açtırdı.

El Hak... ABD de Türkiye'nin taleplerine hemen her zaman -Kıbrıs ve Kuzey Irak'taki gelişmeler hariç- olumlu baktı.

ABD tüm bunları yaptı. Ama bu yaptıklarının hiçbiri ABD'nin ulusal çıkarları ile çelişen istekler değildi.

Oysa ABD şimdi Türkiye'den ‘‘Türkiye'nin ulusal çıkarlarına uygun’’ olduğunu kimsenin söyleyemediği şeyler istiyor. Örneğin, ‘‘Uluslararası hukuk meşru saymasa da ABD'nin yanında Irak'a karşı askeri harekáta gir’’ diyor.

Ortada ‘‘NATO harekátı’’ olmadığı halde ‘‘Türk askerini ABD'li komutanın emrine ver’’ diyor.

‘‘Bu savaş yüzünden uğrayacağın zararın ancak şu kadarını (bu rakam henüz belli değil) karşılarız, gerisine karışmayız’’ diyor.

Bunlarla kalmıyor. Yukarıda aktardığımız gibi artık içinde tehdit hatta şantaj ibareleri bulunan ifadeler kullanıyor.

İşin kötüsü... Bugüne kadar Türkiye'nin çıkarlarını barışçı bir çizgide savunan AKP iktidarının direnci giderek zayıflıyor. Örneğin, daha önce ‘‘Birleşmiş Milletler kararı olmadıkça TBMM'den izin istenmeyeceğini’’ söyleyen Başbakan şimdi ‘‘Hükümet mutlaka BM Güvenlik Konseyi kararını beklemiyor ama’’ diyerek laf ediyor.

‘‘Türk askerinin ABD'li bir komutandan emir almasını zül (alçalma) ve hakaret sayarız’’ diyen AKP Lideri Tayyip Erdoğan'ın sesi çıkmıyor, ama öte yanda 30 bin askerimizin ABD'li komutandan emir alacağı bildiriliyor.

Sahi ABD bu işe girerken Türkiye'ye mi sormuştu Allahaşkına?
Yazarın Tüm Yazıları