Grip deyip geçmeyin

TARİH incelendiğinde, insanlığa savaşlardan daha çok salgın hastalıkların zarar verdiği görülür.

Salgın denilince de herkesin aklına ‘‘veba’’ gelir. Altıncı, on dördüncü ve on yedinci yüzyıllarda önemli salgınlar yapan veba, yaklaşık olarak 137 milyon insanın ölümüne yol açmış.

Salgınlar, dünya çapında yaygınlık gösterirlerse ‘‘pandemi’’ adını alır.

Veba, pandemiler arasında ilk sırayı tutmakla beraber, yayılma ve ölüm hızı nedeniyle grip daha ön plana çıkıyor. Gribi ön plana çıkaran, 1918 yılında yaşanan ‘‘İspanyol gribi’’ pandemisi. Bir yıl içinde dünya üzerinde 40 milyon kişinin ölümüne yol açmış. Oysa veba en hızlı döneminde, yılda 2 milyon insanın ölümüne neden olmuş.

1918 yılındaki grip salgınını ön plana çıkartan bir başka neden, gençleri de etkileyip ölümlerine yol açması. Grip genelde yaşlılar, kalp, akciğer hastaları ve bağışıklığı düşüren başka önemli hastalığı olanlarda tehlikeli olabilen bir hastalıkken, 1918 yılındaki salgında çok genç yaşlardaki sağlıklı kişiler de hayatlarını kaybettiler. Hastalık çok da hızlı bir seyir gösteriyordu. Sabah kalktığında biraz kırıklık hissedenler, öğle saatlerinde yüksek ateşle tam hasta olarak yatıyor, aynı günün akşamı da ölebiliyorlardı.

Hastalık salgın uzmanları (epidemiyolog), bu özellikleri nedeniyle bu virüse ‘‘süper virüs’’ adını verdiler.

Grip hastalığına yol açan başlıca üç tip virüs var. Bunlardan C tipleri, hafif belirtilere yol açıyor ve bu nedenle tehlikeli olarak kabul edilmiyor. B tipi virüsler daha ciddi belirtiler yaratıyor ve vücut direncini düşürerek, zatürree gibi tehlikeli sorunların görülmesini kolaylaştırıyor. Ne var ki bu virüslerin yeni formlara dönüşmesi ve özellik değiştirmesi pek fazla görülmüyor. Grip virüsleri arasında en tehlikelisi A tipi virüslerdir. 1918 salgınındaki virüs de A tipiydi.

Hastalıkların ve salgınların kontrolü konusuyla ilgilenen Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri kuruluşlar, salgın yapma eğiliminde olan grip virüslerini de yakından izliyorlar. Son yıllarda teşhis edilen grip hastalarındaki en sık rastlanan üç virüsten ikisi A tipine ait. Tüm korkular, ortalarda dolaşan A tipi virüslerden birinin özellik değiştirerek ‘‘süper virüs’’ haline dönüşmesi. Böyle bir durum olduğunda 1918'dekine benzer yeni bir pandemi ile karşılaşılması riski doğuyor.

1918 yılına oranla bugün elimizde aşı gibi bir olanak var. Ancak, ne yazık ki yüzde 100 koruma sağlayamıyor. Bilindiği gibi aşının, hastalık salgın yapmadan önce uygulanması da gerekiyor.

Dünya ölçeğinden bakıldığında, azgelişmiş, ekonomileri güçlü olmayan üçüncü dünya ülkeleri yaygın aşı kampanyaları düzenleyemediği için bu bölgelerden kaynaklanan pandemi tehlikesi büyük.

Eğer önlem alma hızı, virüsün salgın yapma hızından daha yavaş olursa dünyayı yeni bir tehlike bekliyor.
Yazarın Tüm Yazıları