Vicdan elektrosu

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Kravatına taktığı rozetteki Atatürk ilkeleri mi daha kuvvetlidir, yoksa genel başkanının bitmez tükenmez intikam duyguları mı?

Bir siyasetçiyi, oy aldığı seçmenine verdiği sözler mi bağlar, yoksa bilançosundaki pasif hanesi giderek şişen, halkın gözünde münfesih hale gelmiş bir genel başkanın ihtirasları mı?

Bir siyasetçi, oyunu aldığı insanlara karşı mı sorumludur, yoksa bu insanların gözünde, sıfır çizgisinin altındaki menfilere doğru kaybolup giden lider eskisine karşı mı?

SİYASİ KARAKTER

Siyasetçinin şahsiyetinin mi kurtulması daha önemlidir, yoksa hesabını bir türlü veremeyen liderin kurtulması mı?

150 yıldır medeniyet dünyasına yelken açmaya çalışan bu ülkenin menfaatleri mi daha ağır basar, yoksa menfaatleri uğruna bu ülkeyi hiçe sayan bir liderin kuyudan çıkarılması mı?

Bunların hangisi önemlidir?

Buyrun bu sosyal teste cevaplarınızı verin ve siyasi karakterinizi bulun.

Dünkü oylamayı izlerken ben hep bu milli muhasebenin hesaplarını tutmaya çalıştım.

Özellikle DYP'lilerin gözlerinin içini okumaya çalıştım.

Ne yazık ki kameralar gözlerinin içine kadar giremedi.

Oy verirken hangisinin gözünde nasıl bir ifade vardı göremedim.

Yılların Nahit Menteşe'sinin kravatında dün de Atatürk ve Türk bayrağından oluşan o güzel iğne var mıydı?

Göremedim. Çünkü toplantıya katılmamış. Geçen pazar sohbet ettiğim Esat Kıratlıoğlu da.

Onlarla birlikte 15 DYP'li daha gelmemişler. İki DYP'li de evet oyu vermiş. Halka verdikleri söze bir tek onlar sadık kalmışlar.

Ya ötekiler?

Televizyonun yakın planları yoktu. Onların yüzündeki ifadeyi göremedim.

MEYDANIN DİLİ OLSA

Çok değil daha bundan iki yıl önce büyük şehirlerin meydanlarında, televizyon ekranlarında, ‘‘Refah bu ülke için PKK'dan daha tehlikelidir'' diyerek, çağdaş Türkiye'nin oylarını, hile ve şer ile gasp eden o siyasi zevatın beyinlerinin içini okumaya çalıştım.

Heyhat, dünyanın hiçbir televizyonu bunu gösteremiyor.

Dünyanın en hassas ölçü aleti bile, insanın o anki durumu ile vicdanı arasındaki mesafeyi ölçemiyor.

O mesafe kaç kilometredir?

Ekvatorun çevresi kadar uzun mu?

Bu mesafe 21'nci Yüzyıl'a ne kadar uzaktır?

200 yıl kadar mı?

Liderin bu ülkeyi felaketin eşiğine getiren intikam tutkusunun arkasında saf tutan DYP'lilerin beyin ve vicdan elektrolarını okumak isterdim.

Hangi cümlede T eğrileri bozuluyor?

Vatandaş kelimesinin geçtiği her an, çağdaşlık kavramının her telaffuz edildiği an, 21'inci Yüzyıl sözcüklerinin her dile getirildiği an, bu vicdanların T eğrileri ne hale geliyor?

Dünkü oylamayı izlerken bunları çok merak ettim.

Ne yazık ki vicdanların elektrosunu, tomografisini çeken aletler henüz icat edilmedi.

Liderin arkasında saf tutarak koskoca bir partinin cenaze namazını kılan bu siyasi zevatın vicdan elektrosunu gerçekten görmek isterdim.

Dün oylamayı, üzülerek, içim burkularak izledim.

Türkiye Cumhuriyeti'ni 21'nci Yüzyıl'a götürecek olan bir eğitim reformu Meclis'ten geçerken, DYP'nin de öteki merkez partilerle birlikte oy vermesini gerçekten çok arzu ettim.

SADAKAT YEMİNİ

Bu cumhuriyet konsensüsünün, bu çağdaşlık ittifakının bütün dünyaya gösterilmesini umutla bekledim.

Türk halkının çağdaşlık konusundaki ezici çoğunluğunun Meclis'teki fotoğrafa da yansımasını istedim.

Ne yazık ki gördüğümüz tablo bu olmadı.

Merkez sağın ikinci önemli partisi, Refah Partisi'ne rehin verilmiş çağdaşlık oylarını geri alamadı.

Liderin intikam duyguları yine ağır bastı.

Puantiyeli eşarp, kara çarşafa dönüştü ve DYP'nin üzerine çarşaf gibi geçti.

DYP, sadakat yeminini bozdu ve cumhuriyet rejiminin, Atatürk çağdaşlığının bu tarihi randevusuna gelmedi.

Yazarın Tüm Yazıları