Gelin şu Şenol meselesini tartışalım

ŞU yazacağım konu hakkında çok iddialı değilim. Çünkü bu gözlem sadece benim çevremde yaptığım gözlem.

Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş konusunda kadınlar, erkeklere göre çok daha anlayışlı.

Çok daha tarafsız.

Çevremde Şenol Güneş konusu açıldığında hep dikkat ediyorum.

Milli Takım ilk sekize girmiş.

Türkiye sporda tarihi bir adım atmış.

Japonya'yı kendi sahasında yenerek dünyanın en başarılı sekiz takımı arasına girmiş.

Ama bakıyorum, erkeklerin küçümsenmeyecek bir bölümü Şenol konusunda hálá acımasız.

Daha Avrupa grubundan çıkarken yapılan eleştiriler aynen devam ediyor.

Dünya Kupası başlamış, Brezilya'ya hakem hataları yüzünden yenilmişiz.

Kosta Rika ile berabere kalıp, Çin'i 3-0 devirmişiz.

Ama Şenol'a yönelik eleştiriler aynen devam.

Hatta daha da acımasızlaşmış.

KADINLARIN FARKI

Ama kadınlar öyle değil.

Dün çevremdeki bazı kadınlar, bana ‘‘Şenol'dan özür dilenmesi gerekir’’ diyordu.

Benim gözlemim bu.

Kadınlar, Şenol Güneş'e karşı erkeklere göre çok daha anlayışlı, çok daha tarafsız.

Bir gözlemim daha.

Spor basını dünyanın her yerinde aynı.

Onlar yaptıkları iş gereği, olaya teknik gözle bakıyorlar.

Çoğu kez sonuç bile onlar için bir şey ifade etmiyor.

İşte o nedenle spor basınıyla ilgili ciddi bir tartışma açmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.

Özellikle futbol ve basketbol, artık toplumsal hayatımızda çok önemli birer olay haline geldi.

Spor artık sadece sporseverleri değil, toplumun bütün üyelerini ilgilendiriyor.

Bunun anlamı da şu:

Sporun ‘‘taraftarlık’’ bölgesi giderek önem kazanıyor.

Hiç kuşkusuz, sporda oyunun kalitesi çok önemli.

Oyundan alınan haz elbette çok belirleyici.

Ama sporun bundan belki de daha önemli olmaya başlayan bir yanı var.

Toplumlara verdiği ‘‘başarı hazzı’’.

Başarı hazzını veren şey de oyunun kalitesinden çok, alınan sonuçlar.

Türkiye bu açıdan çıtayı epey yükseltti.

Galatasaray'ın aldığı sonuçlar, Milli Takım'ın 2000 yılında önce Avrupa Şampiyonası'ndaki performansı, şimdi de Dünya Kupası'nda geldiği yer, hepimizin ufkunu Türkiye'nin çok ötesindeki global sınırlara taşıdı.

İşte bu nedenle bize o hazzı veren sonuçlar kadar, o sonuçları alan kahramanlar da öne çıkıyor.

BİZ SEVİYORUZ

Spor yazarlarının teknik analizleri, agresif yorumları, oyunun kalitesi hakkındaki görüşleri önemli.

Ama bu spor dairesinin dışında kalan insanlar için alınan sonuçlar daha da önemli.

Netice...

Spor yazarları, Avrupa Kupası'ndan beri Şenol Güneş'i epey hırpaladılar.

Bunda şaşırtıcı bir şey yok.

Dünyanın her yerinde spor yazarları başka yazarlara göre daha agresif, daha acımasız oluyorlar.

Ama bugün geldiğimiz noktada bizler çok mutluyuz.

Dünyanın her yerindeki Türkler çok mutlular.

Spor yazarları kendi işlerini yapmaya devam etsinler.

Diyeceğimiz bir şey yok.

Ama bizler Şenol Güneş'i seviyoruz.

Bu takımı seviyoruz.


Futbolda putlar yıkılırken


HSBC Bankası'nın temel felsefesi, gittiği her ülkede ‘‘Yerel değerlere’’ önem vermek.

Bu zihniyetini anlatmak için dergilere şu ilanı veriyor:

En üstte ABD yazısı var. Altında bir Amerikan futbolu olan rugby topu görünüyor. Altta Avrupa yazısı ve onun altında bir futbol topu.

En altta ise Avustralya yazısı ve onun altında da Avustralya rugby'sinin topu.

Dünya kupası, sporda yerel özellikleri değiştiriyor.

Artık futbolda Amerika Birleşik Devletleri de var. Hiçbir takımının adını bilmediğimiz Güney Kore harikalar yaratıyor.

Senegal diye bir ülke ortaya çıktı.

Dünyada Avrupa mitolojisi derin yaralar alıyor.

Avrupa efsanesi yıkılıyor.

Benim inancım şu:

Futbolda asıl mücadele şimdi başlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları