Bunun neresi ‘af’ değil?

EFENDİM bunun adı ‘‘vergi affı değil’’miş. Getirilen ‘‘vergi barışı projesi’’ imiş.

Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan günlerdir ‘‘Bu bir af değildir’’ diyor.

Tamam, öyle desin ama, getirdiği yasa tasarısında bulunan:

‘‘- 31 Ekim 2002 tarihinden önce suç işleyenler hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmayacak,

- Suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturma aşamasında bulunanlar için takibat yapılmayacak,

- Açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılacak,

- Kesinleşmiş mahkumiyet kararları infaz edilmeyecek’’
şeklindeki hükümleri okuyanlar buna ‘‘af önerisi’’ demeyip ne diyecek?

Sayın Kemal Unakıtan, bildiğiniz gibi Yüksek Seçim Kurulu'nun ‘‘Aday olma hakkınız yok’’ demesi üzerine Sayın Tayyip Erdoğan tarafından, kendi yerine aday gösterilerek son seçimde milletvekili oldu ve ardından da ilk AKP kabinesinin Maliye Bakanlığı'na getirildi.

Türk kamuoyu da o zaman anladı ki: ‘‘Bu Kemal Unakıtan'da bir marifet var ki, hiç bilinmedik bir kişiyken birdenbire devlet maliyesinin başına oturtuldu.’’

Galiba bu değerlendirme haksız değil. Zaten Sayın Bakan'ın düpedüz af niteliği taşıyan bir tasarıya ‘‘vergi barışı projesi’’ külahı giydirmesi de onu gösteriyor.

Dahası... Bildiğiniz gibi Adalet ve Kalkınma Partisi parlamentonun ‘‘af’’ yetkisinin sınırlandırılmasından yanadır. Nitekim partinin Seçim Beyannamesi'nde aynen şöyle denmektedir:

‘‘Parlamentonun af yetkisi sadece devlete karşı işlenen suçlarla sınırlı hale getirilecek, kişilere ve mallara karşı işlenen suçlarda ise mağdurların rızasını arayan ve haklarını koruyan bir sistem oluşturulacaktır.’’

Diyebilirsiniz ki: ‘‘Vergi suçu devlete karşı işlenmiş bir suç sayılır, o nedenle partinin vaadi ile bu öneri tutarlıdır.’’

Hayır... Tutarlı değildir. Çünkü devlete vergi vermeyen, vergi kaçıran, sahte fatura kullanan, defterlerini tahrif eden, kısaca sayamayacağımız kadar çok yoldan vergi suçu işleyen insan aslında sadece devlete değil, vergisini tam ve düzenli veren insanlara karşı da suç işlemiş olmaktadır. Bunlardan örneğin ‘‘ticaret’’ hayatında olanlara karşı ‘‘haksız rekabet’’te bulunmaktadır. Kamu gelirlerinden maaş (vs.) alan bireylere, ödenek alan kamu kurumlarına ve o kurumların hizmet götüreceği insanlara karşı suç işlemiş olmaktadır. Çünkü bu şekilde cebinde kalan -veya servetine eklenen- para aslında tam bir haksız iktisaptır.

Haa sahi... Sayın Bakan'ın da bu adı af olmayan yasadan yararlanacağı ve hakkında ‘‘naylon fatura kullanan bir şirketin yönetim kurulunda olduğu’’ iddasıyla açılan davaların (veya davanın) düşeceği bildiriliyor.

Söyleyin Allah aşkına, muhalefet buna da ses çıkarmazsa ne yapar?
Yazarın Tüm Yazıları