Vatan ve Kıbrıs

NE dünya, ne de Kıbrıs kırk sene önceki dünya ve Kıbrıs ! (...) Ama biz 2001’de hala iki devletten başka çözüm olmadığını, yoksa soykırım yaşanacağını söylüyoruz. Soykırımı düşünüyorsanız, yazıklar olsun size !

Bir ülke hem AB üyesi olacak, hem de Kuzey Kıbrıs'taki iki yüz bin insana soykırım uygulayacak. (...) Geçmişe çakılı kalmak korkunç !

(...) İnsana sorarlar; ‘‘Beyler, yirmi yedi yılda siz ne yaptınız ?’’

Tek bir şey yaptınız, tam bize yakışır bir evlat yetiştirdiniz. Demokrasi, insan hakları ve ekonomi açısından biz neysek, Kuzey Kıbrıs da o!

Güney Kıbrıs pasaportu alan Türklerin sayısı yedi bini buldu.

Yasaklarla önlemeye çalışıyoruz ama Kıbrıslı Türkler kaçmaya çalışıyor''
.

* * *

SAKIN ha, yukarıdaki cümleleri okuduktan sonra bana, ‘alçak, yine Kıbrıs’ı satıyorsun' demeyin ! Vallahi de, billahi de bunlar benim kalemimden çıkmadı.

Saptamaları, emekli Oramiral Attila Kıyat'ın Neşe Düzel'e verdiği ve pazartesi günkü ‘Radikal’de yayınlanan o muhteşem mülakattan aktardım.

Tamam, yedi kuşak bahriyeli ecdadımdan ötürü ufku engine açık denizcilere özel bir yakınlığım olduğunu kabul ediyorum ama, Attila Amiral, eleştirel düşüncenin süzgecinden geçirdiği tabuların üzerine gitmek cesaretinden dolayı, nesnel olarak da TSK'nın medar-ı iftihar listesinde en baş sıralara oturuyor.

Ve de, hiçbir bedbaht Kıyat'ın da Kıbrıs'ı ‘satmaya’ (!) kalkıştığını söylemek cüretkarlığına yeltenmesin, onun ağzını en önce ben yırtarım !

Bırakın içerideki ve dışarıdaki parlak askeri kariyerini, oramiral aynı zamanda bir ‘Kıbrıs gazisi’dir. 1974 harekatında fiilen savaşa katılmıştır.

Zaten Attila Kıyat aynı mülakatta yine şöyle diyor:

‘Kıbrıs hep iç politika malzemesi olarak kullanıldı. (...) Politikada en ufak bir değişikliğinin vatan haini damgası yemeye neden olacağı düşünülüyor’

* * *

VATAN haini... İşin püf noktası da zaten burada !

Kim ki sesini yüksek perdeden gürletmek ve yumruğunu masaya sert vurmak hakkına sahip, ‘vatan’ bir tek onun vatanı... Herşeyi bir tek o biliyor...

Kendisinden farklı düşünenler ise ‘hain’ (!) Kıbrıs'ı da ‘satıyorlar’...

Dur be adam ! Ağır ol efendi, molla desinler !

Attila Amiral'in söylediklerinde bir kelime yalan veya abartma mevcut mu?

Eksiği var fazlası yok, ‘KKTC’ rumuzuyla anılan o ‘sui generis’ yapı bugün yeryüzünde kişi başına en çok mülteci ihrac eden ‘devlet’ (!) değil mi ?

‘Kurtarıcılardan’ kurtulmak isteyenler tası tarağı toplayıp tüydüğü için, İngiltere bura vatandaşlarına vize koymak zorunda kalmadı mı ?

Müzakereye oturmak için şimdi de ‘Kuzey Kıbrıs Ekmek Elden Su Gölden Cumhuriyeti’nin ‘devlet başkanı’ (!) olarak tanınması şartını koşan Rauf Denktaş, nasıl oluyor da, gerçekten başka bir devlet kimliği taşıyan Türkiye'de, yine başka bir devlet olan Fransa'yı ‘telin mitingi’ne (!) katılıyor ?

Hangi modern askeri strateji kitabı, jet uçumu on dakikalık menzildeki bir bölgede uygulanmaya kalkışılacak ‘soykırım’ın (!) önlenemeyeceğini yazıyor ?

Ve, ve, hangi antika zihin sistematiği 21. yüzyıl başında bir AB ülkesinde ‘soykırım’ yapılabileceği hezeyanına inanıyor ? Veya inandırmaya çalışıyor ?

Tabii en önemlisi de, ‘çözümlük’ ve ‘nasılsa almazlar’ lobisi neden yine işi ‘vatan haini’ vaveylasıyla gargaraya getirerek, Tanzimat'tan bu yana refah ve uygarlık coğrafyasıyla bütünleşmek ütopyasını toplumsal bir proje olarak benimsemiş olan bugünkü altmış milyonluk Türkiye'yi o projeden uzaklaştırıyor ?

* * *

AH, vatan ah, senin için kimisi ‘Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır’ hamasetine; o Kıbrıs uğruna fiilen savaşmış ama enginin ufkundaki dönüşümü gördüğü için atmasyonculuğu elinin tersiyle itmiş kimisi de gerçeğe kurban!
Yazarın Tüm Yazıları